22/08/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
"Günahkârlara müjde ver, sâlihleri ise korkut!.."
Allahü teâlâ buyurdu ki: "Ey Dâvud! Günahkârları tövbe ile,
benden ümit kesmemekle müjdele! Sâlihleri de ibâdetleriyle korkut ki;
ibâdetlerine aldanmasınlar!"
"İnsan beşer, durmaz şaşar" demişler. Ancak, işlenen
hata, günâh ne kadar büyük olursa olsun, samimi bir şekilde tövbe edilirse,
pişman olunursa, Allahü teâlâ onu affeder. Çünkü Cenâb-ı Hak affetmeyi
seviyor.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, çok affedicidir, affetmeyi sever.) [Hâkim]
(Çölde devesini kaybedip sonra bulan kimsenin sevinmesinden çok, Allahü
teâlâ, kulunun tövbe etmesine sevinir.) [Buhari]
Ne büyük lütuf ve ihsan. Biz günahımıza pişman olunca, Cenab-ı Hak
seviniyor.
Bekara sûresinin otuzuncu âyetinde, melekler, meâlen, "Yâ Rabbî!
Yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek olan insanları niçin
yaratıyorsun" dediklerinde, "Onlar fesat
çıkarmazlar" demedi. "Sizin bilmediklerinizi ben
bilirim... Siz onların işlerine bakarsınız. Ben kalplerindeki imana
bakarım. Siz, günahsız olduğunuza bakıyorsunuz. Onlar, benim rahmetime
sığınırlar. Sizin günahsız olduğunuzu beğendiğim gibi, Müslümanların
günahlarını affetmeyi de severim. Benim bildiğimi sizler bilemezsiniz. İmanı
olanları, ezelî olan lütfuma kavuşturur, ebedî olan lütfum ile hepsini
okşarım" buyurdu.
Bir günah işleyince hemen tövbe etmek farzdır. Tövbe eden, hiç günah
işlememiş gibidir. Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde buyuruyor ki:
(Ey insanoğlu, günahlarınıza tövbe ederek, kendi kendinize ikrâmda bulunun!
Sâlih amel işleyerek cihâd edin! Henüz kıyâmet kopmadan kıyâmetin dehşetini
düşünüp ona göre hazırlanın! İşittiğiniz hâlde, sağırlardan olmayın! Gönlünüze
gelen sıkıntı, mal ve rızkınızdaki eksiklik, mâlâyanî sözlerden ve zamanı iyi
değerlendirmemekten ileri gelir. Başkalarının kusurlarını gördüğü vakit, kendi
kusurunu hatırlamayan, şeytanı sevindirir, Rahmânı gücendirir. Gizli ve açık
bütün yaptıklarınızdan sorulacaksınız. Oruç tutanlara sayısız nimetler ihsân
ederim. Tövbe edenleri azâbımdan emîn kılarım. Her nimet bendendir. Bunun için
yalnız bana şükredin! Her şeyi veren benim. Her şeyi benden isteyin!
Rahmetimden ümit kesen helâk olur.)
(Ey Dâvud, benim kapımı kim çaldı da ona açmadım? Benden kim bir şey istedi
de ona vermedim? Bana kim duâ etti de kabul etmedim? Beni kim andı da ben onu
anmadım? Ey Dâvud, günahkârlara müjde ver, sâlihleri de korkut!)
Dâvud aleyhisselâm bunu nasıl yapacağını suâl edince Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Günahkârları tövbe ile, benden ümit kesmemekle müjdele! Benden ümit
kesmeyip tövbe ederlerse günahlarını affederim. Sâlihleri de
ibâdetleriyle korkut ki; ibâdetlerine aldanmasınlar!)