15/05/2025 Perşembe Köşe yazarı S.A
Dünya sevgisi...
Rabbimiz dünyayı sevmiyor, sevenleri de sevmiyor.
Dünyadan başka hiçbir yerde ona isyan edilmez. Bundan dolayı dünyayı sevmez.
Manevi hastalıkların başı dünya sevgisidir. Bütün
kötülükler ondan doğar. İnsanları çekememezliğe, birbirine karşı düşmanlığa ve
kibirlenmeye sevk eder...
Şüpheli, mekruh hatta haram şeyleri insanlara
yaptırır. Dahası küfre bile girmesine sebep olur.
Peygamberlerin çoğuna iman etmeyenler, dünya
saltanatları ellerinden çıkacağı endişesi ile mahrum kalmışlardır. Yoksa
bunların hak olduklarını çok iyi biliyorlardı.
Firavun iman etseydi; Mısır'a olan hâkimiyeti
kalmazdı. Nemrut müminlerden biri olabilseydi, "Nemrut"luğunu
nasıl yapacaktı?!.
Eshab-ı kirâmdan birisi, bir gün Sevgili
Peygamberimize (aleyhisselâm) sorar:
-Bana öyle bir şey öğretin ki; onu yaptığımda hem
Rabbim beni sevsin, hem de insanlar!..
Cevap olarak buyurdular ki: "Dünyayı
sevme Rabbimiz seni sever..."
Rabbimiz dünyayı sevmiyor, sevenleri de sevmiyor.
Dünyadan başka hiçbir yerde ona isyan edilmez. Bundan dolayı dünyayı sevmez.
"Başkasının elindekine de göz dikme, insanlar
seni sever..."
Dünya sevgisi, ahireti unutturur. Ne büyük
aptallıktır! İnsan, bırakıp gideceği muhakkak olan dünyaya bu kadar
önem veriyor, gidip kalacağı, muhakkak olan ahiretini ihmâl ediyor ve unutuyor.
Servetinin artmasına seviniyor ama ömrünün azaldığına üzülmüyor... Neye
yarar öldükten sonraki servet?..
Mukaddes dinimiz, çalışıp kazanmayı, zengin olmayı
kötülememiştir. Bilâkis teşvik etmiştir. Zekât ve sadaka vermeyi emrediyor.
Verenlerin ne kadar büyük nimetlere kavuşacakları, ebedî saadete
erecekleri bildirilmiştir. Bütün bunlar, para ile elde edilir.
İnsanı annesinden yeni doğmuş gibi günahsız hâle
getiren "hac" ibadeti de parasız olamaz. Zenginlere
farzdır.
***
Musa aleyhisselam zamanında fakir bir adam vardı ona
dedi ki:
-Sen Kelimullâhsın, Rabbimizle konuşuyorsun, durumumu
arz et, bana biraz mal versin! O da arz eder. Rabbimiz buyurur ki:
"O kuluma söyle, istiyorsa ona dünyada vereyim,
istiyorsa ahirette."
Adam dünyada ister. Musa aleyhisselam adamı azarlar
ve "Üç günlük dünyayı ne yapacaksın? Hepsini bir gün bırakıp
gideceksin. Sen ahireti iste, orası ebedîdir" buyurur. Adam
der ki:
-Rabbim bana bıraktı madem, ben dünyada
istiyorum... Ve adam kısa zamanda çok zengin oldu. Bir taraftan gelir,
diğer taraftan hayırlı işlere harcar... Nerede bir fakir var, yardım eder.
Nerede borçlu var, borcunu öder. Yetimlere sahip çıkar. Onları
sevindirir. Bir müddet sonra adam ölür...
Musa aleyhisselam bakar ona cennette köşk hazırlanmış.
Hikmetini merak eder ve sorar:
"Ya Rabbi bu kulun dünyada istedi, sen de verdin.
Bu köşk nasıl elde edildi?" Şöyle cevap alır:
"Doğrudur, o dünyada istedi, biz de verdik. Bu
köşkü ise parasıyla satın aldı!.."