Sadaka-i fıtrın önemi

19/05/2020 Salı Köşe yazarı R.A

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyurdu ki: “Sadaka; belâları önler, ömrü uzatır, bedene sıhhat verir, malı arttırır.”

 

 

Sadaka: “Allahü teâlânın rızâsını kazanmak niyetiyle ve karşılık beklemeden, muhtaç olanlara hibe edilen mal, para ve her türlü iyilikte bulunma” manâsına geldiği gibi, “Zekât” ve “Ganîmet” manâlarında da kullanılmaktadır. Yapıldıktan sonra sevâbı devam eden hayırlı işlere de, “Sadaka-i Câriye” denilir.

Büyük âlim Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi aleyh) “Sadaka; belâları önler, ömrü uzatır, bedene sıhhat verir, malı arttırır” buyurmuştur.

Evliyânın göz bebeklerinden İmâm-ı Rabbânî (kuddise sirruh) da “Ölüler için duâ ve istiğfâr ederek ve onlar için sadaka vererek, imdatlarına yetişmek lâzımdır” buyurmuştur.

Hicretin 2. yılında, Müslümanlara bedenî ve mâlî ibâdetlerden bazıları emredilmiştir. Hicretten 18 ay sonra, oruç farz oldu. Yine 2. senenin ramazân ayında, terâvîh namazı kılınmaya başladı ve sadaka-i fıtır vermek vâcip oldu. 

Kezâ hicretin 2. senesinde, ramazân ayında zekât vermek farz, zilhicce ayında da, kurbân kesmek ve bayram namazı kılmak vâcip oldu.

Bu yılın olaylarından biri, müdâfaa için cihâda, düşmânla harbe izin verilmesidir. [Hicr sûresi, 39-41; Hac sûresi, 39; Bakara sûresi, 190, 192 ve 193]

Kıblenin değişmesi, müslümânların kıblesinin Kâbe olması da, bu sene emredildi. [Bakara sûresi, 144]

“Sadaka-i fıtr”“fıtra” veya “fitre” de denilir. Sevgili Peygamberimizhadîs-i şerîflerinde buyurdular ki:

“Sadaka-i fıtr, zenginlerinize bir tezkiyedir [temize çıkarma, temizleme]. Fakîrleriniz de verirlerse, Allahü teâlâ onlara daha çoğunu verir.” [Ebû Dâvûd]

“Sadaka-i fıtrı, küçük-büyük, zengin-fakîr herkesin vermesi gerekir.” [Ebû Dâvûd] 

[Hanefî mezhebine göre, nisâba mâlik değilse, fitre vermesi vâcip olmaz; fakat fakîrin de sadaka-i fıtr vermesi iyidir. Diğer üç mezhepte [Şafiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheblerinde], bir günlük yiyeceği olanın da fıtra vermesi farzdır. (Meârifüs-sünen)]

“Sadaka-i fıtr, oruçlunun, uygunsuz sözlerinden meydâna gelen günâhları temizler.” [Beyhekî],

“Ramazân orucu, gökle yer arasında durur. Sadaka-i fıtr verilince yükselir.” [Ebû Hafs]

Hanefî mezhebinde, ihtiyâcı olan eşyâdan ve borçlarından fazla olarak, zekât nisâbı kadar malı, parası bulunan her hür Müslümânın, Ramazân Bayramı'nın birinci günü sabâhı, tan yeri aydınlanırken, fitre vermesi vâcip olur. (Fethul-kadîr, Merâkıl-felâh, Dâmâd, İbn-i Âbidîn) [Nisâb, 96 gr altın veya bu değerde para, ticâret malı demektir. Hayvânlarda nisâb değişiktir; meselâ koyunda 40, sığırda 30’dur. Arâzî mahsûlâtında onda birdir [öşür=uşur].]

Bayramın birinci günü sabâh namâzı girdiği ânda, nisâb mikdârı kadar mala mâlik olanın fıtra vermesi vâcib olur. O ândan sonra nisâba kavuşanın fıtra vermesi vâcib olmaz. (Fethul-kadîr, Merâkıl-felâh, İbn-i Âbidîn)

Fıtrayı ramazân-ı şerîfte de, ramazândan önce ve bayramdan sonra da vermek câizdir. Fakat bayram namâzından önce veri­lince, sevâbı daha çok olur. Şâfiîde ramazândan önce verilemez. Mâlikî ve Hanbelî'de ise bayramdan sonra vermek lâzımdır; bayramdan önce verilmez. (Bedâyi', Meârifüs-sünen)