"Nasihat, müminlere elbette fayda verir"

01/09/2019 Pazar Köşe yazarı S.K

Allahü teâlâ, Zâriyât sûresinde meâlen buyurdu ki: "Onlara nasihat et! Nasihat, müminlere elbette fayda verir."

 

Büyük İslam âlimi İmam-ı Muhammed Gazali  “rahmetullahi aleyh” (Kimya-i seadet) ismindeki kitabında buyuruyor ki:

Nefis, yaratılışta iyi işlerden kaçıcı, kötülüklere koşucudur. Hep tembellik etmek ve şehvetlerine kavuşmak ister. Allahü teâlâ, bizlere, nefislerimizi, bu huyundan vazgeçirmeyi, yanlış yoldan, doğru yola çevirmeyi buyuruyor. Nefis, öyle yaratılmıştır ki, kendine iyi gelen şeylere koşar ve buna kavuşmakta iken rastlayacağı güçlüklere sabreder. Nefsin, saadete kavuşmasına mâni olan en büyük perde, gafleti ve cehaletidir. Gafletten uyandırılır, saadetinin nelerde olduğu gösterilirse, kabul eder. Nasihat ona tesir eder. Bunun içindir ki, Allahü teâlâ, Zâriyât sûresinde meâlen, (Onlara nasihat et! Nasihat, müminlere elbette fayda verir) buyurdu.

O hâlde, önce kendi nefsine nasihat et. Ona de ki: Ey nefsim! Akıllı olduğunu söylüyorsun. Hâlbuki, ömrünü boş şeylerle, gülüp eğlenmekle geçiriyorsun.

Ey nefsim! Ecel sana yaklaşmakta, ecelinin, bugün gelmeyeceği ne malum? Bugün gelmezse, bir gün elbette gelecek. Başına gelecek şeyi, geldi bil! Çünkü ölüm herkese ansızın gelir ve hiç ummadığı zamanda gelir. İşte ona hazırlanmadın ise, yazıklar olsun sana ey nefsim!

Ey nefsim! Günahlara dalmışsın. Eğer cehennem azabını hafif görüyorsan, parmağını aleve tut! Yahut kızgın güneş altında bir saat otur da, zavallılığını, dayanamayacağını anla!

Bugün dünyanın bir miktar zahmetine dayanamazsan, yarın ahiretteki sıkıntılara nasıl dayanacaksın?

Para kazanmak için çok zahmet ve aşağılıklara katlanıyor ve hastalıktan kurtulmak için, bir doktorun sözü ile bütün şehvetlerinden vazgeçiyorsun da, Cehennem azabının, hastalıktan ve fakirlikten daha acı olduğunu ve ahiretin dünyadan çok uzun olduğunu unutuyorsun... Sonra tövbe ederim ve iyi şeyler yaparım diyorsan, ölüm daha önce  gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tövbe etmeyi, bugün etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun. Çünkü tövbe, geciktikçe zorlaşır...

Ey nefsim! Anladım ki, dünyanın nimetlerine ve lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara kaptırmışsın! Bu nimet ve lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın!

Bütün dünya senin olsa ve dünyadaki insanların hepsi sana hürmet etse, az zaman sonra sen de, onlar da toprak olacaksınız! İsimleriniz unutulacak, hatırlardan silinecek. Geçmiş padişahları hatırlayan var mı? Hâlbuki sana dünyadan az bir şey vermişler. O da bozulmakta, değişmektedir. Bunlar için, sonsuz Cennet nimetlerini feda ediyorsun. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim!

İşte bunlar ile ve bunlar gibi sözlerle, herkes nefsini gafletten uyarmalı, nasihate, önce kendinden başlamalıdır!..