Müminlerin rızkı bu ayda artar...

10/05/2020 Pazar Köşe yazarı V.T

İslâmın beş şartından dördüncüsü, mübarek ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır.

 

Alâüddîn İbn-i Balaban hazretleri Hanefî fıkıh ve hadis âlimidir. Türkmen asıllıdır. 675 (m. 1276)’da Kahire'de doğdu. Zamanın meşhur âlimlerinden fıkıh ve hadis dersi aldı ve aralarında Zehebî ile Kureşî'nin bulunduğu birçok talebe yetiştirdi. Bir müddet kadılık yaptı. 739'da (m. 1339) Kahire'de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

İslâmın beş şartından dördüncüsü, mübarek ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç, hicretten 18 ay sonra, şaban ayının onuncu günü, Bedir gazasından bir ay evvel farz oldu. Ramazan, yanmak demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günahları yanar, yok olur. Selmân-ı Fârisî hazretleri, Resûlullah Efendimizin şaban ayının son günü hutbede şöyle buyurduğunu bildirmektedir:

(Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece ki Kadir gecesi, bin aydan daha faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmış gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden azad eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevap verilir.) Eshâb-ı kiram;

-Ya Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftar verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz, deyince. Resûlullah efendimiz;

(Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de, bu sevap verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu Cehennemden azad olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların vazifesini hafifletenleri, Allahü teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır. Bu ayda dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelime-i şehadet söylemek ve istiğfar etmektir. İkisini de, zaten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allahü teâlâdan cenneti istemek ve cehennem ateşinden Ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyamet günü susuz kalmayacaktır) buyurdu.