Kur’ân-ı kerim bir mucizedir

11/08/2020 Salı Köşe yazarı V.T

Din âlimleri, Kur'an-ı kerimin îcazını başka başka bildirdiler.

 

Aksaraylı Ali Efendi Osmanlı âlimlerinden bir zat olup Kadızade Şeyh Mehmed Efendi’ye talebe oldu. Ondan icazet alarak İstanbul'da vaaz ile insanları irşad etti. 1111 (m. 1699)’da İstanbul'da vefat etti. “Tefsirü Kavlihi Teâlâ: Ve’ş-Şemsi” isimli tefsirinde şöyle buyuruyor:

Din âlimleri, Kur'an-ı kerimin îcazını başka başka bildirdiler. [İcaz: Az söz ile pürüzsüz ve kusursuz olarak çok mana ifade etme.] Çok kimse, Kur'an-ı kerimin nazmı garîb, üslûbu acîbdir. Arab şairlerinin nazımlarına, üsluplarına benzemediği için mucizdir dediler. Sûrelerin başındaki ve sonundaki ve kıssalarındaki nesir kısmlar da böyledir. Âyetlerin aralıkları, onların Sec'leri gibidir. [Sec', kumru kuşunun devamlı ötüşüne denir. Nesirde, cümle sonlarının kafiye şeklinde birbirlerine uygun olmalarına denir.] Bunların Kur'ân-ı kerimde mevcut olmaları, onların sözlerinde olanlar gibi değildir. Bunları Kur'ân-ı kerimdeki gibi yapamadılar. Arapçayı iyi bilen kimse, Kur'ân-ı kerimin îcazını açıkça anlar. Kâdı Bâkıllânî dedi ki, îcaz, hem belâgatinin yüksek olmasından, hem de nazmının garîb olmasındandır. Yâni, hiç görülmemiş nazmı olduğu içindir. Bazıları, îcaz, gayptan haber vermesidir, dedi. Bazılarına göre, Kur'ân-ı kerimin îcazı, manasından olmaktadır. Peygamberimizden evvel, Araplar Kur'ân-ı kerim gibi söz söyleyebilirlerdi. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerim gibi söylemekten onları men eyledi. Nasıl men eylediğini de çeşitli şekillerde açıklamışlardır. Kur'ân-ı kerimin muciz olduğuna karşı olanlar diyor ki, îcazın açık, meydanda olması lazımdır. İcâzın ne olduğunda çeşitli sözler bulunması, açıkça bilinmediğini göstermektedir. Buna cevap olarak dediler ki, bazı bakımlardan sözlerin ayrılması, bütün Kur'ân’ın muciz olmadığını gösteremez. Çünkü, Kur'ân-ı kerimin belâgati ve hiç benzeri görülmemiş nazmı ve gayptan haber vermesi ile ilim ve amel bakımından hikmetlerle dolu olması ve daha bildirdiğimiz îcaz sebepleri meydandadır. İnsanların görüş ve anlayışlarındaki ayrılıklardan dolayı, sözlerde hasıl olan ayrılıklar, muciz olmadığını göstermez. Bildirdiklerimizden birine bakan bir kimsenin bunu muciz görmemesi, hepsinin muciz olmadığını göstermez. Çok şair vardır ki, gayet beliğ nazım ve nesir söyler de, başka zamanda bunların benzerini söyleyemez. Yani, bir defa söylemeleri her zaman söyleyebileceklerini bildirmez.