►Şefaat Hakkında / Hadis

Şefaat

Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî 
BÖLÜM: -8-

Şefaat hakkında sahih hadis-i şerifler...

 

 

248. Ebû Mûsâ el–Eş`arî radıyallahu anh şöyle dedi:

Peygamber aleyhisselâm’a sıkıntı içinde bulunan biri geldiği zaman, yanındakilere döner:
“Bu adama yardım ediniz, sevap kazanırsınız. Allah Teâlâ istediği şeyi Peygamberi’ne söyletir”

buyururdu.

 

Buhârî, Zekât 21, Edeb 36, 37, Tevhîd 31; Müslim, Birr 145. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 117; Tirmizî, İlim 14; Nesâî, Zekât 65

 

 

 

 

249. İbni Abbas radıyallahu anhümâ Berîre ile kocası arasında geçen olaya dair şunları
söyledi:
Peygamber aleyhisselâm Berîre’ye:
– “Keşke tekrar kocana dönsen!” buyurdu.
Berîre:
– Yâ Resûlallah! Böyle yapmamı bana emrediyor musun? diye sordu.
Resûl–i Ekrem Efendimiz:
– “Hayır, sadece aracılık yapıyorum” buyurdu.
Bunun üzerine Berîre:

– Benim ona ihtiyacım yok, dedi.

 

Buhârî, Talâk 16. Ayrıca bk. Buhârî, Talâk 15; Ebû Dâvûd, Talâk 21; Nesâî, Âdâbü’l–kudât 28; İbni Mâce, Talâk 29

 

 

 

 

250. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“İnsanın her bir eklemi için her Allah’ın günü bir sadaka vermek gerekir:
İki kişinin arasını bulman, (haklarında adaletle hükmetmen) bir sadakadır.
Bir kimseye bineğine binerken yardımcı olman veya yükünü hayvanına yüklemesine yardım
etmen bir sadakadır.
Güzel bir söz söylemek sadakadır.
Namaza giderken attığın her adıma bir sadaka sevabı vardır.

Gelip geçenleri rahatsız eden bir şeyi yoldan alıp atman bir sadakadır. ”

 

Buhârî, Sulh 11, Cihâd 72, 128; Müslim, Zekât 56. Ayrıca bk. Müslim, Müsâfirîn 84, Ebû Dâvûd, Tatavvu 12, Edeb 160

 

 

 

 

251. Ümmü Külsûm Binti Ukbe İbni Ebû Muayt radıyallahu anhâ, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim, dedi:
“İnsanların arasını bulmak için hayırlı haber götüren (veya hayırlı söz söyleyen) kimse yalancı

sayılmaz. ”

 

Buhârî, Sulh 2; Müslim, Birr 101. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 50; Tirmizî, Birr 26

 

Müslim’in rivayetinde şöyle bir fazlalık vardır:
Ümmü Külsûm dedi ki, Peygamber aleyhisselâm’ın halkın söyleyip durduğu yalanlardan sadece üçüne
izin verdiğini işittim. Bunlar da:
Savaşta (düşmanı aldatmak için),
İki kişinin arasını bulmak maksadıyla,

Kocanın karısına, karının da kocasına (aile düzenini korumak düşüncesiyle) söylediği yalandır.

 

 

 

 

252. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem birbiriyle kavgalı iki kişinin kapıda bağırıp çağırdıklarını
duydu.
Borçlu adam, alacaklı olandan, alacağının bir kısmını bağışlamasını ve kendisine anlayışlı
davranmasını istiyordu. Alacaklı olan ise:
– Vallahi yapmayacağım, diyordu.
Onların yanına çıkan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Nerede o iyilik yapmayacağım diye yemin eden adam?” diye sordu.
Alacaklı olan:

– Buradayım ey Allah’ın Resûlü! Nasıl istiyorsa öyle olsun, dedi.

 

Buhârî, Sulh 10; Müslim, Müsâkât 19

 

 

 

 

253. Ebü’l–Abbas Sehl İbni Sa`d es–Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Amr İbni Avf oğulları arasında bir kavga çıktığını duydu.
Aralarını bulmak için bir grup sahâbî ile birlikte oraya gitti. Onları barıştırmak için bir müddet orada
kaldı.
Bu arada namaz vakti gelmişti. Bilâl, Ebû Bekir radıyallahu anh’â
– Ebû Bekir! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gelemedi. Namaz vakti de girdi. İmam olup namaz
kıldırır mısın? diye sordu.
Hz. Ebû Bekir de:
– Peki, istersen kılalım, dedi.
66
Bilâl ezan okudu. Ebû Bekir de öne geçip tekbir aldı. Müslümanlar da ona uydular.
Derken Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geldi; safların arasından öne geçti.
Bunun üzerine cemaat (Hz. Peygamber’in geldiğini imama haber vermek için) el çırpmaya başladı.
Ebû Bekir namaz kılarken başını çevirip hiçbir yana bakmazdı. Cemaat durmadan el çırpınca dönüp
bakmak zorunda kaldı. Yanında Resûlullah’ı görüverdi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, ona yerinde kalması için işaret etti. Fakat Ebû Bekir ellerini
kaldırarak Allah’a hamd etti ve arkadaki safa girinceye kadar geri gitti. O zaman Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem öne geçerek namazı kıldırdı. Namaz bitince, halka dönerek şunları söyledi:
– “İnsanlar! Namazda bir durum meydana gelince niçin el çırpmaya başladınız? El çırpmak
kadınlara mahsustur. Namazda bir durumla karşılaşan kimse sübhânallah desin. Onun
sübhânallah dediğini duyan kimse, kendisine dönüp bakar. ”
Sonra Ebû Bekir’e dönerek:
– “Ebû Bekir! Yerinde kal diye işaret ettiğim halde niçin namazı kıldırmadın?” diye sordu.
Hz. Ebû Bekir:
– Ebû Kuhâfe’nin oğluna Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in önüne geçip namaz kıldırmak

yakışmazdı, diye cevap verdi.

 

Buhârî, Ezân 48, Amel fi’s–salât 3, 16, Sehv 9, Sulh 1, Ahkâm 36; Müslim, Salât 102. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 169; Nesâî, İmâmet 7