21/04/2019 Pazar Köşe yazarı S.K
''Dini öğrenmek için Kur'ân yeter'' diyenler
"Sen, Kur’ânda sabah namazının farzının iki, akşamın
üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekât olduğuna rastladın
mı?"
Yalnız Kur’an diyenler-1-
Hadis ve fıkıh âlimlerinin büyüklerinden Ebu Bekir Ahmed bin
Hüseyin Beyhekî, siyer ve şemail konusunda yazdığı ve önemli bir kaynak eser
olan "Delailü’n-nübüvve" kitabında şöyle nakleder:
"Eshâb-ı kiramdan İmran bin Husayn (radıyallahü anh),
şefaatle ilgili bazı hadis-i şerifler nakleder. Oradakilerden biri der ki:
- Siz hadisler bildiriyorsunuz, fakat biz bunlarla ilgili
Kur’ânda bir şey bulamıyoruz.
İmran bin Husayn hazretleri buyurur ki:
- Sen Kur’ân-ı kerimi okudun mu?
- Evet.
- Kur’anda sabah namazının farzının iki, akşamın üç, öğle,
ikindi ve yatsının farzının ise dört rekât olduğuna rastladın mı?
- Hayır.
- Peki, bunları kimden öğrendiniz? Bizden [Eshab-ı kiramdan]
öğrendiniz. Biz de Resulullah’tan öğrendik. Peki Kur’ân’da kırk koyunda bir
koyun, şu kadar devede şu kadar, şu kadar paraya şu kadar dirhem zekât
düştüğüne rastladın mı?
- Hayır.
- Öyleyse bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrendiniz. Biz
de Resulullahtan öğrendik. Hac suresinde (Kâbe’yi tavaf etsinler)
ayetini okumadınız mı? Peki, orada Kâbe’yi yedi defa tavaf edin diye bir
ifadeye rastladınız mı?
- Hayır.
- Allahü teâlânın Kur’ânda şöyle buyurduğunu duymadınız
mı? (Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da
ondan kaçının.) [Haşr 7]
Hazret-i İmran (radıyallahu teâlâ anh) daha sonra
buyurur ki:
"Sizin bilmediğiniz, bizim Resulullahtan öğrendiğimiz
daha çok şey vardır."
Kur’ân-ı kerimde mealen şöyle buyurulmaktadır:
(Size, âyetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten
arıtacak, size kitabı ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek,
aranızdan bir resul gönderdik.) [Bakara 151]
İmam-ı Şafii hazretleri, (Bu âyetteki hikmetten maksat,
Resulullahın sünnetidir. Önce Kur’ân zikredilmiş, peşinden hikmet
bildirilmiştir) buyuruyor.
Kur’ân-ı kerim açıklamasız öğrenilseydi, Peygamber
efendimize, (tebliğ et yeter) denilirdi, ayrıca (açıkla) denmezdi. Hâlbuki
açıklanması da emredilmiştir. Bu hususta Kur’ân-ı kerimde mealen şöyle
buyurulmaktadır:
(Kur’ânı insanlara açıklayasın diye sana
indirdik.) [Nahl 44]
Bu âyet-i kerime, açıklanmayı gerektiren âyetlerin
bulunduğunu gösterdiği gibi, bunu açıklamaya Resulullah efendimizin yetkisi
olduğunu da göstermektedir.
Kur’ân-ı kerimde her bilgi açık değildir. Peygamber
efendimiz bunları vahiy ile öğrenmiş ve ümmetine bildirmiştir.
Hadis-i şerifte ise şöyle buyurulmaktadır:
(Bana Kur’anın misli kadar daha hüküm verildi.) [İ.
Ahmed]
O hâlde Kur’ân-ı kerimin hakiki manasını anlamak isteyen bir
kimse Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları ilmihal kitaplarından öğrenmelidir.
Bu kitaplardaki bilgilerin hepsi Kur’ân-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden
alınmıştır.