19/07/2025 Cumartesi Köşe yazarı A.D
"Hedefimiz ölmek değil İslamı yaymaktır..."
"Ey mücahid kardeşlerim! Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan,
rahata kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri
toplayalım..."
Târık bin Ziyâd, Emevîler zamanında, Afrika'nın fethi
ile görevlendirilmiş, Mûsâ bin Nusayr'ın azadlı kölesidir. Mûsâ bin
Nusayr, onda, sağlam karakter, kahramanlık, azim ve irade, isabetli karar
verme, fasih konuşma, dinleyenlerde derin tesirler uyandıracak kuvvetli bir
hitabet görünce, onu Endülüs'ü (İspanya'yı) fethe gönderdi...
Târık bin Ziyâd, emrindeki dört gemi ve yedi bin asker
ile Endülüs'e hareket etti... İslam ordusu, 19
Temmuz 711'de İspanya'ya çıkarma yaptı. Yolculuk esnasında,
geminin güvertesinde kendisini hafif bir uyku hâli kapladı. Rüyada karşısında
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) vardı. Resûlullah ve Eshâbı,
kılıçlarını kuşanmış, yaylarını germiş, düşmana hücum etmek üzereler. Peygamber
Efendimiz:
- Ey Târık!.. Yoluna devam et! buyurdu. Sonra,
önde Târık bin Ziyâd olmak üzere, Endülüs'e girdiler.
Târık bin Ziyâd uykudan uyandığında, sevincinden
yerinde duramıyordu. Endülüs'ün fethinden artık emin idi.
Askerler, İspanya'nın güneyinde gemilerden inip karaya
çıktılar. Târık bin Ziyâd bütün gemileri yaktırdı. "Gemileri
yakmak" tabiri işte bu hâdiseden beri kullanılır oldu. Sonra
da askerlerine şöyle hitap etti:
"Ey mücâhid kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda
deniz, önümüzde düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp,
bu toprakları almaktan başka çaremiz yoktur.
Ey askerlerim! Bize ancak doğruluk ve sabır
yaraşır... Kısa zamanda, düşmana saldırıp, hedefe varamazsak, kendimizi
telef etmiş ve karşı tarafa cesaret vermiş oluruz. Bunun için her hâlükârda,
düşmanı yenmemiz gerekmektedir. Biliyorum ölümden korkmazsınız fakat ölmek çare
değildir. Hedefimiz ölmek değil, İslamı yaymaktır...
Sıkıntılara, tehlikelere katlanmadan, rahata
kavuşulamaz. Sıkıntılara katlanın ki, sonunda tatlı meyveleri toplayalım.
Halîfemiz sizin yiğitliğinizi, kahramanlığınızı bildiği için bu işle
görevlendirdi. Yapacağınız kahramanlık asırlarca anılacak, bütün
Müslümanlardan hayır duâ alacaksınız. Savaşta, sizden önde olacağım, bütün
gücümle düşmana saldıracağım. Düşman komutanını bizzat kendi elimle
öldüreceğim. Eğer, hedefe varamadan şehit düşersem, hemen içinizden birini
komutan tayin edin, savaştan dönmeyin!.."
Târık bin Ziyâd'ın bu içten ve
ihlaslı sözleri, Müslüman askerleri heyecanlandırdı. Her şeyi unutup, bir an
evvel düşmana saldırmayı düşünmeye başladılar... Nihâyet iki ordu karşı
karşıya geldi. Düşman askerleri 100 bin civarındaydı. Müthiş bir savaş sonunda
Kral Roderich de öldürüldü... Müslümanlar böylece, asırlarca hüküm
sürecekleri, İspanya'ya (Endülüs'e) girmiş oldular.