Sâlih arkadaş, seni gafletten uyandırır!

2/11/2018 Cuma Köşe yazarı V.T

Tövbeye hazırlanmanın alâmetlerinden biri de, kötü arkadaşları terk etmektir.
 
Şeyh Fethullah-ı Verkânisî hazretleri Doğu Anadolu'da yetişen evliyâdandır. Siirt'in Verkanis köyünde doğdu. Nakşibendiyye yolu büyüklerinden, büyük velî Abdurrahmân Tâhî (Tâgî) hazretlerinin sohbetlerine devâm etti ve kızı Tayyibe Hâtunla da evlendirdi. Tasavvuf yolunda ilerledi. 1899 (H.1317) senesinde Bitlis'te vefât etti.
Şeyh Fethullah-ı Verkânisî talebelerine ve sevenlerine sohbetlerinde buyurdu ki: "Akıllı kimsenin, mümkün olduğu kadar, dünyâdan yüz çevirmesi lâzımdır."
"Hakîkî tövbe; 'tövbe', 'inâbe' ve 'evbe' olmak üzere üç kısımdır. Cehennem'de azâb görmek korkusu ile, günâha pişman olmak 'tövbe'dir. Cennet nîmetlerine kavuşmak ümidi ile günaha pişman olmak 'inâbe'dir. Bunlarla alâkalı olmaksızın, tövbe etmek, Allahü teâlânın emri olduğu için, emre uyarak günaha pişman olmak ise 'evbe'dir. Tövbeye hazırlanmanın alâmetlerinden biri de, kötü arkadaşları terk etmektir. Çünkü, kötü arkadaşlardan uzaklaşmak, onlarla düşüp kalkmamak, kalpte Allahü teâlânın emirlerine karşı gelme hâlini ortadan kaldırır. Kötü arkadaşların yanından ayrılınca, artık, iyi ve sâlih arkadaşlarla berâber oturup kalkmaya başlar. Sâlih, iyi ve temiz arkadaşlar, onun cehâletten ilme, kibirden hilme ve cimrilikten cömertliğe, dünyâ hırsı ve ona düşkün olmaktan kanâate, uzun emel sâhibi olmaktan zühde ve dünyâya rağbet etmemeye, ayrılıktan birliğe, hep kendisini düşünüp, kendisi için istemekten başkalarını kendisine tercih etmeye, yâni îsâra, dünyâdan âhirete, gülmekten dolayı yaptığı kötülükler ve günahları için ağlamaya, onlar için pişmân olmaya, gaflet hâlinden uyanıklık hâline dönmesini temin ederler.”
"Hakk'ın kulları içinde öyle bir zümre vardır ki, onları yüce Allah'ın korkusu susturmuştur. Yoksa onun hakkında gâyet fasîh ve belîğ konuşmayı da bilirler."
“İnsanlarla ve mal ile kavuşulamıyan şeylere, yumuşaklıkla kavuşulur.”
"Kalbinde (ilâhî) mârifetin yer tuttuğu bir kimseye, iki cihanda ancak O'nu görmek, O'ndan duymak ve O'nunla meşgul olmak yaraşır."
“Vaadine muhalefet etmek, arfâkın (münâfıklığın) üçte ikisidir.”
"Firâsetin nûru ile bakan, Hakk'ın nûru ile bakmıştır. Firâset sâhibinin ilminin aslı ve menbaı, sehiv (yanılma) ve gaflet bahis konusu olmaksızın Hak'tır. Daha doğrusu firâset, kulun dili ile söylenen Hakk'ın hükmüdür."