"İhsân etmekle emrolundum…"

09/11/2019 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Resûlullah Efendimize “doksan bin altın” hediye gelmişti.

Hiç bekletmeden tamamını taksîm etti Eshâba.

Az sonra biri daha geldi.

Lâkin “altın” kalmamıştı.

O gelen kişiye;

“Her neye ihtiyâcın varsa, git benim nâmıma satın al. Ben sonra öderim" buyurdular.

Bir sahâbî;

“Yâ Resûlallah! Gücünün yetmediği şeyle mükellef değilsin" diye arz etti.

Bu söz Efendimize hoş gelmedi.

Başka bir sahâbî;

“Yâ Resûlallah, sen yine ihsân et. Allah'ın mülkü vermekle azalmaz!" dedi.

Bu sözü beğendi.

Mübârek yüzü güldü.

Ve tebessüm ederek;

“Ben zâten ihsân etmekle emrolundum" buyurdular.

● ● ●

Müşriklerden birinin, Efendimizden az alacağı vardı.

Ödeme gününe henüz üç gün varken gelip dayandı kapıya!

Ve alacağını istedi.

Efendimizin yanında Hazret-i Ömer vardı.

Müşrik, ukalâ bir tavırla;

"Ey Abdülmuttalipoğulları! Siz borcunuzu niçin vaktinde ödemezsiniz?" diyerek hakârette bulundu.

Efendimiz sükût ettiler.

Hazret-i Ömer sabretti.

Adam ileri gidince, gadaplandı birden.

Sert bir şekilde onu azarladı!

Ancak Efendimiz, bu davranışı beğenmediler.

Ve o adam gidince;

"Yâ Ömer! Öyle yapacağına, bana, borcumu daha önceden ödememi, ona da alacak isterken insanca davranmasını söyleyebilirdin" buyurdular.

Hazret-i Ömer yaptığına pişmân oldu.

Ve özür diledi Efendimizden.