Hulefâ-i râşidînin sıralaması

03/09/2019 Salı Köşe yazarı O.Ü

Ebû Ukayl hazretleri "Ya Resûlallah! Sizden sonra insanların hayırlısı kimdir?" diye sual eder.

 

 

Sual: Bazı kimseler, Hulefâ-i râşidîn denilen, Peygamber efendimizin ilk dört halifesinin sıralamasına itiraz etmekte ve Hazret-i Ali'nin hakkı gasbedildi demektedirler. Bunlara nasıl bir cevap vermelidir?

Cevap: Bu konuda Menâkıb-ı Çihâr Yâr-î Güzîn kitabında deniyor ki:

“Enes bin Mâlik hazretleri şöyle haber vermiştir: Resûlullah efendimizin huzurunda oturmuştuk. Ensârdan, Ebû Ukayl hazretleri kalkıp;

-Ya Resûlallah! Sizden sonra insanların hayırlısı kimdir diye sual edince, Resûlullah efendimiz;

-Ebu Bekr-i Sıddık'tır buyurdu.

-Ondan sonra kimdir diye arz edince;

-Ömer-ül Fâruk'tur buyurdu.

-Ondan sonra kimdir denilince;

-Osman bin Affân'dır buyurdu.

-Ondan sonra kimdir, diye sual edince de;

-Ali bin Ebi Talib'dir buyurdular. Bunun üzerine Ebû Ukayl hazretleri;

- Ya Resûllallah! Neden amcan oğlunu sonraya bıraktın, dördüncü ettin. Hâlbuki o senin kardeşindir, diye arz edince, Resûlullah efendimiz;

-Ya Ebâ Ukayl. Allahü teâlâ yüzyirmidörtbinden ziyade Nebiyi halk etti, yarattı. İnsanlara gönderdi. Beni cümlesinin, hepsinin sonu kıldığını bilmiyor musun! buyurdu Ebû Ukayl hazretleri;

-Evet ya Resûlallah, biliyorum dedi. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz;

(Benim Peygamberlerin sonuncusu olmamın ne zararı oldu ki, halifelerin dördüncüsü olmasının Ali'ye de zararı olsun! Ya Ebâ Ukayl! Muhakkak Allahü teâlâ bana; Âdem aleyhisselamın yaratıldığı vakitten kıyamete dek iman getiren kimselerin sevabını bağışladı. Ebu Bekr'e de benim Peygamberliğim bildirildiği vakitten kıyamete kadar gelen ve Ebu Bekr'i seven müminlerin sevaplarını bağışladı. Ali bin Ebi Talib'e de, Allahü teâlâya, şarktan, doğudan, garba, batıya ibadet edenlerin sevabını bağışladı) buyurdu. ”

           ***

Sual: Nimet deyince ne anlamalı ve bu nimetlere şükür nasıl olmalıdır?

Cevap: Nimet, faydalı şey demektir. Nimetler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılıdır. Şükür ise, bütün nimetleri İslâmiyete uygun olarak kullanmak demektir.

           ***

Sual: İman ettiğini söylediği hâlde İslâmiyete uymayanların hâli nedir?

Cevap: İman edip de kendini İslâmiyete uyduran Müslümandır. İslâmiyeti kendi arzularına, keyiflerine uydurmak isteyen ise kâfirdir. Allahü teâlâ, dinleri, nefsin arzularını, keyiflerini kırmak ve taşkınlıklarını önlemek için göndermiştir.