İslâmın iman esaslarında bozulma ve değişiklik...

28/08/2019 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Namaz vakitlerinin değiştirilmesi sebebiyle, vakit girmeden evvel, daha kerahat vaktinde ezan okunmaya devam edilmektedir...

 

Dinde tahrif hareketleri -2-

Tahrifât, bir şeyin aslını bozma, değiştirme demektir. İslâmın son hâmisi Sultan Abdülhamid Hanın, 1909 senesinde tahtından indirilip sürgüne gönderilmesinden sonra işbaşına gelen ve iktidarı ele geçirenlerin başlattığı İslam dinindeki tahrifât, yani dinin aslının bozulması ve değiştirilmesi hız kazanmıştır. Müslümanları küfre düşüren ve bazı ibadetlerin aslını bozan ve değiştiren yeni bir çığırın çılgınca başlamasına sebep olmuşlardır. İşte bu tarihten sonra, İslam dininin beş şartında, iman ve ibadet esaslarında birçok meselenin aslı bozulmuş veya değiştirilmiştir. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:

1. İslâmın iman esaslarında bozulma ve değişiklik, Şiîlik, Hâricîk, Vehhabîlik gibi Ehl-i sünnet yolundan ayrılan fırkaların ortaya çıkması ile başlamıştı. Şiîlik ve Hâricîlik, Peygamber efendimizin Eshâbına ve Ehl-i beytine düşmanlık tohumlarını atmış; Vehhabîlik de, Mezhep âlimlerine ve Allahın velî kullarına düşmanlığı kendilerine dinde iman esası kabul etmişlerdir. Şiîlik, İran devletinin ve Vehhabîlik de, Suudi Arabistan devletinin himayesi altındadır. Bugün, (Osmanlı Devleti) ile Hindistan’daki (Gürganiye Devleti)’nın İngilizler tarafından yıkılmasından sonra, İslamın ana caddesi olan Ehl-i sünnetin hâmisi olan yeryüzünde bir devlet kalmamıştır.

2. Osmanlının yıkılıp yeni bir devletin kurulmasının daha başında, 1924 yılında İslamın hilafet müessesi kaldırılmıştır. Bundan sonra, İslamî eğitimin verildiği bütün müesseseler kaldırılarak, her türlü faaliyetlerine yasaklar konarak son verilmiş, doğru ve hakiki din bilgilerini öğrenmek mümkün olmamıştır. Bin senelik kültür ve medeniyetimizin yazısı kaldırılmış ve bir anda Kur’ân-ı kerîm harflerini okuyamayan ve yazamayan dinde câhil bir neslin yetiştirilmesine teşebbüs edilmiştir.

3. 1928 senesinde “İslam Dininde Islahat Beyannamesi” yayınlanmış ve daha 1908 yılında II. Meşrutiyetin ilânından hemen sonra, (Ezan-ı Muhammediyye) ve (Cuma ve Bayram Hutbesi)’nin Türkçe okunması denemesine başlanmış ve 1932’den 1950 senesine kadar resmî emirle ezanın Türkçe okunması mecburi hâle getirilmiştir. 

Hutbenin Türkçe okunması hâlâ devam etmektedir. Ayrıca Ezan, 1960’lı yılların başından itibaren hoparlör ile okunmaya başlanmış, 1980 yılından beri de radyodan merkezî sistemle okunmaktadır. Uzun senelerden beri de, teganni ile musikî nağmeleriyle tecvid kaidelerine uymadan okunmaktadır. 

1983 yılında, namaz vakitlerinin değiştirilmesi sebebiyle de, namaz vakti girmeden evvel, daha kerahat vaktinde ezan okunmaya devam edilmektedir. Bu değişiklikten sonra (Namaz) ve (Oruç) ibadetlerinde de vakit şartına dikkat edilemez hâle getirilmiştir.