16/07/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
İnsanlığa en büyük hizmet nasıl olur?
İnsanların hayırlısı, ilim öğrenen ve öğrendiğini öğretendir. Bir kelime
öğrenip, başkasına da öğretmek, bin kere nâfile haccdan daha çok sevabdır.
İnsanlara yapılacak en büyük hizmet, onlara dinini
öğretmek ve sonsuz cehennem azâbından kurtulmasına çalışmaktır. Peygamber
Efendimiz, (Allahü teâlânın çok sevdiği kimse, dinini öğrenen ve
başkalarına öğretendir. Dininizi islâm âlimlerinin ağızlarından öğreniniz) buyurmaktadır.
Dinimizin temeli, imanı, farzları ve haramları
öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir.
Bunlar öğretilmezse, İslamiyet yıkılır, yok olur.
İnsanların hayırlısı, ilim öğrenen ve öğrendiğini
öğretendir. Dinimizden bir kelime öğrenip, bir başkasına da öğretmek, bin kere
nâfile hacca gitmekten daha çok sevabdır. Peygamber efendimiz, (Yoldan
çıkmış bir Müslümanı doğru yola kavuşturan, Cennette yanımdadır) buyuruyor.
Cenab-ı Hak da, Tahrîm sûresi altıncı âyet-i
kerimesinde meâlen;
(Kendinizi ve evlerinizde ve emirlerinizde olanları
ateşten koruyunuz) buyurmaktadır.
Bir babanın, evlâdını cehennem ateşinden koruması,
dünya ateşinden korumasından daha mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da,
imanı ve farzları ve haramları öğretmekle ve ibâdete alıştırmakla ve dinsiz,
ahlâksız arkadaşlardan korumakla olur. Bütün fenalıkların başı, fenâ
arkadaştır. Çocuklarına iman, Kur’ân ve Allahü teâlânın emirleri öğretilir ve
yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saâdetine ererler. Bu saâdette, anaları,
babaları ve hocaları da ortak olur. Eğer bunlar öğretilmez ve alıştırılmaz ise
bedbaht olurlar. Yapacakları her fenalığın günahı ana, baba ve hocalarına da
verilir...
Müslümanlar, Allahü teâlânın emrettiği iyi şeyleri,
öğrenmek, öğretmek ve yapmak için uğraşır. İnsanlara yapılacak en büyük hizmet,
onlara İslâmiyyeti öğretmek ve böylece onların, dünya ve âhiret mutluluğuna
vesile olmaktır. Bu hizmetin karşılığı da, Cenâb-ı Hakk’ın rızasını kazanmak
olmalıdır. Zira;
“Rızâ-ı Bâri, bahâ ile değil
bahâne ile tahsil olunur” sözü meşhurdur.
İslama hizmet mesleğini icra edenler, “Halka
hizmetin, Hakk’a hizmet” olduğunu bilmeli, emek ve gayretlerinin
karşılığı olarak da, halkın rızasını değil, Hakk’ın rızasını kazanmak için
çalıştıklarını düşünmelidir.
Nitekim evliyanın büyüklerinden Ubeydullah-ı
Ahrar “kaddesallahü sirrehulaziz” "Zikir ve murâkabe, bir
Müslümâna hizmet yapılamadığı zamanda olur. Gönül kabulüne sebep olan hizmet,
zikir ve murâkabeden önce gelir" buyuruyorlar.
[Murakabe; kulun, bütün hâllerinde, Allahü teâlânın kendini gördüğünü
bilmesi ve O'nu unutmaması demektir. Bir diğer manası da, nefsi kontrol etmek,
ondan gâfil olmamaktır.]
Demek ki insanlara yardım ve hizmet ederek
onları sevindirmek daha sevaptır. Ne şekilde olursa olsun, -dine uygun olarak-
insanları sevindirmeye çalışmalıdır...