15/08/2025 Cuma Köşe yazarı A.U
"Asıl kerâmet, İslâmiyete tam uymaktır!"
İstanbul-Eyübsultan'da medfun bulunan büyük velî Mevlânâ
Seyyid İbrâhim hazretleri bir gün;
“Kardeşlerim! Kendinizi vermeye alıştırın. Çünkü bize
kalacak olan, verdiğimizdir” buyurdu.
Sonra şunu anlattı: Bir Kurban Bayramı günü,
Resûllullah Efendimiz dışarıdan eve geldi. Âişe vâlidemize;
“Kurban etini ne yaptın?” diye
sordular.
Cevâben;
“Hepsini dağıttım, iki kürek kemiği bize kaldı” diye
arz etti.
Resûl-i ekrem;
“Öyleyse iki kürek hâriç, hepsi bize kaldı” buyurdular.
● ● ●
Bir gün “ateş” dolu bir tandır gördü.
“Cehennem ateşini” hâtırladı ve
düşüp bayıldı! Binek üzerinde iken hâtırlasa yere yuvarlanırdı.
Bir gün öyle oldu.
Ve bayılıp düştü!
Evine ilettiler.
Bir gök gürültüsü işitse, şimşek çaksa veyâ şiddetli
bir rüzgâr esse "Bütün bunlar benim gibi bir günahkârın aranızda
olması sebebiyledir" diye düşünürdü.
● ● ●
Bir sevdiği, bu zât hakkında; "Evliyâlar kerâmet
gösterir. Bu zât göstermiyor, neden?" diye düşünmüştü.
Bu ona mâlum oldu.
Ve o kişiye dönüp; "Kerâmet
şart değildir, mühim de değildir. Mühim olan; İslâmiyete tam uymaktır ve asıl
kerâmet de budur" buyurdu.