Sultan İkinci Abdülhamid Han'dan sonra...

04/09/2019 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han'ın devletin başından uzaklaştırılmasından sonra, İslam dininde tahrifat yapılmaya devam edilmiştir.

 

Dinde tahrif hareketleri -3-

İslâmın son hâmisi cennetmekân Sultan ll. Abdülhamid Han'ın devletin başından uzaklaştırılmasından sonra, İslam dininde tahrifat yapılmaya, İslamın beş şartında da değişiklikler yapılmaya devam edilmiştir. Bunlardan üç tanesi hakkında  geçen hafta bilgi vermiştik. Diğer tahrif hareketlerini de sırası ile açıklamaya devam ediyoruz:

4. Namaz ibadetinin temel şartlarından biri olan gusül abdestidir.

Gusülde, Hanefi mezhebine göre (Ağzın içinin yıkanması farzdır.) Asırlardan beri her Müslümanın bildiği ve uyguladığı bu dini kural, ağızının içine diş dolgusu veya sabit kaplama diş yaptıranların bu şarta uyması gerekmez diye ilk fetva veren, İttihat-Terakkinin işbaşına getirdiği mason Şeyhulislâm Musa Kazım Efendi olmuştur. 

Maalesef, dinde senedi bulunmayan bu fetvayı delil kabul eden din adamları, Müslüman halkın gusül abdestinin, Hanefî mezhebine göre sahih olmamasına  sebep olmaktadırlar. 

Bir özrü sebebiyle bu durumda gusül abdesti alan Müslümanlar, Şafiî veya Malikî mezhebinden birine uyarak o mezhebin şartlarını yerine getirmek suretiyle (Mezheb taklidi) yapmaları câiz olup cünüplükte kurtulmuş olurlar.  

5. İslamın şartlarından (Zekât) ibadetinde de uyulması gereken şartın, zekât mallarının kendisi veya bunların bedeli olarak altın ve gümüş verilmesi hükmü terk edilerek, kâğıt para, çek ve bono senetleriyle zekât verilmeye başlanmıştır. 

6. Ramazan ve oruç ibadetinde olduğu gibi, İslamın açık emri olan (Hilalin görülmesi)’nin mutlaka araştırılması şartını, Suudi Arabistan hükûmetinin bilerek ve kasten terk etmesinden dolayı, Amerikan Almanaklarında yer alan hesap ile hazırlanan takvime göre (Hac) ibadeti yapılmakta ve haccın bir farzı olan Arefe günü (Arafatta Vakfe) şartı da yerine getirilememekte ve böyle olunca da (Hac) yapılmamış olmaktadır.

7. Bütün fıkıh kitaplarında, (Hastalıkta Namaz)’ın nasıl kılınacağı geniş ve uzun anlatılmakta olmasına rağmen, bugün camiler, sandalye ve hatta koltuklarla dolmuş vaziyettedir. 

Namazda (Kıyam), yani gücü yeten herkesin ayakta kılması farzdır, mutlaka lazımdır. Diyanet'in camilerdeki görevlilerinin, bu durumun önlenmesi için hiçbir ciddi teşebbüslerinin olmadığı acı acı görülmektedir. 

Camiler, neredeyse oturarak ibadet edilen kiliselere benzeyen bir hâl almıştır. 1990’lı yıllardan beri bu tahrifat devam etmektedir...