16/08/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Hazreti Ali’ye tokat atan adam!..
Pişman olan adam "bu küstahlığı yapan el bana lâzım değildir” deyip, o
eli keser!..
Takıyyüddîn Kâdiri, evliyânın büyüklerinden olup,
Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin torununun oğludur. 767 (m. 1365)
senesinde Bağdad’a bağlı Ciyl kasabasında doğdu. Buradaki âlimlerin derslerine
devam ederek ilim tahsil etti. Sonra Yemen’de Zebîd şehrine giderek Şerefüddîn
İsmâil bin İbrâhim el-Cebertî’den ilim ve feyiz aldı, onun halîfelerinden oldu.
Tekrar Bağdad’a dönerek pek çok talebe yetiştirdi. 832 (m. 1428) senesinde
orada vefât etti.
Bir sohbetinde buyurdu ki:
Büyük ceddimiz Hazreti Ali “radıyallahü anh”, Medine
dışına çıktı. Bir kimsenin kuyudan su çekip, hayvanlarını sulamakta olduğunu
gördü. Ona yaklaşıp, “Sana ücretle kuyudan su çekeyim mi?” buyurdu. O da, “İyi
olur” dedi. Bir kova suyu, bir avuç hurma karşılığı ücretle çekmek üzere
anlaştılar. Hazreti Ali, su çekmeye başladı. Son kovayı çekerken, ip koptu ve
kova da kuyuya düştü. O kimse kovanın gittiğine üzülerek, Hazreti Ali’nin
mübârek yüzüne bir tokat vurdu. Sonra, Hazreti Ali ile anlaştıklarına göre hurmaları
verdi. Hazreti Ali hiç karşılık vermedi. Mübârek elini kuyunun içine uzattı.
Allahü teâlânın izni ile kovayı çıkarıp o kimseye verdi...
Evine gelip, hurmaları, Hazreti Fâtıma’ya verdi.
Birlikte yerken Hazreti Fâtıma, Hazreti Ali’nin yüzündeki tokat izini görüp,
sordu. O ise, gizledi. Diğer taraftan, Hazreti Ali’ye tokat vuran kimse, onun
elini uzatıp kuyudan kovayı çıkarmasına hayret etmişti. “O şahıs, Muhammed
aleyhisselâmın dînine tâbidir. Eğer o din hak olmasaydı, o zât, derin kuyuya
elini uzatmakla kovayı çıkaramazdı. Ben ise, böyle bir zâtın yüzüne tokat
vurdum. Bu küstahlığı yapan el bana lâzım değildir” deyip, tokat vurduğu elini
kesti...
Bu kesik eli, diğer eline alıp, özür dilemek niyetiyle
Hazreti Ali’nin yanına gelip kapıyı çaldı. Resûlullah efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem) de içeride idi. Hazreti Ali kapıyı açınca, elinin biri
kesilmiş hâlde diğer elinde duruyor görünce hayret etti. Gelen kimse bir
taraftan ağlıyordu. Hazreti Ali içeri girip, durumu haber verdi. Peygamber
Efendimiz, “Sana hakaret eden kimsedir. Söyle içeri gelsin” buyurdular. O kimse
içeri girdi. Resûlullah onu bu hâlde görünce üzüldü. “Niçin böyle hatâ
işledin?” diye sordular. O kimse ağlayarak yaptığı hatâyı anlatıp, özür diledi
ve îmân etmekle şereflendi...
Peygamber Efendimiz kesik eli yerine
koydu. Mübârek ağzının suyundan bir miktar sürüp duâ buyurdu. Allahü teâlânın
kudreti ile, o kimsenin eli, eskisinden daha sağlam oldu...