İnsan sabretmez ise hayat çekilmez olur...

24/10/2019 Perşembe Köşe yazarı S.A

Eshab-ı kiram efendilerimiz buyurdular ki: "Sıkıntı içinde bulunduğumuz zamanlar sabretmek bugün içinde bulunduğumuz nimetlere sabretmekten daha kolay idi."

 

 

Bir insan hasta ise, ilaç kullanmadan sıhhat bulması oldukça zordur. İnsanlar da sabretmek zorundadır. Sabretmez ise hayatı hep sıkıntılarla geçer...

Kur'an-ı kerimde yetmişten fazla âyet-i kerîme sabretmeyi tavsiye eder, sabredenlere büyük mükafatlar verileceğini müjdeler. Bakara suresinin 153. âyet-i kerimesinde meâlen buyuruluyor ki:

"Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah'tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir."

Sabretmek insanlara mahsustur. Meleklerde sabır olmaz. Onlarda nefis yoktur, hastalık yoktur. Hayvanlarda da sabır olmaz. Onlarda akıl yoktur, mükellef değillerdir. İnsan bu iki varlık arasında yaratılmıştır. Akıllıdır melekler gibi; nefis sahibidir hayvanlar gibi. Aklını üstün tutarsa, melekleşmeye doğru yükselir, melekleri de geçer. Çünkü melekler ister istemez iyidirler, onlardan kötülük çıkmaz. İnsan ise, iyi olabilmesi için çok büyük mücadele vermek zorundadır. Bu da, iki büyük düşmanı olan nefis ve şeytana galip gelmesi ile mümkündür. Nefsini üstün tutarsa, hayvanlaşmaya doğru alçalır, onlardan da daha aşağı iner...

Bazı insanların kıyamet günü hesabı iyi çıkmaz ise cehenneme atılacaklardır. Cehenneme atılacak olan insan ise, dünyada insan olarak değil de, hayvan olarak yaratılmış olmayı temenni edecektir. Çünkü hayvanlar cehenneme girmezler.

Yanmak çok acıdır, hele cehennem ateşinde!.. Dünyadaki yanma sıkıntısı üç-beş dakika sonra ölümle son bulur, fakat diğeri çok uzundur ve daha yakıcıdır...

İnsanoğlu, yaşadığı şu dünya hayatında birçok hadiselerle karşılaşır. Bunlardan bazısı tam istediği gibidir. Bazen de ummadığı, beklemediği şeylerle karşılaşır. Her ikisinde de sabretmelidir. Arzu ettiklerine kavuşursa; ki onlar, mal, makam, sıhhat ve buna benzer şeylerdir. Bunlara gönül vermemek, bunları emanet bilmek için sabretmelidir. Bunların tamamı geçicidir, kibre, ucba, şımarmaya sevk ederse başımıza büyük felâketler açabilir.

Nimetlere sabretmek, sıkıntılara sabretmekten daha zordur. İnsanlar imtihandadır. O, bir taraftan nefsâni arzuların itici gücü ile, diğer taraftan dinî, ahlâkî ve insana yaraşır bir hayata ulaşabilmek zorundadır. Bu ise sabır, irade ve terbiye ile mümkün olabilir.

Son zamanlarda Eshab-ı kiramın kavuştuğu nimetler artınca dediler ki: "Sıkıntı içinde bulunduğumuz zamanlar sabretmek bugün içinde bulunduğumuz nimetlere sabretmekten daha kolay idi."

Dünyada rahatlık yoktur, rahat ve huzur ancak cennette ele geçebilir...