►Ailenin Geçimi Hakkında / Hadis

Ailenin Geçimi

Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî 
BÖLÜM: -10-

Ailenin Geçimi hakkında sahih hadis-i şerifler...

 

 

291. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi

ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah yolunda (cihâd edilmesi için) sarfettiğin para, köle âzâd etmek için harcadığın para,
fakire sadaka verdiğin para ve bir de aile fertlerinin ihtiyaçları için harcadığın para var ya! İşte

bunların içinde sana en çok sevap kazandıracak olanı, ailen için harcadığın paradır. ”

 

Müslim, Zekât 39

 

 

 

 

292. Resûli Ekrem’in âzadlı kölesi Ebû Abdullah (Ebû Abdurrahman da denilir) Sevbân İbni
Bücdüd’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel–lem şöyle buyurdu:
“Bir kimsenin harcadığı paraların en değerlisi ailesinin ihtiyaçlarına harcadığı para, Allah
yolunda cihâd etmek için beslediği atına harcadığı para ve bir de beraberce Allah yolunda cihâd

ettiği arkadaşlarına sarfettiği paradır. ”

 

Müslim, Zekât 38. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 42; İbni Mâce, Cihâd 4

 

 

 

 

293. Ümmü Seleme radıyallahu anhâ şöyle dedi:
– Ey Allah’ın Resûlü! (Eski kocam) Ebû Seleme’nin çocuklarına para harcamak bana sevap kazandırır
mı? Onları öyle muhtaç durumda bırakacak değilim ya! Onlar benim kendi çocuklarımdır, diye
sordum.
Resûlullah şöyle buyurdu:

– “Evet, onlara yaptığın harcamanın sevabı senindir. ”

 

Buhârî, Nefekât 14; Müslim, Zekât 47

 

 

 

 

294. Sa`d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh’ın rivayet ettiği, bu kitabın baş tarafındaki ihlâs
ve niyet konusunda geçen uzun hadiste Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Sa`d’e hitâben şöyle
buyurmuştu:
“Allah rızasını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin

lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın. ”

 

Buhârî, Îmân, 41, Cenâiz 36, Vesâyâ 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6; Müslim, Vasıyyet 5. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Ferâiz 3;

Tirmizî, Vesâyâ 1; Nesâî, Vesâyâ 3; İbni Mâce, Vesâyâ 5

 

 

 

 

295. Ebû Mes`ûd el–Bedrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber
aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Bir adam Allah’ın rızasını umarak ailesinin geçimini sağlarsa, harcadıkları onun için birer

sadaka olur. ”

 

Buhârî, Îmân 41, Megâzî 12, Nefekât 1; Müslim, Zekât 49. Ayrıca bk. Nesâî, Zekât 60

 

 

 

 

296. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Geçimini sağlaması gerekenleri ihmâl etmek, insana günah olarak yeter. ”

 

Ebû Dâvûd, Zekât 45

 

 

 

 

297. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm
şöyle buyurdu:
“Her Allah’ın günü iki melek iner. Bunlardan biri:
– Allah’ım! Malını verene yenisini ver! diye dua eder. Diğeri de:

– Allahım! Cimrilik edenin malını yok et! diye beddua eder. ”

 

Buhârî, Zekât 27; Müslim, Zekât 57

 

 

 

 

298. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm
şöyle buyurdu:
“Veren el alan elden hayırlıdır. Yardım etmeye, geçimini üstlendiğin kimselerden başla!
Sadakanın hayırlısı, ihtiyaç fazlası maldan verilendir. Kim insanlardan bir şey istemezse, Allah

onu kimseye muhtaç etmez. Kim de tokgözlü olursa, Allah onu zengin kılar. ”

 

Buhârî, Zekât 18, Nefekât 2; Müslim, Zekât 94–97, 106, 124. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 28, 39; Tirmizî, Zekât 38, Birr 77, Zühd 32;

Nesâî, Zekât 53, 60

 

 

 

 

299. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Medine’de ensar arasında en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha idi. En sevdiği malı da Mescid–i
Nebevî’nin karşısındaki Beyruhâ adlı hurma bahçesiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu
bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi.
Enes (sözüne devamla) dedi ki:
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye eremezsiniz” âyet–i kerîmesi nâzil
olunca, Ebû Talha Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in yanına geldi ve:
– Yâ Resûlallah! Cenâb–ı Hak sana “Sevdiğiniz şeylerden Allah yo–lunda harcamadıkça, en iyiye
eremezsiniz” âyetini gönderdi. En sevdiğim malım Beyruhâ adlı bahçedir. Onu Allah rızâsı için
sadaka ediyorum. Allah’dan onun sevabını ve âhiret azığı olmasını dilerim. Beyruhâ’yı Allah’ın sana
göstereceği şekilde kullan, dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Âferin sana! Kârlı mal dediğin işte budur! Seni duydum, Ebû Talha. Onu akrabalarına
vermeni uygun görüyorum. ”
Ebû Talha:

– Öyle yapayım, yâ Resûlallah, dedi ve bahçeyi akrabaları ve amcasının oğulları arasında taksim etti.

 

Buhârî, Zekât 44, Vekâlet 14, Vesâyâ 10, 17, 26, Tefsîru sûre (3) 5, Eşribe 13; Müslim, Zekât 42, 43

 

 

 

 

300. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Hz. Ali’nin oğlu Hasan radıyallahu anhümâ, sadaka edilen hurmalardan birini alıp ağzına atmıştı.
Bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

– “At onu!. Bizim sadaka edilen şeyleri yemediğimizi bilmiyor musun?” buyurdu.

 

Buhârî, Zekât 60, Cihâd 188; Müslim, Zekât 161

 

Bir rivayete göre şöyle buyurdu:

“Bize sadaka helâl değildir, bilmiyor musun?”

 

Müslim, Zekât 161

 

 

 

 

301. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in üvey oğlu, Ebû Seleme Abdullah İbni
Abdülesed’in öz oğlu Ebû Hafs Ömer’şöyle dedi:
Ben Hz. Peygamber’in himâyesinde yetişen bir çocuktum. Yemek yerken, elim yemek tabağının her
yanına giderdi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
“Oğul, besmele çek! Sağ elinle ye! Hep önünden ye!”

O günden sonra buyurduğu gibi yedim.

 

Buhârî, Et`ıme 2, 3; Müslim, Eşribe 108. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ıme 8

 

 

 

 

302. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem’i şöyle buyururken dinlemiştir:
“Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve
sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının
evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr efendisinin malının çobanıdır; o da

sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobandır ve güttüğü sürüden sorumludur. ”

 

Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 1, 13; Tirmizî,

Cihâd 27

 

 

 

 

303. Amr İbni Şuayb babası Şuayb’dan, o da dedesi Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu
anh’den Resûlullah sallallahu aleyhi ve sel–lem’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:
“Çocuklarınıza yedi yaşındayken namaz kılmalarını söyleyiniz. On yaşına bastıkları hâlde

kılmazlarsa kendilerini cezalandırınız yataklarını da ayırınız. ”

 

Ebû Dâvûd, Salât 26

 

 

 

 

304. Ebû Süreyye Sebre İbni Ma`bed el–Cühenî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Çocuğa yedi yaşındayken namaz kılmayı öğretiniz. On yaşına bastığı hâlde kılmazsa,

cezalandırınız. ”

 

Ebû Dâvûd, Salât 26; Tirmizî, Mevâkît 182

 

Ebû Dâvud’daki hadis şu meâldedir:

“Çocuk yedi yaşına girince, namaz kılmasını söyleyiniz. ”

 

 

 

 

305. İbni Ömer ve Âişe radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cebrâil bana komşuya iyilik etmeyi tavsiye edip durdu. Neredeyse komşuyu komşuya mirasçı

kılacak sandım. ”

 

Buhârî, Edeb 28; Müslim, Birr 140–141. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 28; İbni Mâce, Edeb 4

 

 

 

 

306. Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:

“Ey Ebû Zer! Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy ve komşularını gözet!”

 

Müslim, Birr 142. Ayrıca bk. İbni Mâce, Et`ıme 58; Tirmizî, Et`ıme 30

 

Müslim’in Ebû Zer’den diğer bir rivayeti şöyledir:
Dostum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle vasiyet etti:
“Çorba pişirdiğin zaman suyunu çok koy. Sonra da komşularını gözden geçir ve gerekli

gördüklerine güzel bir şekilde sun!”

 

Müslim, Birr 143

 

 

 

 

307. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm:
– “Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz. Vallâhi imân etmiş olmaz” buyurdu.
Sahâbîler:
– Kim imân etmiş olmaz, yâ Resûlallah? diye sordular.

– “Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse!” buyurdu.

 

Buhârî, Edeb 29; Müslim, Îmân 73. Ayrıca bk. Tirmizî, Kıyâmet 60

 

Müslim’in bir rivayetine göre ise:

“Yapacağı fenalıklardan komşusu güven içinde olmayan kimse cennete giremez” buyurdu.

 

Müslim, Îmân 73

 

 

 

 

308. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ey müslüman kadınlar! Komşu hanımlar birbiriyle hediyeleşmeyi küçümsemesin! Alıp

verdikleri şey bir koyun paçası bile olsa!. . ”

 

Buhârî, Hibe 1, Edeb 30; Müslim, Zekât 90. Ayrıca bk. Tirmizî, Velâ’ 6

 

 

 

 

309. Yine Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Hiçbiriniz duvarına ağaç çakmak isteyen komşusuna engel olmasın”
Ebû Hüreyre hadisi rivayet ettikten sonra oradakilere:
Neden bu sünneti yerine getirmekten çekiniyorsunuz? Vallahi ben bu sünneti size benimsetene kadar

uğraşacağım, dedi.

 

Buhârî, Mezâlim 20, Eşribe 24; Müslim, Müsâkât 136. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Akdıye 31; Tirmizî, Ahkâm 18; İbni Mâce, Ahkâm 15

 

 

 

 

310. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusunu rahatsız etmesin. Allah’a ve âhiret
gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya

faydalı söz söylesin veya sussun!”

 

Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, 85, Rikak 23; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni Mâce, Edeb 4

 

 

 

 

311. Ebû Şüreyh el–Huzâ`î radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber
aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse komşusuna iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe
iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı

söz söylesin veya sussun!”

 

Müslim, Îmân 77

 

 

 

 

312. Hz. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
– Yâ Resûlallah! İki komşum var. Hangisine hediye vereyim? diye sordum.

– “Kapısı sana daha yakın olana ver” buyurdu.

 

Buhârî, Şüf`a 3, Hibe 16, Edeb 32

 

 

 

 

313. Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ’ya göre arkadaşların hayırlısı, arkadaşına faydalı olandır. Yine Allah Teâlâ’ya

göre komşuların hayırlısı, komşusuna faydalı olandır. ”

 

Tirmizî, Birr 28

 

 

 

 

314. Ebû Abdurrahman Abdullah İbni Mes`ûd radıyallahu anh şöyle dedi:
Peygamber aleyhisselâm’a:
– Allah’ın en çok beğendiği amel hangisidir? diye sordum.
– “Vaktinde kılınan namazdır” diye cevap verdi.
– Sonra hangi ibadet gelir? dedim.
– “Ana ve babaya iyilik ve itaat etmek” buyurdu.
– Daha sonra hangisi gelir? diye sordum.

– “Allah yolunda cihâd etmek” buyurdu.

 

Buhârî, Mevâkît 5, Cihâd 1, Edeb 1, Tevhîd 48; Müslim, Îmân 137–139. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 14, Birr 2; Nesâî, Mevâkît 51

 

 

 

 

315. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Hiçbir evlâd babasının hakkını ödeyemez. Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp âzâd

ederse, babalık hakkını ödemiş olur. ”

 

Müslim, İtk 25. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 8; İbni Mâce, Edeb 1

 

 

 

 

316. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin. Allah’a ve âhiret gününe
iman eden kimse akrabasına iyilik etsin. Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya faydalı

söz söylesin veya sussun!”

 

Buhârî, Edeb 85; Müslim, Îmân 74, 75. Ayrıca bk. Buhârî, Nikâh 80, Edeb 31, Rikak 23; Ebû Dâvûd, Edeb 123; Tirmizî, Kıyâmet 50; İbni

Mâce, Edeb 4

 

 

 

 

317. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabalık bağı (rahim) ayağa kalkarak:
– (Huzurunda) bu duruş, akrabalık bağını koparan kimseden sana sığınanın duruşudur, dedi.
Allah Teâlâ:
– Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle ilgisini kesenden rahmetimi kesmeme râzı
değil misin? diye sordu.
Akrabalık bağı:
– Evet, râzıyım, dedi.
Bunun üzerine Allah Teâlâ:
– Sana bu hak verilmiştir, buyurdu.
Bunları anlattıktan sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– İsterseniz (bunu doğrulayan) şu âyeti okuyunuz, buyurdu:
“Ey münâfıklar! Siz iş başına geçecek olursanız, yeryüzünde fesat çıkarır, akrabalarla ilginizi
kesersiniz, değil mi? İşte Allah’ın lânete uğrattığı, kulaklarını sağır, gözlerini kör ettiği kimseler

bunlardır” [Muhammed sûresi (47), 22–23].

 

Buhârî, Tefsîru sûre 47, Edeb 13, Tevhîd 35; Müslim, Birr 16

 

Buhârî’nin bir rivayetine göre Cenâb–ı Hak şöyle buyurdu:

“Ey akrabalık bağı! Seni gözeteni gözetirim. Seninle ilgiyi kesenden ben de ilgimi keserim. ”

 

Buhârî, Edeb 13

 

 

 

 

318. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek:
– Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir? diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Anan!” buyurdu.
Adam:
– Ondan sonra kimdir? diye sordu.
– “Anan!” buyurdu.
Adam tekrar:
– Ondan sonra kim gelir? diye sordu.
– “Anan!” dedi.
Adam tekrar:
– Sonra kim gelir? diye sordu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

– “Baban!” cevabını verdi.

 

Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1. Ayrıca bk. İbni Mâce, Vesâyâ 4; Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 1

 

Bir rivayete göre o adam:
– Ey Allah’ın Resûlü! Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir? diye sordu.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Anan, sonra anan, daha sonra yine anan, sonra baban, sonra da sana en yakın olan akraban”

buyurdu.

 

Müslim, Birr 2

 

 

 

 

319. Yine Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:
“Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de cennete giremeyen

kimse perişan olsun, perişan olsun, perişan olsun”

 

Müslim, Birr 9, 10

 

 

 

 

320. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre bir adam:
– Yâ Resûlallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar.
Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa
bana kaba davranıyorlar, dedi.
Bunun üzerine Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça,

Allah’ın yardımı seninledir. ”

 

Müslim, Birr 22

 

 

 

 

321. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem
şöyle buyurdu:

“Rızkının çoğalmasını, ömrünün uzamasını isteyen kimse, akrabasını kollayıp gözetsin. ”

 

Buhârî, Edeb 12, Büyû` 13; Müslim, Birr 20, 21. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 45

 

 

 

 

322. Yine Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Medine’de ensâr arasında en fazla hurmalığı bulunan Ebû Talha idi. Ebû Talha’nın en sevdiği malı da
Mescid–i Nebevî’nin karşısındaki Beyruhâ adlı hurma bahçesiydi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem bu bahçeye girer ve oradaki tatlı sudan içerdi.
Enes (sözüne devamla) dedi ki: “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, en iyiye
eremezsiniz” âyet–i kerîmesi nâzil olunca, Ebû Talha Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına
geldi ve:
– Yâ Resûlallah! Cenâb–ı Hak sana “Sevdiğiniz şeylerden Allah yo–lunda harcamadıkça, en iyiye
eremezsiniz” âyetini gönderdi. En sevdiğim malım Beyruhâ adlı bahçedir. Onu Allah rızası için
sadaka edi–yorum. Allah’dan onun sevabını ve âhiret azığı olmasını dilerim. Beyruhâ’yı Allah’ın sana
göstereceği şekilde kullan, dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Âferin sana! Kârlı mal dediğin işte budur! Seni duydum, Ebû Talha. Onu akrabalarına
vermeni uygun görüyorum. ”
Ebû Talha:

– Öyle yapayım, yâ Resûlallah, dedi ve bahçeyi akrabaları ve amcası–nın oğulları arasında taksim etti.

 

Buhârî, Zekât 24, Vekâlet 14, Vesâyâ 10, 17, 26, Tefsîru sûre (3) 5, Eşribe 13; Müslim, Zekât 42, 43

 

 

 

 

 

323. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Bir adam Peygamber aleyhisselâm’ın yanına gelerek:
– Hicret ve cihâd etmek üzere sana bîat ediyorum. Bunların sevabını Allah’tan dilerim. dedi.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Ana ve babandan hayatta olanlar var mı?” diye sordu.
Adam:
– Evet, her ikisi de hayatta, dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Allah’tan sevap kazanmak istiyorsun değil mi?” diye sordu.
Adam:
– Evet, deyince:

– “Ana ve babanın yanına dön. Onlara iyi bak!” buyurdu.

 

Buhârî, Cihâd 138, Edeb 3; Müslim, Birr 6

 

Bu rivayet Sahîh–i Müslim’den alınmıştır. Buhârî ile Müslim’in bir başka rivayeti ise şöyledir:
Bir adam Resûlullah’ın yanına gelerek cihâd etmek üzere ondan izin istedi. Resûl–i Ekrem sallallahu
aleyhi ve sellem:
– “Anan, baban sağ mı?” diye sordu.
Adam:
– Evet, deyince:

– “Öyleyse onlara hizmet etmeye çalış!” buyurdu.

 

Buhârî, Cihâd 138; Müslim, Birr 5. Ayrıca bk. Tirmizî, Cihâd 2; Nesâî, Cihâd 5

 

 

 

 

324. Yine Abdullah İbni Amr İbni Âs’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı
koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam

edendir. ”

 

Buhârî, Edeb 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 45; Tirmizî, Birr 10

 

 

 

 

325. Hz. Âişe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurdu:
“Akrabalık bağı Arş–ı âlâ’ya tutunarak şöyle demiştir: Beni koru–yup gözeteni, Allah koruyup

gözetsin. Benimle ilgisini kesenden Allah rahmetini kessin. ”

 

Buhârî, Edeb 13; Müslim, Birr 17

 

 

 

 

326. Mü’minlerin annesi Meymûne Binti’l–Hâris radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine
göre, Hz. Meymûne Peygamber aleyhisselâm’a haber vermeden bir câriye âzâd etmişti. Kendi nöbet
gününde Resûl–i Ekrem yanına gelince:
– Yâ Resûlallah! Farkına vardın mı, câriyemi âzâd ettim, dedi. Bunun üzerine Resûl–i Ekrem
sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Gerçekten mi?” diye sordu. Hz. Meymûne:
– Evet, gerçekten âzâd ettim, deyince:

– “Eğer câriyeyi dayılarına hediye etseydin daha çok sevap kazanırdın” buyurdu.

 

Buhârî, Hibe 15, 16; Müslim, Zekât 44

 

 

 

 

326. Mü’minlerin annesi Meymûne Binti’l–Hâris radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine
göre, Hz. Meymûne Peygamber aleyhisselâm’a haber vermeden bir câriye âzâd etmişti. Kendi nöbet
gününde Resûl–i Ekrem yanına gelince:
– Yâ Resûlallah! Farkına vardın mı, câriyemi âzâd ettim, dedi. Bunun üzerine Resûl–i Ekrem
sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Gerçekten mi?” diye sordu. Hz. Meymûne:
– Evet, gerçekten âzâd ettim, deyince:

– “Eğer câriyeyi dayılarına hediye etseydin daha çok sevap kazanırdın” buyurdu.

 

Buhârî, Hibe 15, 16; Müslim, Zekât 44

 

 

 

 

327. Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
İslâmiyet’i kabul etmemiş olan annem Resûlullah zamanında yanıma gelmişti. Resûlullah’ın görüşünü
almak için:
– Annem, beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim? diye sordum.
Peygamber aleyhisselâm:

– “Evet, annene iyi davran!” buyurdu.

 

Buhârî, Hibe 29, Cizye 18, Edeb 8; Müslim, Zekât 50. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 34

 

 

 

 

328. Abdullah İbni Mes`ûd radıyallahu anh’ın karısı Zeynep es–Sekafiyye radıyallahu
anhâ’dan rivayet edildiğine göre birgün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Ey kadınlar! Zînet eşyânızdan bile olsa sadaka veriniz” buyurmuştu.
Zeynep sözüne devamla dedi ki: Bunun üzerine ben Abdullah İbni Mes`ûd’un yanına dönerek:
– Sen eli dar bir adamsın. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize sadaka vermemizi emretti. Ona
git de bir soruver. Sadakamı sana vermekle bu emri yerine getiriyorsam ne âlâ. Şayet olmuyorsa
başkasına vereyim, dedim. Abdullah:
– Kendin git sor, deyince ben de gittim. Hz. Peygamber’in kapısına varınca, ensârdan bir kadının
orada beklediğini gördüm. Meğer onun derdi de benimkinin aynıymış. Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in huzuruna girmeye de pek çekinirdik.
İçeriden Bilâl çıkıverince ona:
– Hz. Peygamber’e git de, “Kapıda iki kadın bekliyor ve kocalarıyla kendi yetimlerine verecekleri
sadakanın kabul olup olmadığını soruyorlar, de!. Ama bizim kim olduğumuzu söyleme!” dedik.
Bilâl hemen Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna gire–rek meseleyi anlattı.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Kim onlar?” diye sordu.
Bilâl de:
– Ensârdan bir kadınla Zeynep, deyince, Resûlullah salllallahu aleyhi ve sellem:
– “Hangi Zeynep’miş o?” diye sordu. Bilâl:
– Abdullah’ın karısı, dedi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
– “Onlar –böyle yapmakla– iki sevap birden kazanırlar. Biri yakınlarını himâye sevabı, diğeri

de sadaka sevabı. ”

 

Buhârî, Zekât 48; Müslim, Zekât 45. Ayrıca bk. Buhârî, Zekât, 44; Nesâî, Zekât 82; İbni Mâce, Zekât 24

 

 

 

 

329. Ebû Süfyân Sahr İbni Harb radıyallahu anh’den –Herakliyus kıssasına dair uzun
hadiste– rivayet edildiğine göre, Herakliyus Ebû Süfyân’a Peygamber aleyhisselâm’ı kastederek:
– O size ne emrediyor? diye sordu.
Ebû Süfyan der ki:
– Ben de onun bize, sadece Allah’a ibadet ediniz; ona hiçbir şeyi denk tutmayınız; dedelerinizin
taptığı şeyleri bırakınız dediğini, bize namaz kılmayı, doğru ve iffetli olmayı, akrabayı görüp

gözetmeyi emrettiğini söyledim.

 

Buhârî, Bed’ü’l–vahy 6, Salât 1, Zekât 1, Cihâd 102, Şehâdât 28, Edeb 8, Tefsîru sûre (3) 4; Müslim, Cihâd 74

 

 

 

 

330. Ebû Zer radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Siz (bir para birimi olan) kîrâtın kullanıldığı bir yeri mutlaka fethedeceksiniz. ”
Diğer bir rivayete göre ise şöyle buyurdu:
“Siz kîrâtın kullanıldığı Mısır’ı fethedeceksiniz. Oranın halkına iyi davranmanızı tavsiye
ediyorum; vasiyetimi tutunuz. Zira onlara bir ahid ve eman görevimiz, bir de akrabalık bağımız
vardır. ”
Bir diğer rivayete göre şöyle buyurdu:
“Siz orayı fethettiğiniz zaman, halkına iyi davranın. Zira onlara bir ahid ve eman görevimiz, bir

de akrabalık bağımız vardır” veya “ahid ve eman görevi ve hısımlık bağı vardır” buyurdu.

 

Müslim, Fezâilü’s–sahâbe, 226, 227

 

 

 

 

331. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
“Yakın akrabalarını uyar!” [Şu`arâ sûresi (26), 214] âyeti nâzil olunca, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem Kureyş kabilesini toplantıya çağırdı. Onlar da geldiler. Peygamber aleyhisselâm kimine
genel, kimine de özel olarak şöyle hitâb etti:
“Ey Abdüşems oğulları! Ey Ka`b İbni Lüey oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
Ey Abdümenâf oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
Ey Hâşim oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
Ey Abdülmuttalib oğulları! Kendinizi cehennemden kurtarınız!
Ey Fâtıma! Kendini cehennemden kurtar! Çünkü sizi Allah’ın azâbından kurtarmaya benim

gücüm yetmez. Ama aramızdaki akrabalık bağı sebebiyle sizinle ilgimi kesmeyeceğim. ”

 

Müslim, Îmân 348, 351. Ayrıca bk. Buhârî, Tefsîru sûre (26) 2; Tirmizî, Tefsîru sûre (27) 2; Nesâî, Vesâyâ 6

 

 

 

 

332. Ebû Abdullah Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i gizli değil açıkca şöyle buyururken dinledim:
“(Akrabam olan) Falan oğulları ailesi benim dostlarım değildir. Benim dostlarım Allah Teâlâ ile
iyi mü’minlerdir. Fakat ötekilerle aramızda akrabalık bağı bulunduğu için kendileriyle ilgimi

kesmeyeceğim. ”

 

Buhârî, Edeb 14; Müslim, Îmân 366

 

 

 

 

333. Ebû Eyyûb Hâlid İbni Zeyd el–Ensârî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre bir
adam:
– Yâ Resûlallah! Beni Cennete götürüp cehennemden uzaklaştıracak davranışı haber ver, dedi.
Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:
– “Allah’a ibadet edip ona hiçbir şeyi denk tutmazsın. Namazı kılar, zekâtı verir ve akrabanı

koruyup gözetirsin. ”

 

Buhârî, Edeb 10; Müslim, Îmân 14. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 10

 

 

 

 

334. Selmân İbni Âmir radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm
şöyle buyurdu:
“Biriniz orucunu açacağı zaman hurma ile açsın; çünkü hurma bereketlidir. Eğer hurma
bulamazsa orucunu su ile açsın; çünkü su temizdir. ”
Peygamber aleyhisselâm sözüne devamla şöyle buyurdu:
“Yoksula verilen sadaka bir sadaka, akrabaya verilen sadaka ise iki sadaka yerine geçer: Biri

sadaka sevabı, öteki de akrabayı koruyup gözetme sevabıdır. ”

 

Tirmizî, Zekât 26. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 21; Nesâî, Zekât 82; İbni Mâce, Sıyâm 25, 28

 

 

 

 

335. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi:
Çok sevdiğim bir kadınla evliydim. Babam Hz. Ömer o kadını beğenmiyordu. Bu sebeple bana:
– Onu boşa! dedi.
Ben de boşamak istemedim.
Bunun üzerine Ömer radıyallahu anh Peygamber aleyhisselâm’a gelerek durumu anlatmış.
Peygamber aleyhisselâm da:

– “O kadını boşa!” diye emretti.

 

Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Talâk 13. Ayrıca bk. İbni Mâce, Talâk 36

 

 

 

 

336. Ebü’d–Derdâ radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, bir adam ona gelerek:
– Benim bir karım var. Annem ise onu boşamamı emrediyor. Ne yapmalıyım? diye sordu.
Ebü’d–Derdâ radıyallahu anh ona şu cevabı verdi:
– Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in:
“Anne ve baba, cennete en ortadaki kapıdan girmeye vesile olur” buyurduğunu işittim. Artık sen o

kapıyı ister bırak, ister elinde tut.

 

Tirmizî, Birr 3. Ayrıca bk. İbni Mâce, Talâk 36

 

 

 

337. Berâ’ İbni Âzib radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber
aleyhisselâm şöyle buyurdu:

“Teyze anne sayılır. ”

 

Tirmizî, Birr 6. Ayrıca bk. Buhârî, Sulh 6, Megâzî 43; Ebû Dâvûd, Talâk 35

 

 

 

338. Ebû Bekre Nüfey İbni Hâris radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Büyük günahların en ağırını size haber vereyim mi?” diye üç defa sordu.
Biz de:
– Evet, yâ Resûlallah, dedik.
Resûl–i Ekrem:
– “Allah’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek” buyurduktan sonra, yaslandığı yerden
doğrulup oturdu ve “İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şâhitlik yapmak” buyurdu. Bu

sözü durmadan tekrarladı. Daha fazla üzülmesini istemediğimiz için keşke sussa, diye arzu ettik.

 

Buhârî, Şehâdât 10, Edeb 6, İsti’zân 35, İstitâbe 1; Müslim, Îmân 143. Ayrıca bk. Tirmizî, Şehâdât 3, Birr 4, Tefsîru sûre (4) 5

 

 

 

 

339. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber
aleyhisselâm şöyle buyurdu:
“Büyük günahlar şunlardır: Allah’a ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere

adam öldürmek ve yalan yere yemin etmek. ”

 

Buhârî, Eymân ve’n–nüzûr 16, Diyât 2, İstitâbetü’l–mürteddîn 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (4) 6; Nesâî, Tahrîm 3, Kasâme 48

 

 

 

 

340. Yine Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahü anhümâ’dan rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “Bir kimsenin kendi ana babasına sövmesi büyük günahlardandır” buyurmuştu.
Ashâb–ı kirâm:
– Yâ Resûlallah! İnsan kendi ana babasına hiç söver mi? deyince:
– “Evet, tutar birinin babasına söver, o da onun babasına söver. Birinin anasına söver, o da

onun anasına söver” buyurdu.

 

Müslim, Îmân 146. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 4

 

Başka bir rivayete göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
– “İnsanın kendi ana babasına lânet etmesi en büyük günahlardandır” buyurmuştu.
Ashâb–ı kirâm:
– “Yâ Resûlallah! Bir kimse kendi ana babasına nasıl söver?” de–yince:
– “Birinin babasına söver, o da onun babasına söver. Adamın anasına söver, o da onun anasına

söver” buyurdu.

 

Buhârî, Edeb 4. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 120

 

 

 

 

341. Ebû Muhammed Cübeyr İbni Mut’ım radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Akrabasıyla ilgisini kesen kimse cennete giremez. ”

 

Buhârî, Edeb 11; Müslim, Birr 18, 19. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 45; Tirmizî, Birr 10

 

 

 

342. Ebû Îsâ Mugîre İbni Şu’be radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ size ana babaya itaatsizlik etmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı
olmayan şeyi istemeyi ve kız çocuklarını diri diri toprağa gömmeyi haram kılmış; dedi kodu

yapmayı, çok soru sormayı ve malı israf etmeyi de mekruh kılmıştır. ”

 

Buhârî, İstikrâz 19, Edeb 6, Zekât 53; Müslim, Akdıye 10–14

 

 

 

 

343. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber aleyhisselâm
şöyle buyurdu:
“En makbul iyilik, baba dostunu koruyup gözetmektir. ”
Abdullah İbni Dînâr’dan rivayet edildiğine göre, Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Bedevilerden biri Abdullah İbni Ömer’le Mekke yolunda karşılaştı. Abdullah İbni Ömer ona selâm
verdi; kendi bindiği eşeğe onu bindirdi ve başındaki sarığı da ona verdi.
Abdullah İbni Dinâr sözüne devamla dedi ki: Biz İbni Ömer’e:
– Allah iyiliğini versin, bu adam bedevilerden biri. Onlar aza kanaat ederler, deyince bize şunları
söyledi:
– Bu zâtın babası, (babam) Ömer İbni Hattâb’ın dostuydu. Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’in şöyle buyurduğunu duydum:
“En makbul iyilik, baba dostunun ailesini koruyup gözetmektir. ”
Abdullah İbni Dînâr’ın Abdullah İbni Ömer’den bir başka rivayeti de şöyledir:
Bir defasında İbni Ömer Mekke’ye gitmek üzere yola çıktı. Deveye binmekten usandığı zaman
üzerinde istirahat edeceği bir merkebiyle, başına sardığı bir de sarığı vardı. Birgün İbni Ömer eşeğin
üzerinde dinlenirken bir bedeviye rastladı. Ona:
– Sen falan oğlu falan değil misin? diye sordu.
Adam:
– Evet, deyince eşeği ona verdi ve:
– Buna bin, dedi. Sarığı da ona uzatarak, bunu da başına sar, dedi.
Arkadaşlarından biri İbni Ömer’e:
– Allah seni bağışlasın. Üzerinde dinlendiğin eşek ile başına sardığın sarığı şu bedeviye boşuna verdin,
deyince İbni Ömer şunları söyledi:
– Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i “İyiliklerin en değerlisi, insanın babası öldükten
sonra, baba dostunun ailesini kollayıp gözetmesidir” buyururken duydum. Bu adamın babası,

(babam) Ömer radıyallahu anh’in dostuydu.

 

Müslim, Birr 11–13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 120; Tirmizî, Birr 5

 

 

 

 

344. Ebû Üseyd Mâlik İbni Rebîa es–Sâidî radıyallahu anh şöyle dedi:
Bir gün biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in huzurunda otururken Selemeoğulları
kabilesinden bir adam çıkageldi ve:
– Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı? diye sordu.
Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu:
– “Evet, onlara dua eder günahlarının bağışlanmasını dilersin; vasiyetlerini yerine getirirsin;

akrabasını koruyup gözetirsin; dostlarına da ikramda bulunursun. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 120. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 2

 

 

 

 

345. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Peygamber aleyhisselâm’ın hanımlarından hiçbirini Hatice’yi kıskandığım kadar kıskanmadım.
Üstelik onu (Resûl–i Ekrem’in yanında) hiç görmedim. Fakat Resûl–i Ekrem onu sık sık anardı. Bir
koyun kesip etini parçaladığında, çoğu zaman Hatice’nin dostlarına gönderirdi. Bazan (dayanamayıp)
Resûl–i Ekrem’e:
– Sanki dünyada Hatice’den başka kadın kalmadı! derdim.
Resûl–i Ekrem:

– “O şöyle şöyleydi” diye özelliklerini sayar ve “Çocuklarım ondan oldu”, derdi.

 

Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 74–76. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 70, Menâkıb 70


Bir rivayete göre Hz. Âişe:

– Resûl–i Ekrem koyun kesecek olursa, Hatice’nin arkadaşlarına yeteri kadar gönderirdi, dedi.

 

Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 74

 

Başka bir rivayete göre ise Hz. Âişe şöyle dedi:

Resûl–i Ekrem koyun kestiği zaman, “Ondan Hatice’nin arkadaşlarına da gönderin” derdi.

 

Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 75

 

Başka bir rivayete göre Hz. Âişe şöyle dedi:
Hatice’nin kızkardeşi Hâle Binti Huveylid birgün Resûlullah’ın huzuruna girmek için izin istemişti.
Resûl–i Ekrem Hatice’nin sesini hatırladı ve:

“Allahım, bu Huveylid kızı Hâle!” diye heyecanlandı.

 

Buhârî, Menâkıbü’l–ensâr 20; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 78

 

 

 

 

346. Enes İbni Mâlik radıyallahu anh şöyle dedi:
Cerîr İbni Abdullah el–Becelî ile bir yolculuğa çıkmıştım. (Benden yaşlı olduğu hâlde) Cerîr bana
hizmet ediyordu. Ona:
– Böyle yapma! deyince bana şunları söyledi:
– Ben ensarın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e pek çok hizmet ettiğini gördüm ve kendi
kendime “Şâyet ensardan biriyle arkadaşlık edersem ben de ona hizmet edeceğim” diye yemin

etmiştim.

 

Buhârî, Cihâd 71; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 181

 

 

 

 

347. Yezîd İbni Hayyân şöyle dedi:
Birgün Husayn İbni Sebre ve Amr İbni Müslim ile beraber Zeyd İbni Erkam’ın evine gittik. Yanına
oturduğumuzda Husayn İbni Sebre dedi ki:
– Zeyd! Sen pek çok lutfa nâil olmuş bir kimsesin. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i gördün,
sözünü dinledin, onunla birlikte savaşlara katıldın ve arkasında namaz kıldın. Doğrusu büyük saâdete
erdin, Zeyd! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den duyduklarını bize de anlat!
Bunun üzerine Zeyd şunları söyledi:
– Yiğenim! Vallahi çok yaşlandım. Aradan çok zaman geçti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem’den duyup öğrendiklerimin bir kısmını unuttum. Bu sebeple size anlattıklarımı öğrenin.
Anlatmadıklarım hususunda da beni zorlamayın.
Zeyd sözlerine devamla dedi ki:
Birgün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke ile Medine arasındaki Hum suyu başında ayağa
kalkarak bize bir konuşma yaptı. Allah’a hamd ü senâdan sonra bize öğüt verdi. Sonra da şöyle
buyurdu:
– “Ey insanlar! Ben de bir insanım. Yakında Rabbimin elçisi bana da gelecek ve ben onun
dâvetine uyup gideceğim. Size iki önemli şey bırakıyorum. Biri, insanı doğruya götüren bir
rehber ve nur olan Allah’ın Kitâbı Kur’an’dır. Ona yapışın ve sımsıkı sarılın!”
Peygamber aleyhisselâm Kur’an’a sarılma ve ona bağlanma konusunda tavsiyelerde bulundu. Sonra
sözüne şöyle devam etti:
“Size bir de Ehl–i beyt’imi bırakıyorum. Allah’dan korkun da Ehl–i beyt’ime saygılı davranın!
Allah’dan korkun ve Ehl–i beyt’ime saygılı davranın!. ”
Husayn İbni Sebre:
– Zeyd! Peygamber’in Ehl–i beyt’i kimdir? Hanımları da Ehl–i beyt’inden değil midir? diye sorunca
Zeyd dedi ki:
– Hanımları da Ehl–i beyt’indendir. Fakat onun asıl Ehl–i beyt’i, kendisinden sonra da sadaka almaları
haram olanlardır.
Husayn:
– Sadaka almaları haram olanlar kimlerdir? diye sordu.
Zeyd:
– Ali’nin ailesi, Akîl’in ailesi, Ca`fer’in ailesi ve Abbas’ın ailesidir, dedi.
Husayn:
– Bunların hepsine sadaka almak haram mıdır? diye sorunca Zeyd İbni Erkam:

– Evet, cevabını verdi.

 

Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 36

 

Bir başka rivayete göre Resûl–i Ekrem şöyle buyurdu:
– “Size iki önemli şey bırakıyorum. Bunlardan biri Allah’ın Kitâb’ıdır. O Allah’ın ipidir. Ona yapışan

doğru yolu bulur. Onu bırakan da yolunu sapıtır. ”

 

Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 37

 

 

 

 

348. İbni Ömer radıyallahu anhümâ Ebû Bekri’s–Sıddîk radıyallahu anh’ın şöyle
buyurduğunu rivayet etti:

Ehl–i beyt’ini sevip sayma konusunda Peygamber aleyhisselâmın emrini tutunuz.

 

Buhârî, Fezâilü’s–sahâbe 12, 22