Hazret-i Ömer Cennetliktir

Hazret-i Ömer Cennetliktir

Sual: İbni Sebeciler, Rafızîler, (Sütkardeşle evlenilir. Evlenemez diye Ömer uydurmuştur. Şarap bile onun isteği üzerine Allah tarafından haram edilmiştir, mütayı yasaklayan da odur) gibi birçok şeyler söyleyerek Hazret-i Ömer'e saldırıyorlar. Hazret-i Ömer'in, cennetlik olduğu âyet ve hadisle sabit değil midir?
CEVAP
Emirülmüminin Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” hakkındaki bu tür sözler uydurma ve iftiradır.

Sütkardeşlik konusu, Kur’an-ı kerimde açıkça bildirilmektedir. Bir âyet-i kerime meali:
(Analarınız; kızlarınız, bacılarınız, halalarınız, teyzeleriniz, kardeşlerinizin kızları, bacılarınızın kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, öz oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir arada alarak evlenmek, size haram kılındı.) [Nisa 23]

Mütanın haram edildiğini bildiren hadis-i şerif, Buharî, Müslim, Tirmizî, İbni Mace ve Muvatta’da yazılıdır. Bunu haber verenlerden biri de Hazret-i Ali’dir. İbni Sebecilerin, müta için Hazret-i Ömer’in sözü demeleri de çok yanlıştır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ey Müslümanlar, müta nikâhına izin vermiştim. Fakat, şimdi bunu, Allah haram etti.) [Müslim]

Mütanın haram olduğunu, Hazret-i Ali başta olmak üzere, birçok Sahabi bildirmiştir. Hazret-i Ali, Abdullah ibni Abbas’a buyurdu ki: Resulullah, Hayber gazasında, müta ile eşek etini yasak etti. (Buharî)

Müta dört mezhepte de bâtıldır. (Mizan-ül-kübra)

İçki de Maide sûresinin 90. âyetiyle haram edilmiştir.

Hazret-i Ömer'in cennetlik olduğuna dair çok delil vardır. Bazıları şöyledir:
1- Eshab-ı kiramdan olduğu için cennetliktir. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Eshabın hepsine, Hüsna’yı [Cenneti] söz veriyorum.) [Hadid 10]

(Allah, Eshabın hepsine Cenneti söz verdi.) [Nisa 95]

2- Mekke’nin fethinden önce Müslüman olduğu için cennetliktir:
(Mekke’nin fethinden önce ve sonra Müslüman olanların hepsine de, Hüsna’yı [Cenneti] söz veriyorum.) [Hadid 10]

3- Bedir savaşına katılıp Bedr’in aslanları arasına girdiği için cennetliktir. Birkaç hadis-i şerif şöyledir:
(Cebrail aleyhisselam gelip "Bedir Savaşı’na katılanları nasıl bilirsiniz?" dedi. “En hayırlı olanlarımızdır” dedim. O da, “Bedir Savaşı’na katılan melekler de bizim nazarımızda meleklerin en hayırlılarıdır” dedi.) [Buharî]

(Bedir savaşına katılan Müslümanlar cennetliktir.) [Dâre Kutnî]

(Eğer Uhud Dağı kadar altın infak etsen, Bedir Savaşı’na katılan Eshabın derecesine ulaşamazsın.) [Hâkim]

(Allahü teâlâ, Bedir ehline rahmetiyle tecelli edip "Ne yaparsanız yapın, Ben sizi şimdiden affettim" buyurdu.) [Hâkim]

Hatib bin Ebi Beltea “radıyallahü anh”, Saire isimli casus bir kadınla Mekke’deki müşriklere, Mekke’nin fethi için hazırlık yapıldığını bildiren bir mektup gönderdi. Vahiyle durumu öğrenen Resulullah, üç kişiye emretti. Onlar da, kadına yetişip, mektubu istediler. Kadın (Bende mektup yok) dedi. (Resulullah yalan söylemez, mektubu çıkar, yoksa...) diyerek tehdit edilince, kadın örülü saçlarının arasındaki mektubu çıkarıp verdi. Mektup getirilince Peygamber efendimiz, Hazret-i Hatîb’e niçin böyle yaptığını sordu. Hatib radıyallahü anh, (Mekke’de çoluk çocuğum var. Müşriklerin bir zararı dokunmasın diye bunu yazdım) dedi. Hazret-i Ömer, (Ya Resulallah, izin ver, hemen şunun kellesini uçurayım) dedi. Fakat Peygamber efendimiz (Allahü teâlâ, Bedir gazasında bulunanlara “İstediğinizi yapın! Sizin her işinizi affettim” buyurdu. Bu Bedir ehlindedir) buyurunca, Hazret-i Ömer, böyle söylediği için ağladı, pişman oldu, tevbe istigfar etti. Casusluk, en büyük suçken, Bedir Savaşı’na katılan, cennetlik olduğu için, casusluk yaptığı hâlde cezalandırılmadı. Hazret-i Ömer de, Bedir Savaşı’na katılan cennetlik yiğitlerdendi.

4- Medine'ye hicretle şereflenen, Allahü teâlânın övdüğü muhacirlerden olduğu için cennetliktir. Bir âyet-i kerime meali:
(Muhacir ve Ensarın önce imana gelenlerinden ve onların yolunda gidenlerden Allah razıdır. Onlar da Allah’tan razıdır. Allah, Onlar için Cennetler hazırladı.) [Tevbe 100]

5- Hazret-i Ömer, ağaç altında söz verenlerden olduğu için cennetliktir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Ağaç altında, sana söz veren müminlerden, Allah razıdır.) [Fetih 18]

Bir hadis-i şerif de şöyledir:
(Ağaç altında benimle sözleşenlerden hiçbiri Cehenneme girmez!) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizî)

6- Hazret-i Ömer, şehit olduğu için cennetliktir. Resulullah efendimiz ilk üç halifesiyle Uhud Dağı’na çıkınca, dağ sallandı. Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki:
(Ey dağ, sallanma! Senin üstünde bir nebi, bir sıddık, iki de şehit [Ömer ve Osman] vardır.) [Buharî]

7- Hazret-i Ömer, cennetlik olduğu müjdelenen (Aşere-i mübeşşere)ismi verilen on büyük zattan biridir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ömer Cennettedir.) [Tirmizî, İbni Mace, Taberanî, İbni Asakir, Beyhekî, Dâre Kutnî, Hâkim, Ebu Nuaym, İbni Said]

8- Yine Cennetle müjdelenen üç kişiden biridir.
Ebu Musa Eşa’ri diyor ki, Medine’de bir bahçede oturuyorduk. Kapı çalındı. Resulullah, (Kapıyı aç ve gelene, Cennete gideceğini müjdele!) buyurdu. Kapıyı açtım. Ebu Bekr-i Sıddık içeri girdi. Kendisine müjdeledim. Hamd etti. Sonra, yine kapı çalındı. Yine (Aç ve müjdele!) buyurdu. Açtım. Ömer Faruk içeri girdi. Müjdeledim. Allahü teâlâya hamd etti. Yine çalındı. (Aç ve Cennet ile müjdele ve üzerine musibet geleceğini söyle!) buyurdu. Açtım, Osman Zinnureyn geldi. Müjdeledim. O da hamd etti. (Buharî, Müslim)

9- Peygamberler hariç, bütün insanlardan üstün iki kişiden biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Güneş, Ebu Bekir hariç, Ömer’den daha hayırlı birinin üstüne doğmadı.) [Tirmizî]

10- (Peygamberlik son bulmasaydı, peygamber olurdun) diye müjdelendiği için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Benden sonra peygamber gelseydi, Ömer peygamber olurdu.)[Deylemî, İ. Münavî]

11- Kendilerini sevmek iman ve kendilerine düşmanlık edilmesi küfür olan iki büyük zattan biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ebu Bekir’le Ömer’i sevmek iman, bunlara düşmanlık küfürdür.) [İbni Adiy]

12- Cennette derecesi en yüksek olan iki zattan biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ömer’in Cennetteki derecesi, Ebu Bekir hariç, herkesten yüksektir.) [İbni Mace]

13- Kendilerini sevmek farz olan dört büyük zattan biri olduğu için cennetliktir. Hadis âlimlerinden Hafız Ömer bin Muhammed Erbilî hazretlerinin (Vesile) kitabındaki hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, namazı, zekâtı ve orucu farz ettiği gibi, Ebu Bekr’i, Ömer’i, Osman’ı ve Ali’yi sevmeyi de farz etti) buyurulmaktadır.

14- Hulefa-i raşidin’den yani ilk dört büyük halifeden biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(İhtilaflarda, sünnetime ve Hulefa-i raşidin’in sünnetine, onlara azı dişlerinizle ısırır gibi sımsıkı sarılın!) [Buharî, Tirmizî]

15- Keramet ehli olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif:
(Geçmiş ümmetler içinde vukuundan önce bazı gaybları haber veren keramet ehli zatlar vardı. Ümmetimden ise Ömer onlardandır.) [Buharî, Müslim, Tirmizî]

Hazret-i Ömer’in çok kerameti görülmüştür. Besmeleyle içtiği zehir tesir etmemiştir. Hutbede iken İran’daki kumandana talimat vermiştir. Hazret-i Ömer, Medine’de hutbe okurken, İran’a gönderdiği ordu mağlup olmak üzere iken, bu hâli görüp, kumandana, (Ya Sariye, arkanı dağa ver) buyurdu. O da, dağa yanaştı ve zafere kavuştu. (Cami-ul-keramat, Kısas-ı enbiya, Şevahid-ün nübüvve, İrşad-üt-tâlibin)

16- Cennetle müjdelen on kişiden biri olan Hazret-i Ali, Hazret-i Ömer’i sevip kızını ona verdiği için cennetliktir.

Hazret-i Ali, Hazret-i Ömer’i çok severdi. Ona kızı Ümmi Gülsüm’ü nikâh etti. Hazret-i Ömer hakkındaki hadis-i şeriflerin çoğunu Hazret-i Ali bildirmiştir. Hazret-i Ömer de, Hazret-i Ali’yi çok severdi. Birbirlerinin dostu idi. Zaten Eshab-ı kiramın birbirinin dostu olduğunu Allahü teâlâ bildirmektedir. Bir âyet-i kerime meali:
(Muhammed aleyhisselam Allah’ın elçisidir. Onunla birlikte olanlar [Eshab-ı kiram], kâfirlere karşı çetin ve metin, kendi aralarında merhametlidir.) [Fetih 29]

17- Hazret-i Ömer, Resulullah’ın kayınpederi olduğu ve torunuyla da evlenip Hazret-i Ali’nin damadı olduğu için cennetliktir. Hazret-i Ömer’in mübarek kızı Hafsa validemiz de müminlerin annesi olmakla şereflendi. Bir âyet-i kerime meali:
(Resulullah'ın zevceleri müminlerin anneleridir.) [Ahzab 6]

Birkaç hadis-i şerif de şöyledir:
(Allahü teâlâ bana söz verdi ki, kızlarını aldığım ve kızlarımı verdiğim aileler, Cennette benimle beraber olacaktır.) [Deylemî]

(Allahü teâlâ, beni insanların en asilzadesi olan Kureyş kabilesinden seçti ve bana onların arasından en iyilerini Eshab [arkadaş] olarak ayırdı. Bunlardan birkaçını bana vezir olarak ve din-i İslam’ı, insanlara bildirmekte, yardımcı olarak seçti. Bunlardan bazılarını da Eshar [zevce, kayınpeder, kayınvalide, kayınbirader ve baldız gibi kadın tarafından akraba] olarak ayırdı. Bunlara sövenlere, iftira edenlere, Allahü teâlânın ve bütün meleklerin ve insanların laneti olsun!) [Hâkim]

(Esharımın [zevce tarafından olan hısımlarımın] cennetlik olmasını istedim. Rabbim de bu isteğimi kesin olarak kabul etti.) [Hâkim]

(Benimle evlenen veya kız alıp verdiklerim, Cehenneme girmez.) [Deylemî, İbni Neccar]

Sırf bu hadis-i şerifler bile Hazret-i Ömer’in cennetlik olduğunu göstermektedir.

Hazret-i Ömer gibi çok büyük bir zata dil uzatan İbni Sebecilere binlerce yazıklar olsun.

18- En üstün dört büyük zat arasında olduğu için cennetliktir. Birkaç hadis-i şerif şöyledir:
(Eshabımdan birini, Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’den üstün gören beni yalanlamış olur.) [İ. Rafi'i]

(Şu dört kişinin sevgisi bir münafığın kalbinde toplanmaz: Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali.) [İbni Asakir]

(Cebrail dedi ki: Allahü teâlâ buyuruyor ki: Her ümmet Kıyamette susuzluk görecek, yalnız Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’yi sevenler müstesnadır.) [İ. Rafi'i]

(Her şeyin bir kanadı vardır, bu ümmetin kolu kanadı da Ebu Bekir ve Ömer’dir. Her şeyin bir kalkanı vardır, bu ümmetin kalkanı da Ali’dir.) [Hatib]

19- Bizzat Allahü teâlâ tarafından seçilen ve kendisine uyulması gereken iki büyük zattan biri olduğu için cennetliktir. İki hadis-i şerif şöyledir:
(Benden sonra Ebu Bekir’le Ömer’e tâbi olun, uyun!) [Tirmizî, İbni Mace, İ. Ahmed, Beyhekî, İbni Adiy, İbni Ebi Şeybe, Hâkim, Tahavî, İbni Sa’d]

(Ebu Bekir ile Ömer’i sizin önünüze ben geçirmedim. Onları, Allahü teâlâ, hepinizin önüne geçirdi.) [Ebu Ya’la, Neccar]

20- Kendilerine buğzeden kimsenin kâfir olacağı zatlardan biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ebu Bekr’i ve Ömer’i sevmek sünnet, buğzetmek küfürdür. Ensarı sevmek imandandır, buğzetmek küfürdür.) [İbni Neccar]

21- Dininde en kuvvetli diye övülen bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ümmetimin en şefkatlisi Ebu Bekir’dir. Allah’ın dininde en kuvvetlisi Ömer‘dir. Hayâsı en çok olan Osman’dır. En güzel hüküm vereni Ali’dir. Ferâiz ilmini en iyi bileni Zeyd bin Sabit’tir. Kur‘an-ı kerimi en güzel okuyanı Ubey bin Ka’bdır. Helâl ve haramı en iyi bileni Muaz bin Cebel’dir. Her ümmetin bir emîni vardır; bu ümmetin emîni ise Ebû Ubeyde bin Cerrâh’tır.) [EbuYa’la]

21- Kendilerine ancak münafıkların buğzettiği bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ensara ancak münafık buğzeder. Ehl-i beytime, Ebu Bekir ve Ömer’e buğzeden de münafıktır.) [İbni Asakir]

22- Meleklerden Cebrail aleyhisselam, peygamberlerden de Nuh aleyhisselam gibi bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ya Eba Bekir, meleklerden Mikail gibisin, o rahmetle iner. Enbiyadan ise İbrahim gibisin, o inkârcı kavmine, “Bana uyan bendendir, isyan edene ise Allah gafur-ur rahimdir" dedi. Ya Ömer, sen de meleklerden Cebrail gibisin, o, kâfirlere şiddetle iner. Enbiyadan da Nuh gibisin, o "Ya Rabbi, yer yüzünde hiç kâfir bırakma" dedi.) [Taberanî, Ebu Nuaym, İ. Asakir]

23- Müslüman olunca gökteki meleklerin bayram ettiği büyük bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Cebrail geldi, "Ömer’in Müslüman olmasından dolayı gökteki melekler birbirine müjde verip, bayram ediyorlar" dedi.) [Hakim, Ebu Nuaym]

24- Şeytanın kendisinden korktuğu büyük bir zat olduğu için cennetliktir. Birkaç hadis-i şerif şöyledir:
(Gökte hiçbir melek yoktur ki Ömer’i sevip hürmet etmesin. Yeryüzünde de hiçbir şeytan yok ki ondan kaçmasın.) [İbni Asakir, İbni Adiy, İbni Cevzî]

(Şeytan senden korkuyor, ya Ömer.) [İ. Ahmed]

(Ömer’i Müslüman olduktan sonra gören şeytan, yüzüstü yıkıldı.)[Taberanî, İ. Asakir, Dâre Kutnî]

(Şeytan Ömer’in gölgesinden kaçar.) [Buharî Müslim, Begavî, İbni Asakir, İbni Adiy]

25- Her zaman hakkın tarafında olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Allahü teâlâ, hakkı Ömer’in diline ve kalbine yerleştirdi.) [Tirmizî, Ebu Davud, İ. Ahmed, Hâkim, Taberanî, İbni Neccar, İ. Münavî]

Bedir’de alınan esirler hakkında, Sahabe-i kiramın ictihadları farklı olmuştu. Hazret-i Ömer ve Sa’d ibni Muaz esirleri öldürelim dedi. Diğer Eshab-ı kiram ise, para karşılığı bırakalım demişlerdi. Server-i âlem de, serbest bırakalım ictihadını kabul buyurup salıverdiler. Sonra, şu âyet gelerek Hazret-i Ömer’le Hazret-i Sa’d’ın ictihadının doğru olduğu bildirildi:
(Savaşta alınan esirleri mal karşılığı olarak salıvermek, hiçbir peygambere yakışmaz. Yeryüzünde onların çoğunu öldürmek, zayıflamalarına sebep olur. Siz dünya malını istiyorsunuz. Allah ise, sevap kazanmanızı, Cennete ve nimetlere kavuşmanızı istiyor. Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidyeden dolayı size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.) [Enfal 67, 68]

Bu âyetler indikten sonra Resulullah buyurdu ki:
(Eğer azap geri çevrilmeseydi, Ömer ile Sa’d bin Muaz’dan başka kimse kurtulmazdı.) [Beydavî]

Resulullah efendimiz, (Hak ile bâtılı ayırt edici Ömer’dir) buyurup, hak ile bâtılı ayıran anlamında Faruk lakabını verdi ve Ömer-ül-Farukdenildi.

26- Cennette köşkü olduğu için cennetliktir. İki hadis-i şerif şöyledir:
(Mirac’da, Ömer’e verilecek olan köşkü gördüm.) [Buharî, Müslim]

(Cennete girdim. Bir köşkte bir huri gördüm. Sen kimin içinsin, dedim. Ömer bin Hattab için yaratıldım, dedi.) [Buharî, Müslim]

27- Gazabı bile izzet olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Cibril dedi ki: "Ömer’e selam söyle, rızası hikmet, gazabı izzettir.”) [İbni Adiy]

28- Cennete ilk girecek iki kişiden biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Cennete ilk girecek olan Ebu Bekir ve Ömer’dir.) [Deylemî, İbni Neccar]

29- Resulullah'ın kardeşim dediği bir zat olduğu için cennetliktir. Hazret-i Ömer Peygamber efendimizden umreye gitmek için izin isteyince, Resulullah izin verip, şöyle buyurdu:
(Kardeşim Ömer, bizleri duanda unutma!) [Tirmizî, Ebu Davud]

30- Cennette yıldız gibi parlayan kişilerden biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Cennette yüksek derecedekileri, aşağıdakiler sizin ufuktaki yıldızları gördüğünüz gibi görürler. Ebu Bekir ve Ömer de, o yüksek derecede olanlardandır.) [Tirmizî, İbni Mace]

31- Allahü teâlâ Kıyamette önce selam vereceği için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Allahü teâlâ, Kıyamet günü önce Ömer’e selam verecektir.)[Hâkim]

32- Resulullah'ın imanına şahitlik ettiği bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Üstüne binilen inek, ben bunun için yaratılmadım, çift sürmek için yaratıldım dedi. [Şaşıran olunca] Peygamber efendimiz, (Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanırız) buyurdu. Bir kurt, çobanın olmadığı gün kurt gelirse, koyunları kim kurtaracak? dedi. [Buna da hayret eden olunca] Resulullah, (Ben, Ebu Bekir ve Ömer buna inanırız) buyurdu. [Her ikisi de orada yoktu. Resulullah, onların iman ve ihlaslarına şahitlik ediyor, kefil oluyor.] (Buharî, Müslim, Tirmizî)

33- Cennettekilerin en üstünlerinden biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Peygamberlerden sonra, Cennet ehlinin en üstünü Ebu Bekir’le Ömer’dir.) [Tirmizî, İbni Mace]

34- Allahü teâlâyı ve Resulünü sevdiği için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ya Rabbi, Ebu Bekir’le Ömer’e rahmet et. Onlar seni de Resulünü de sever.) [İ. Asakir]

35- Resulullah'ın gözü kulağı gibi kıymetli olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Hazret-i İsa’nın havarileri gibi, insanlara farzları ve sünnetleri öğretmek üzere Eshabımdan bazılarını göndermek istiyorum."Neden Ebu Bekir ve Ömer'i göndermiyorsun?" denildiğinde, buyurdu ki: Onlar dinde benim göz ve kulağım gibidir. Ben onlarsız edemem.) [Hâkim, Hatîb]

36- İslamiyet’in kendisiyle kuvvetlendirilen bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Allahü teâlâya hamd olsun ki, beni, Ebu Bekir ve Ömer’le kuvvetlendirdi.) [Hâkim]

37- Kendisini sevenlerin susuzluk çekmeyeceği bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Cebrail aleyhisselam dedi ki: Allahü teâlâ buyuruyor ki, "Her ümmet Kıyamette susuzluk görecek, yalnız Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’yi sevenler müstesna.”) [İ. Rafi'i]

38- Resulullah'ı destekleyen dört yardımcıdan biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Allah beni ikisi gökte ikisi yerde olmak üzere dört yardımcı ile destekledi. Gökte olanlar Cebrail ve Mikail; yerde olanlar da Ebu Bekir ve Ömer'dir.) [Taberanî]

39- Kendisini İslam düşmanlarının kötüleyeceği bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ebu Bekir ve Ömer’i kötüleyen bana ve İslam’a kastetmiş demektir.) [Ebu Nuaym]

40- Kendisini kötüleyenler lanetlik olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ya Ali, müşrik olan bazı kimseler sana aşırı bağlılık gösterecek, sende olmayan şeyleri, sana söyleyecekler ve Ebu Bekir’le Ömer’i kötüleyecekler. Allah onlara lanet etsin.) [Dâre Kutnî]

41- Resulullah ile beraber kol kola Cennete gireceği için cennetliktir. Resulullah, sağ yanında Hazret-i Ebu Bekir, sol yanında Hazret-i Ömer ile mescide girerken buyurdu ki: (Kıyamet günü, üçümüz böyle geliriz.) [Tirmizî, Hâkim]

42- Emin ve kuvvetli bir halife olacağı müjdelenen bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Başınıza Ebu Bekir gelince, onu zahid ve âhirete ragıb bulursunuz. Başınıza Ömer gelince, onu kuvvetli, emin ve Allah yolunda kimseden çekinmez görürsünüz. Başınıza Ali gelince, hâdî ve mühdî olur. Sizi doğru yola götürür bulursunuz.) [Hâkim, İ. Ahmed]

43- Dinde sağlam bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Ümmetimin en merhametlisi Ebu Bekir, dinde en sağlam olanı Ömer, en hayâlısı Osman, en iyi hüküm vereni ise Ali’dir.) [İbni Asakir, Ebu Ya’la]

44- Resulullah'a verilen 14 eşraftan biri olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Her peygambere eşraf ve kerimden 7 kimse verildi. Bana ise 14 kişi verildi. Ali, Hasan, Hüseyin, Cafer-i Tayyar, Hamza, Ebu Bekir, Ömer, Mus'ab ibni Umeyr, Bilâl, Selman, Ammar, Abdullah ibni Mes'ud, Mikdat ve Huzeyfe ibni Yemani.) [Hâkim, Ebu Nuaym]

45- Cennetlik olan Hazret-i Ali’nin övdüğü bir zat olduğu için cennetliktir. Hazret-i Ali buyurdu ki: Beni, Ebu Bekir, Ömer ve Osman’dan üstün tutan münafıktır. (Fasl-ül-hitab)

46- Cebrail aleyhisselamın bile üstünlüğünü anlatmakla bitiremeyeceği büyük bir zat olduğu için cennetliktir. Bir hadis-i şerif şöyledir:
(Cebrail aleyhisselama, Ömer’in üstünlüklerinden sordum. Onun kıymetini, Nuh aleyhisselamın peygamberlik zamanı kadar [950 yıl] anlatsam, bitiremem. Bununla beraber, Ömer’in bütün kıymetleri, Ebu Bekr’in kıymetlerinden biridir, buyurdu.) [Ebu Ya’la]

İkinci büyük zat
Sual:
 Hazret-i Ömer’in sözüne uygun âyetlerin geldiği söyleniyor. Bu, mümkün mü?
CEVAP
Peygamberler hariç, Hazret-i Ebu Bekir’den sonra, bütün insanların üstünü olan Hazret-i Ömer’in faziletleri anlatılmakla bitmez.

Makam-ı İbrahim için, kadınların örtünmesi için ve Bedir gazasında alınan esirler için, içkinin haram edilmesi için Allahü teâlâ, Hazret-i Ömer’in sözüne uygun âyet-i kerime gönderdi.

Hazret-i Ömer, (Vallahi Allahü teâlâ, 3 şeyde sözüme uygun âyet-i kerime gönderdi) dedi:
1– (Yâ Resulallah, makam-ı İbrahim’i namaz kılınacak yer yapsaydınız) dedim. Hemen Bekara suresinin, (Makam-ı İbrahim’i namazgah edinin) mealindeki 125. âyeti indi.

2– Dedim ki, (Yâ Resulallah, sizin yanınıza biz geldiğimiz gibi, müşrikler de geliyor. Ne olurdu, müminlerin anneleri tesettüre girseydi?) Hemen Allahü teâlâ hicab âyetini gönderdi.

3– Resulullahın bazı hanımları birbirleriyle niza edince, Hazret-i Hafsa’ya, (Resulullahı üzerseniz, Allahü teâlâ, Ona sizden daha iyi hatunlar verir) dedim. Hemen Tahrim suresinin (Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha iyi hanımlar verebilir) mealindeki 5. âyeti indi. (Mealim-üt-tenzil)

Bedir’de alınan esirlere yapılacak muamele hakkında, Sahabe-i kiramın reyleri farklı olmuştu. Sadece Hazret-i Ömer ve Sad ibni Muaz esirleri öldürelim dedi. Resulullah ile diğer sahabeler, para karşılığı bırakınca şu âyet-i kerime geldi:
(Savaşta alınan esirleri mal karşılığı salmak, hiçbir nebiye yakışmaz. Yeryüzünde onların çoğunu öldürmek, zayıflamalarına sebep olur. Siz dünya malını istiyorsunuz; Allah ise, sevab kazanmanızı, Cennete ve nimetlere kavuşmanızı istiyor. Allah tarafından önceden verilmiş bir hüküm olmasaydı, aldığınız fidye için size mutlaka büyük bir azap dokunurdu.) [Enfal 67,68]

Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Eğer azap geri çevrilmeseydi, Ömer ile Sad bin Muaz’dan başka kimse kurtulmazdı.) [Beydavi, Mealim-üt-tenzil]

Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ, hakkı Ömer’in diline ve kalbine yerleştirdi.) [Tirmizi, Ebu Davud, İ.Ahmed, Hakim, Taberani, İbni Neccar, İ.Münavi]

Vesika haline gelmesi için
Sual:
 Hazret-i Ömer’in, bilinen bazı şeyleri Resulullaha sormasının sebebi ne idi?
CEVAP: Meselelerin vesika, delil haline gelmesi için soruyordu. Birkaç örnek verelim:
1- Resulullah efendimiz, Bedir’de bir çukura gömülü müşrik ölülere, (Rabbinizin size vâdettiğine kavuştunuz mu?) buyurunca, Hazret-i Ömer, (Yâ Resulallah, leşler işitir mi?) dedi. Cevaben buyurdu ki:
(Siz beni onlardan daha iyi işitmezsiniz, ama onlar cevap veremezler.) [Buhari, Müslim]

2- Hazret-i Ömer, tavaf ederken, Hacer-ül-esvede, (Sen bir taşsın ama Resulullah öptüğü için, seni öpüyorum) dedi. Hazret-i Ali, Resulullahın (Hacer-ül-esved, kıyamette insanlara şefaat eder)buyurduğunu söyledi. Hazret-i Ömer, Hacer-ül-esvedin Cennetten geldiğini ve onun şefaat edeceğini elbette biliyordu. Böyle demesi, Hazret-i Ali’nin o hadis-i şerifi bildirip, dindeki bir hükmün vesika haline gelmesi içindi.

3- Bekara suresinin, (İbrahim aleyhisselam, “ya Rabbi, ölüleri nasıl diriltiyorsun?” dediğinde, Rabbi “İnanmıyor musun” dedi. İbrahim, inanıyorum ama, kalbimin tatmin olması için görmek istedim, dedi) mealindeki 260. âyetinden dolayı da bazı sapıklar, (Hazret-i İbrahim, Allah’ın yaratmasından şüphe ediyordu) diyorlar. Halbuki İbrahim aleyhisselamın, büluğundan önce de doğru bir müslüman olduğu âyet-i kerime ile bildirildi. Hazret-i İbrahim’e bu çeşit saldırılar olduğu gibi, İslam’ın iki göz bebeğinden biri olan Hazret-i Ömer’e de İbni Sebeciler, (Ömer Hudeybiye’de, Resulullahın Peygamberliğinden şüphe etmişti) diyebilecek kadar ileri gidiyorlar. Orada da, Hazret-i Ömer aynen, İbrahim aleyhisselam gibi, Allah ve Resulüne olan teslimiyetini bildirmek için, (Ya Resulallah sen Allah’ın Peygamberi değil misin? Biz hak, kâfirler bâtıl yolda değil mi?) demişti. Yani (Ya Resulallah, Sen elbette Allah’ın resulüsün, bizim yolumuz elbette hak, kâfirler elbette bâtıl yoldadır. Zahiren aleyhimize görünen bu anlaşmada asla dinden taviz verilmedi) diyerek, bu hükmün vesika haline gelmesini istemişti. (Kurret-ül-ayneyn)

Peygamberlik devam etseydi
Sual: (Benden sonra peygamber gelseydi, Ömer peygamber olurdu) hadis-i şerifi, Hazret-i Ömer’in, Hazret-i Ebu Bekir’den üstün olduğunu göstermez mi?
CEVAP
Hayır, göstermez. Burada, Hazret-i Ömer’in kıymeti bildirilmektedir. Yani bu hadis-i şerif, (Peygamberlik devam etseydi, başka peygamberler gelseydi, Hazret-i Ömer de bunlardan biri olurdu) demektir. İmam-ı Rabbânî hazretleri, (Dört halifenin üstünlük sıraları, halifelikleri sırası gibidir) buyuruyor. (2/67)

Hazret-i Ali için de, böyle övücü sözler bulunmaktadır. Bir hadis-i şerif:
(Yâ Ali, Harun nasıl Musa’ya yakınsa, sen de bana öylesin. Yalnız benden sonra peygamberlik yoktur.) [Buharî] (Burada da, Hazret-i Ali’nin kıymetinin büyüklüğü bildirilmektedir. “Peygamberlik devam etseydi, Hazret-i Ali de peygamber olurdu” demektir.)

(Ali’nin yüzüne bakmak ibadettir.) [Hâkim] Burada da, Hazret-i Ali’nin kıymetinin büyüklüğü bildirilmektedir. Yoksa bu, Hazret-i Ebu Bekir’in ve diğer Eshab-ı kiramın yüzüne bakmak ibadet olmaz demek değildir. Salih birinin veya ana babanın yüzüne bakmak da, ibadettir. İki hadis-i şerif meali:
(Âlimin yüzüne bakmak ibadettir.) [Ebu Davud]

(Ana babanın yüzüne, sevgiyle bakmak ibadettir.) [Ebu Nuaym]

Eshab-ı kiramdan olmasa da, daha sonra çok büyük zatlar gelmiştir. Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri buyurdu ki:
(Mevlânâ Halid-i Bağdadî hazretleri o kadar büyüktü ki, kendisine peygamberliğin bütün üstünlükleri verilmişti. Verilmeyen yalnız peygamberlik makamı kalmıştı. Çünkü Resulullah efendimiz son peygamberdir. Eğer ondan sonra peygamberlik devam etseydi, Mevlânâ Halid-i Bağdadî hazretleri, o hâliyle, peygamber olurdu.)

Eshab-ı kiramın her biri, Kıyamete kadar gelecek bütün evliya zatlardan daha üstündür. Abdülhakîm efendi hazretlerinin bu sözü, (Diğer âlimler peygamber olamazdı) veya (Mevlana Halid-i Bağdadî hazretleri Eshab-ı kiramdan daha üstündür) demek değildir. Bazı âlimler de, (Peygamberlik devam etseydi, İmam-ı Rabbânî hazretleri peygamber olurdu) buyurmuştur.

Musa aleyhisselam, Mirac’da Peygamber efendimize, (“Ümmetimin âlimleri İsrailoğullarına gelen peygamberler gibidir” buyuruyorsunuz. Bir âlim nasıl olur da, peygamber gibi olur?) diye sorar. Peygamber efendimiz, bir âlimi çağırır. Hazret-i Musa gelen âlime, (Senin adın ne?) der. O da, (Muhammed bin Muhammed bin Muhammed Gazâlî) der. Hazret-i Musa, (Ben sana adın ne dedim, sen dedelerinin adını bile söyledin? Sadece sorulana cevap vermek gerekmez miydi?) diye sorar. İmam-ı Gazâlî hazretleri,(Efendim, Allahü teâlâ, “Yâ Musa, elindeki ne?” diye sorduğunda siz, âsâ demekle yetinmeyip, “Bu elimdekini yere vurunca su çıkar, bununla düşmanların oyunlarını bozarım. Gerektiğinde bu, ejderha olur, sihirbazların sihirlerini yok ederim. Yürürken ona dayanırım. Bu âsânın bana çok faydaları vardır” demiştiniz. Maksadınız, Allahü teâlâ ile daha fazla konuşmaktı. Ben de sizin gibi ülül’azm büyük bir peygamberi bulmuşken, konuşmayı uzatmak için dedelerimin de ismini söyledim) diye cevap verdi. Hazret-i Musa, bu cevabı çok beğenerek Peygamber efendimize, (Şimdi anlaşıldı, senin ümmetinin âlimleri, Beni İsrail’in peygamberleri gibiymiş) dedi. (Rûhulbeyan 2/568)

Dört halifenin dördü, her biri müctehid olan Eshab-ı kiramın tamamı da, bu ümmetin büyük âlimleri de peygamberlik mertebesine lâyıktır. (Peygamberlik devam etseydi filan zat peygamber olurdu) demek, o zatın kıymetini, üstünlüğünü bildirmek içindir. Yoksa diğerleri peygamber olamaz demek değildir.

Allah ve müminler, sana yeter
Sual: 
Enfal suresinin 64. âyetinin meali, (Allah, sana ve müminlere yeter) anlamında mı, yoksa (Allah ve müminler, sana yeter)anlamında mıdır?
CEVAP
Birinci şekilde de bildirenler olduysa da, tercih edileni ikincisidir. Hazret-i Ömer iman edince, (Allah ve müminler, sana yeter) mealindeki âyet indi. (Beydavi)

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, sevgili Peygamberine, Hazret-i Ömer’le yardım ederek, (Allah ve müminler, yardımcı olarak sana yetişir) buyurdu. (2/99)

Hazret-i Ömer’i tenkit
Sual: Ebu Musel Eş’arî hazretleri anlatıyor: Halife Ömer’e, (Hristiyan kâtibim çok işe yarıyor) diye övdüm. Bana, (“Yahudi ve Hristiyanları sevmeyin!” âyetini işitmedin mi?) dedi. (Dini onun, kâtipliği benim) dedim. (Allahü teâlânın hakir ettiğine ikram etme! Onun zelil ettiğini aziz eyleme! Allah’ın uzaklaştırdığına yaklaşma!) dedi. (Basra’yı onunla idare ediyorum) dedim. (Hristiyan ölürse ne yapacaksan, şimdi onu yap! Hemen onu değiştir!) buyurdu.
Bir yazar, bunu naklettikten sonra, Hazret-i Ömer’in taassubundan dolayı yanlış yaptığını yazarak çok çirkin hakaretler ediyor. Bir müslüman yazar bunu nasıl yapabilir?
CEVAP
Ehl-i sünnet olan biri, Hazret-i Ömer'e asla dil uzatamaz. Ancak İbni Sebeci veya Hristiyanları seven biri dil uzatabilir.

Hepsi cennetlik olan Eshab-ı kiramın hiç birine dil uzatılmaz, ama ismen de cennetle müjdelenen ve fazileti hakkında çok sayıda hadis-i şerif bulunan Hazret-i Ömer’e dil uzatmak daha tehlikelidir.

Çok önemli bir husus ise, Hazret-i Ömer’in icraatını tenkit etmek çok yanlıştır. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(İhtilaflarda, sünnetime ve Hulefa-i raşidin’in sünnetine, onlara azı dişlerinizle ısırır gibi, sımsıkı sarılın!) [Buhârî, Tirmizî] (Demek ki, Hazret-i Ömer’in emri Hulefa-i raşidinin sünneti oluyor. Bu sünnete sımsıkı sarılmak gerekiyor.)

(Eğer Ebu Bekir’le Ömer’e itaat ederseniz rüşde erersiniz.)[Müslim] (Demek ki Hazret-i Ömer’in bu icraatını beğenmemek o kişinin rüşt sahibi olmadığının alametidir.)

(Benden sonra hak, her zaman Ömer’ledir.) [Hâkim, Taberanî, İbni Asakir] (Hazret-i Ömer her zaman hakkı söyler. Onun icraatını tenkit eden haksızdır.)

(Allahü teâlâ, hakkı Ömer’in diline ve kalbine yerleştirdi.) [Tirmizî, Ebu Davud, İ. Ahmed, Hâkim, Taberanî, İbni Neccar, İ. Münavî] (Hazret-i Ömer hakkı söylemedi demek Resulullah'ı yalanlamak olur.)

(Allahü teâlâ, Ömer’e rahmet etsin, acı da olsa hakkı söyler.) [Tirmizî] (Hakkı söylemek, bazılarına acı gelse de, Hazret-i Ömer, hakkı söylemekten çekinmez.)

Hazret-i Ömer, daima ağlardı
Sual: Hayatta iken Cennetle müjdelenmiş olan hazret-i Ömer, bu kadar adalet sahibi olduğu hâlde, yine de ahiretteki hesaptan korkarlar mı idi?
Cevap:
 Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn kitabında buyuruluyor ki:
“Hazret-i Ömer, halife iken, bekçi yerine, şehrin sokaklarını kendi dolaşır ve nerede bir noksanlık görürse, onu tedarik eder, giderirdi. Bu kadar ihtiyatlı olduğu hâlde daima ağlar idi. Kendisine;
-Ya Emir-el müminin; bu kadar korku ve ağlamak neden dolayıdır dediklerinde, cevabında buyurdu ki:
-Eğer bir koyun veya bir keçi Fırat Nehri kenarında gezerken, onun hastalığına ilaç yapmazlarsa, korkarım ki, kıyamet günü onu benden sual ederler.

Hazret-i Ömer, bu kadar takva ve vera sahibi idi. Abdullah bin Amr bin Âs hazretleri der ki: Hazret-i Ömer’in vefatından sonra, ben daima dua ederdim ki, ya Rabbi, hazret-i Ömer’i rüyada bana göster. Oniki aydan sonra duam kabul olup, rüyamda gördüm. Gusül edip, peştamalına tutunmuş şekilde gördüm ve kendisine dedim ki:
-Ya emir-el müminin; Allahü teâlânın huzurunda yerini nasıl buldun. Cevabında buyurdu ki:
-Ya Abdullah; sizden ayrılalı ne kadar zaman oldu.
-Oniki ay oldu deyince de buyurdu ki:
-Şimdiye kadar muhasebede, hesapta idim. İşlerimden helak olmak korkusu vardı. Eğer, Allahü teâlânın rahmeti gadabını aşmasa idi, çaresiz kalır, mahvolurdum. Şimdi ben ve sen bilelim ki, defterleri günah ile siyah etmişiz. Ben ve sen taat ve hasenatı rüzgara vermişiz. Ben ve sen yüz suyunu Allahü teâlâ ve Resulü önünde yere dökmüşüz. Huzurunda edepsizlik etmişiz. Ben ve sen dünya malına mağrur ve meşgul olup, ahiret hazırlığı yapmamışız.

Ömer bin Hattâb hazretlerinin hâli böyle olan yerde ki, dünyada geçinecek miktardan fazla eşya tutmazdı; ya biz asi kulların ve ahireti dünyaya veren hasislerin, cimrilerin, belki ahireti bir başkasının dünyasına veren düşük kimselerin hâli ne olur.”