Sabır böyle olur...

03/04/2020 Cuma Köşe yazarı A.U

Ahmed Yekdest Cüryânî hazretleri, Muhammed Ma'sûm Fârûkî hazretlerinin yetiştirdiği yedi bin mürşid-i kâmilden biridir.

Cüryânlıdır.

Büyük tüccardı.

Bir defâ Cüryan'dan, ticâret için Hindistan'a gidiyordu.

Yolda iken bir acı haber aldı.

Çocukları tâûndan ölmüş.

Çok üzüldü, ağladı.

Ciğerleri dağlandı.

Yola devam ettiler.

Bu defâ da eşkıyâlar çıktı.

Ve kervana baskın yaptılar.

Herkesin, neyi varsa aldılar.

Bu zâtın da her şeyini aldılar.

Üstelik de elini kestiler.

Bu hâli, ona lakab oldu.

"Yekdest" yâni (tek elli)...

Ahmed Cüryânî, bütün bu sıkıntılara rağmen sabrediyordu.

Kervandakiler şaşıyordu.

İnanamıyorlardı.

Bir gün kendisine;

"Çocukların öldü, malların gitti, kolun kesildi, yine de sesin çıkmıyor!" dediler.

O, cevâben;

"Bütün bunlar, Rabbimin takdîriyle oldu. Katlanmaktan başka çâre yok" buyurdu.

Bir gece duâ edip yattı.

Rüyâda Ona denildi ki:

"Ey Ahmed! Serhend'e git!"

Bu mânevî işâreti aldı.

Hindistan'ın Serhend şehrine vardı.

Muhammed Ma'sûm hazretlerini tanıdı.

Ve Onun talebesi oldu...