22/07/2025 Salı Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâya itaat, Resûlüne itaattir!..
“Resûlullah'ın bildirdiği emir ve yasaklar, Kur’ân-ı kerîmde
bildirilen emir ve yasaklar gibidir.”
Necmeddîn Zeynebî hazretleri tefsîr, fıkıh ve hadîs
âlimidir. 570 (m. 1174) senesinde Erdebîl’de doğdu. Fıkıh ilmini Bağdad’da
Yahyâ bin Rebî ve diğer âlimlerden öğrendi. Şafiî mezhebi fıkıh, usûl ve hılâf
ilimlerinde yüksek bir âlim olarak yetişti. Nizâmiyye Medresesinde ders vermek
üzere tayini yapıldı. Ömrünün sonuna doğru Mekke’ye geldi. Vefâtına kadar orada
kaldı. 646 (m. 1248) senesinde orada vefât etti. “El-Gunyân fî
tefsîr-il-Kur’ân” adındaki eserinde şöyle nakleder:
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde Âl-i İmrân sûresi 31.
âyet-i kerîmesinde meâlen buyurdu ki: “Ey sevgili Peygamberim! (sallallahü
aleyhi ve sellem) Onlara de ki; eğer Allahü teâlâyı seviyorsanız ve Allahü
teâlânın da, sizi sevmesini istiyorsanız, bana tâbi olunuz. Allahü teâlâ bana
tâbi olanları sever.” Yani emirlerine itaat ettiğiniz ve Allahü teâlâyı
sevdiğiniz iddiasında sâdık iseniz bana tâbi olunuz. Çünkü, bana tâbi olmak,
Allahü teâlânın sevgisinden ve O’na itaatten dolayıdır. Eğer bana tâbi
olursanız, Allahü teâlâ sizi sever ve günahlarınızı af ve mağfiret eder. Sizden
meydana gelen günahları affetmek sûretiyle sizden râzı olur ve kalblerinizdeki
perdeleri kaldırır. Sizi kendisine yaklaştırır. Allahü teâlâ Gafûr’dur,
Rahîm’dir. Yanî sevdiği, râzı olduğu kulunun günahlarını af ve mağfiret eder.
Fadlı ve keremi ile ona merhamet eder.
Bu âyet-i kerîme nâzil olunca, hâinlerin, münâfıkların
reîsi olan Abdullah bin Übey bin Selûl, arkadaşlarına; “Muhammed (aleyhisselâm)
kendisine itaat edilmesinin Allahü teâlâya itaat edilmesi gibi olduğunu söylüyor.
Hıristiyanların Îsâ bin Meryem’i (aleyhisselâm) sevdiği gibi bizim de kendisini
sevmemizi istiyor” demişti. Bunun üzerine; “Onlara; 'Allahü teâlâya ve Resûlüne
itaat ediniz' de! Eğer (Allaha ve Resûlüne itâattan) yüz çevirirseniz,
muhakkak ki Allahü teâlâ kâfirleri sevmez” meâlindeki Âl-i İmrân sûresi 32.
âyet-i kerîmesi nâzil oldu. Yani Allahü teâlâya itaat, O’nun Resûlüne
itaat etmeye bağlıdır. Allahü teâlâya itaat, O’nun Resûlüne itaat etmekle olur.
İmâm-ı Şafiî hazretleri buyurdu ki:
“Resûlullah tarafından bildirilen emir ve nehiyler (yasaklar), Allahü
teâlânın Kur’ân-ı kerîmde bildirdiği emir ve nehiyler gibidir.”
Yani Allahü teâlâya ve Resûlüne itaat edenler, onları (peygamberler,
sıddîklar, şehîdler ve sâlihleri) görürler, onları ziyâret ederler, onlarla
beraber bulunurlar. Bunun için Allahü teâlâya ve O’nun Resûlüne itaat edenler,
dereceleri pek yükseklerde olan peygamberleri göremeyecekleri vehmine
kapılmasınlar.”