02/06/2025 Pazartesi Köşe yazarı A.U
"Ey kardeşim! Kendine nasîhat et!"
Şam'da yetişen velîlerden Ebû Ubeyd
Busrî hazretleri, 859 senesinde vefât etti. Bu zâtın sevdiklerinden
birinin hanımı doğum yapacaktı.
Doğum günü iyice yaklaştı.
Kadıncağız ricâ etti beyine:
“Efendi!..”
“Buyur hanım.”
“Ebû Ubeyd hazretlerine gidip duâ
istesen diyorum.”
Adam merak etti:
“Hayrola, ne için?”
“Doğumun kolay olması için” dedi.
Adamcağız;
“Peki olur” deyip çıktı evden.
Varıp çaldı hocasının kapısını.
Mübârek zât açtı kapıyı;
“Buyur evlâdım, hoş geldin.”
“Hoşbulduk hocam.”
Tam duâ isteyecekti ki, bu
büyük velî zât;
“Hayırlı olsun, Cenâb-ı Hak
sâlihlerden eylesin inşallah. Adını Hasan koyarsın” buyurdu.
Adam duâ istemeye gelmişti.
Doğum haberini aldı ondan.
Dönüp eve geldiğinde,
Yakınları sevinç içinde;
“Müjde!.. Oğlun oldu!”
Dediler kendisine.
O zâten biliyordu.
Adını "Hasan" koydu
bebeğin...
● ● ●
Bu büyük zât bir arkadaşına
yazdığı mektupta;
"Ey
kardeşim! Kendine nasîhat eden yine kendin ol. Bir kusûrun olduğu zaman
başkalarının uyarmalarını bekleme… Bu, güzel bir haslettir; ama artık
kalmadı" diye
yazdı...