28/08/2025 Perşembe Köşe yazarı S.A
Herkes Rabbini sevdiğini iddia eder; ancak!..
Sevgi tanımakla olur. Tanımak ne kadar çok ise, sevgi
de o kadar çok olur. Rabbini bilen elbette onu sever. Kendini seven O'nu
yaratanı sevmemesi düşünülemez...
Ahirette en çok
mesut olanlar, Allahü teâlâyı en çok sevenlerdir. Ahiret demek, Allahü
teâlâya kavuşmak saadetine ermek demektir. Uzunca bir hasretten sonra ebediyyen
sevgilisine kavuşmaktan daha büyük sevinç ne olabilir?
Herkes kendi varlığının hiç yok
olmadan devam etmesini ister. Kendini ve Rabbini bilen, kendi varlığının elinde
olmadığını bilir. Bunun Allahü teâlânın dilemesiyle var olduğunu da çok iyi
bilir...
Varlıkların tamamı O'nun
kudretiyle vardır. Hiç kimse kendi kendini yaratıp, hayatını devam ettiremez. O
hâlde kişi, kendini yaratan, yaşatan ve çeşitli nimetler veren Rabbini
sevmelidir. Sevmiyorsa, yaratılışını bilmediğinden ve cehâletindendir. Çünkü
sevgi, marifetin yani tanımanın meyvesidir. Tanımadan sevgi olmaz. Sevgi
tanımakla olur. Tanımak ne kadar çok ise, sevgi de o kadar çok olur. Rabbini
bilen elbette onu sever. Kendini seven O'nu yaratanı sevmemesi
düşünülemez. Hadîs-i şerifte buyuruldu ki: (Nefsini tanıyan,
Rabbini tanır.)
Cafer-i Sadık hazretlerine
"Dualarımız neden kabul olmuyor?" diye sormuşlar, o mübarek de şöyle
cevap vermiş: "Siz tanımadığınızdan bir şeyler istiyorsunuz da ondan.
Rabbinizi tanısaydınız dualarınız kabul olunurdu!.."
Kavuştuğumuz bütün nimetler maddi
veya manevî bildiğimiz veya bilemediğimiz bunların tamamını Rabbimiz, bizim
için yaratmış, çeşitli vasıtalarla da bizlere ulaştırmıştır. Kimden gelirse
gelsin gönderen O'dur...
Bütün insanlar kendine iyilik
edeni sever. Bütün kalbimizle Allahü teâlâyı sevmeliyiz.
Eshâb-ı kirâmdan
(aleyhimürrıdvân) Ebû Huzeyfe, kız kardeşini kölesi Salim ile evlendirdi.
Bundan dolayı kendisini ayıplayanlar oldu. Dediler ki:
"Siz çok asil bir ailesiniz,
kardeşinize çok talipler çıkabilirdi, enişteniz bir köle olmamalıydı!.."
Ebû Huzeyfe (radıyallahü
anh) onlara şöyle cevap verdi:
"Salim, benim kardeşimden
daha üstündür. Ben kendi kulaklarımla Peygamber Efendimizden duydum. Buyurdular
ki: (Kim Rabbini bütün kalbi ile seveni görmek istiyorsa Salim'e
baksın.)"
***
Herkes, Rabbini sevdiğini iddia
eder; fakat bu iddia ne kadar doğrudur? Muhabbet bir kalp işidir, ancak
haricî alâmetleri ile anlaşılır. Sevginin gerçek olabilmesi için,
sevdiğinizin sevdiklerini sevmek, sevmediklerini de sevmemek lazımdır.
İmâm-ı Rabbânî
(kuddise sirrûh) buyurdular ki: "İmanın şartı altıdır. Bu altı şartın
geçerli olabilmesi için bir şart daha vardır! O da hubb-i fillah ve buğd-i
fillahtır. Yani Allahü tealanın sevdiklerini sevmek sevmediklerini
sevmemektir…"