14/08/2025 Perşembe Köşe yazarı A.U
"Susturun şu adamı!.."
Mevlânâ Seyyid İbrâhim Efendi,
Allah adamlarındandır. 1528 senesinde vefât etti. Kabri, İstanbul Eyüp Sultân
Câmii yakınındadır.
Bu zâtın sevenleri olduğu gibi
sevmeyenleri de vardır. Nitekim biri vardır ki, bu zâta dil uzatır.
Gıybetini yapar.
Ama büyük zât aldırmaz.
Hattâ cevap bile vermez.
Bir gün sevenleri; “Efendim
şu adamı susturun” derler.
Cevâbında; “Hayır! Eden
kendine eder” buyurur.
Derler ki: “İzin verin, biz
söyleyelim.”
“Hayır, bırakın söylesin.
Her kaptan içindeki dışarı sızar” buyurur.
İyi de, o kimse ahlâksızdır.
Meydanı boş bulunca azıtır.
Hakâretinin daha da arttırır. O
zamana kadar sabreden İbrâhim Efendi, bu defa çok üzülür!
Nazik kalbi incinir.
Döner sevdiklerine;
“Onun dili, bir daha döner mi? O
hakâretlerine devam edebilir mi?” buyurur.
Eyvâh, ok yaydan çıkmıştır.
“Allah dostu” kırılmıştır.
İşte ne olursa o an olur.
Adamın dili tutulur.
Bir kelime konuşamaz olur.
Büyüklerimiz;
"Evliyâ, açıkta duran kılıç
gibidir. Onlara sataşan, o kılıca boynunu vurur” buyurmuştur.
Velîler Allah dostudur.
Onların
hürmetine yağdırılır yağmur, kar. Onların kalplerinden, kalplere
feyiz akar.