17/09/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
İslâmiyet ilim dinidir...
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Âlim ile âbid (çok ibadet
eden) arasında yüz derece vardır. İki derecenin arası yetmiş senelik
mesafedir!"
Kur’an-ı kerim’in birçok yerinde ilim emredilmekte,
ilim adamları övülmektedir. Mesela, Zümer Suresi dokuzuncu ayetinde (Bilenlerle
bilmeyenler hiç bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir) buyruluyor.
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin ilmi öven ve teşvik
buyuran sözleri, o kadar çoktur ve meşhurdur ki, diğer dinlerde olanlar bile
bunları bilmektedir. Mesela (İhyâ-ül’ulûm) ve (Mevdû’at-ül’ulûm) kitaplarında,
ilmin fazileti anlatılırken (İlmi, Çin’de de olsa alınız!) hadis-i
şerifi yazılıdır. Yani, dünyanın en uzak yerinde ve kâfirlerde de olsa, gidip
ilim öğreniniz! Bir hadis-i şerifte de, (Beşikten mezara kadar ilim
öğreniniz, çalışınız!) buyruldu. Yani bir ayağı mezarda olan seksenlik
ihtiyarın da çalışması lazımdır ve öğrenmesi ibadettir. (Yarın ölecekmiş
gibi ahirete ve hiç ölmeyecekmiş gibi dünya işlerine çalışınız!) buyuruldu. (Bilerek
yapılan az bir ibadet, bilmeyerek yapılan çok ibadetten daha iyidir) ve (Şeytanın
bir âlimden korkması, cahil olan bin âbidden korkmasından daha çoktur) hadis-i
şerifleri ilmin önemini bizlere yansıtmaktadır...
İslam dininde kadın, kocasının izni olmadan nafile
hacca gidemez. Sefere, misafirliğe gidemez. Fakat kocası öğretmez ve izin
vermezse, ondan izinsiz ilim öğrenmeye gidebilir. Görülüyor ki; Allahü teâlânın
sevdiği büyük ibadet olan hacca izinsiz gitmesi günah olduğu hâlde, ilim
öğrenmeye izinsiz gitmesi günah olmuyor. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve
selem” buyurdu ki: (Nerede ilim varsa orada Müslümanlık vardır. Nerede
ilim yoksa orada kâfirlik vardır.) İslamiyet, burada da ilim öğrenmeyi
emretmektedir. Her Müslümanın önce din, sonra mesleğine ait dünya bilgilerini
öğrenmesi lazımdır.
İlim hakkındaki hadis-i şeriflerinde Peygamber
Efendimiz şöyle buyuruyor:
(Allahü teâlâ bir kimseye iyilik etmek isterse, onu
dinde âlim yapar ve ona doğru yolu ihsan eder.)
(Göklerde ve yerde olanlar, âlim için istiğfar
ederler.)
(İman çıplaktır. Örtüsü takva, meyvesi ilim, süsü
hayâdır.)
(Peygamberlik derecesine en yakın olan insanlar, din
âlimleridir. Çünkü din âlimleri, insanları peygamberlerin gönderildikleri şeye
çağırırlar.)
(Amel etmesi için ümmetime kırk hadis-i şerifimi
öğretene kıyamet günü şahit ve şefaatçi olurum.)
(Dinde âlim olanın arzusuna Allahü teâlâ yetişir, hiç
ummadığı yerden rızkını verir.)
(Ümmetimden iki kısım insan iyi olursa, insanlar da
din hususunda iyi olur: Bunlar âlimler ve devlet reisleridir.)
(Kıyamet gününde üç kısım kimse şefaat eder:
Peygamberler, sonra âlimler, sonra şehitler.)
(Âlim ile âbid [çok ibadet eden] arasında
yüz derece vardır. İki derecenin arası yetmiş senelik mesafedir.)
(Allahü teâlânın cehennemden âzâd ettiklerine bakmak
isteyen, ilim talebesine baksın! Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya
yemin ederim ki; bir âlimin kapısına giden ilim talebesine her adımı için
Allahü teâlâ, bir yıllık ibadet sevabı yazar ve Allahü teâlânın cehennem
ateşinden âzâd ettiği kullarından olduğuna melekler şahitlik eder.)
(Ey Ali! Ya âlim ol
veya ilim talebesi! Yahut da dinleyici ol! Dördüncüsü olma, helak olursun!)