27/08/2025 Çarşamba Köşe yazarı V.T
Bu ümmetin âlimleri iki kısımdır...
“Ben âhıret âlimlerine yetiştim. Onlar birbirlerinden ancak takvâ ve vera’ı
öğrenirlerdi."
Dehhâk bin Müzâhim hazretleri Tabiîn devrinin
büyüklerinden ve meşhûr tefsîr âlimlerindendir. Eshâb-ı kiramdan Abdullah
İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) hazretlerinin sohbetiyle yetişti. Ondan tefsîr,
hadîs gibi birçok ilimleri öğrendi. Çok hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ebû Hureyre
ve Enes bin Mâlik’ten de (radıyallahü anhüma) hadîs-i şerîf rivâyet etti.
Sonra Kûfe’den Horasan tarafına gitti ve orada Kur’ân-ı kerîm öğretti. 105 (m.
723) senesinde Belh’de vefât etti.
Bu mübarek zatın güzel sözlerinden bazıları şöyledir:
“Bir kimse şaraba devam ettiği hâlde ölürse, kıyâmet
günü, sarhoş olarak haşredilir.”
“Allahın salât ve selâmı, rahmet ve mağfirettir."
“Ben âhıret âlimlerine yetiştim. Onlar birbirlerinden
ancak takvâ ve vera’ı öğrenirlerdi. Şimdiki âlimler ise, kelâm mücâdelelerini
öğrenmekle meşgûl oluyorlar.”
“Resûlullah efendimiz buyurdu ki: (Bu ümmetin âlimleri
iki kısımdır. Birincisi, Allah ona ilim verdi. O da karşılığında para ve ücret
almadan insanlara öğretti ve okuttu. İşte buna gökteki kuşlar, denizdeki
balıklar, karadaki hayvanlar ve kirâmen kâtibîn melekleri duâ ederler. Kıyâmet
gününde Peygamberlere arkadaş olacak, derecede yüce ve efendi oldukları hâlde
Allahın huzûruna çıkarlar. İkincisi de, Allahü teâlânın kendisine ihsân ettiği
ilim ile cimrilik edip, onu Allahü teâlânın kullarına ücret karşılığı okutan
âlimdir. İşte bu da, kıyâmet gününde ağzına ateşten bir gem vurulmuş olduğu
hâlde getirilir ve dellâl 'Bu adam falan oğlu falancadır. Allahü teâlânın
dünyâda kendisine verdiği ilmi başkalarından kıskandı, ancak para ve ücret
karşılığı okuttu' diye çağırır ve insanlar hesaptan kurtuluncaya kadar
azâba düçâr olur.)”
“Ben bütün bir geceyi sultânı râzı edecek ve fakat
Allahın rızâsına aykırı düşmeyecek bir sözün ne olduğu hakkında düşünmekle
geçirdim. Fakat böyle bir söz bulamadım.”
Yine,
Resûlullah efendimizin şöyle buyurduğunu rivâyet etti: “Hangi
Müslüman olursa olsun, Allah için niyet edip yola çıktığında, ölümünden önce
hayvanı onu ezerse, zehirli, bir mahlûk onu ısırması ile öldürürse veya buna
benzer bir sebepten ölürse, şehit olarak gider. Sonra hangi Müslüman hac
niyeti ile yola çıktığında, oraya yetişmeden ölürse, Allahü teâlâ Cenneti ona
vâcib kılar.”