Edep ve tevazu timsali Ahmet Mekki Efendi

06/09/2019 Cuma Köşe yazarı A.D

Ahmet Mekki (Üçışık) Efendi, âlim, ârif, veliyy-i kâmil olan Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin büyük oğludur. 

 

Bugün; son devirde yetişen büyük İslam âlimlerinden Ahmet Mekki (Üçışık) Efendi'nin vefat yıl dönümüdür... Ahmet Mekki Efendi, âlim, ârif, veliyy-i kâmil olan Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin büyük oğludur. 1894 (H. 1314)te Van’ın Başkale kazasında doğdu. 

Küçük yaştan itibaren ilim tahsiline başlayan Ahmed Mekki Efendi, medrese tahsilini bitirdikten sonra, ilim deryası olan babalarından zahirî ilimlerin inceliklerini tamamladı. İcazet alıp, vilayet mertebelerinde kemale erdi. Son derece edep, tevazu ile halk arasında Hak ile olan Ahmed Mekki Efendi, uzun yıllar İstanbul’da Üsküdar ve Kadıköy Müftülüğü vazifelerinde bulundu. Mükemmel Arapça ve Farsça bilirdi. Yüzlerce talebe yetiştirdi. Hafta sonlarında Fatih Camiinde vaaz ve nasihatlerde bulundu. 

Bu mübarek zat, İstanbul Kadıköy Müftüsüyken 1967 (H. 1387) senesinde vefat etti. Fatih’te Edirnekapı Kabristanına defnedildi. Defninden üç sene sonra, kabrinin bulunduğu yerden çevre yolu geçtiği için, Ankara-Bağlum'a, mübarek babalarının yanına nakledildi. Nakil esnasında, üç sene geçtiği hâlde cesedinin hiç bozulmadığı gibi, kefeninin dahi kabre konulduğu gibi sağlam olduğu görüldü...

Zahirî ve manevi ilimlerde çok yüksek dereceye sahib olan Ahmed Mekki Efendi, sorulan suallere delil ve senet bulmadan cevap vermeyen, kitaba bakmadan söylemeyen, dünyada pek az eşi bulunan sağlam fetva kaynağıydı. Son derece edep, tevazu sahibiydi. Huzurunda bulunanlar onun gösterdiği edep ve yakınlıktan utanırdı. Çağrılan, davet edilen yere gider, ilim öğretmek için, talebelerine kendisi gider, tatlı diliyle okumak istemeyenleri ikna eder, onlara bir şeyler öğretmek için çırpınırdı...

           ***

Ahmed Mekki Efendinin mübarek babası Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri 1943'te tutuklanarak İstanbul'dan İzmir'e götürülmüştü. Yakınları, kendilerinin Bursa'ya nakli veya İstanbul'a iadesi için birkaç defa teşebbüse geçtilerse de her defasında ret cevabını aldılar... Nihayet Ankara'ya nakline müsaade çıktı. Bu sırada hasta idi. On sekiz gün yattıktan sonra 27 Kasım 1943'te (H.1362) vefat etti... Keçiören'de dâmâdı İbrahim Arvas Beyin evinde gasil, techiz, tekfîn ve namazı edâ edildikten sonra Bağlum'a getirilerek defnedildi...

Telkinini kimin vereceği, oğlu faziletli Ahmed Mekki Efendi'ye sorulunca; "Babam Hilmi'yi çok severdi. Telkinini o versin" buyurdu. Böylece telkin vermek ve kabr-i şerîfine girmek vazifeleri talebesi Hüseyin Hilmi Işık Efendi'ye (kuddîse sirrûh) nasip oldu.

Allahü teala şefaatlerine nail eylesin...