►Farz Namazlara Devam Etmenin Önemi Hakkında / Hadis

Farz Namazlara Devam Etmenin Önemi

 

Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî 
BÖLÜM: -79-

Farz Namazlara Devam Etmenin Önemi hakkında sahih hadis-i şerifler...

 

 

1076. İbni Mes’ud radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– Hangi ameller daha faziletlidir? diye sordum.
– “Vaktinde kılınan namaz” buyurdu.
– Sonra hangisi? dedim.
– “Ana babaya iyilik etmek” cevabını verdi.
– Daha sonra hangisidir? diye sordum.

– “Allah yolunda cihâd etmektir” buyurdular.

 

Buhârî, Mevâkît 5, Cihâd 1, Edeb 1, Tevhîd 48; Müslim, Îmân 137–139. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 14, Birr 2; Nesâî, Mevâkît 51

 

 

 

1077. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in
Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek,

Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak. ”

 

Buhârî, Îmân 1, 2, Tefsîru sûre(2) 30; Müslim, Îmân 19–22. Ayrıca bk. Tirmizî, Îmân 3; Nesâî, Îmân 13

 

 

 

1078. Abdullah İbni Ömer radıyallahü anhümâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah
sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ben, insanlarla Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna
şehâdet edip, namazı tastamam kılıp, zekâtı hakkıyla verinceye kadar savaşmakla emrolundum.
Bunları yaptıkları zaman kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. İslâm’ın gerektirdiği

haklar bunların dışındadır. Onların kalplerinde gizledikleri şeylerin hesabı da Allah’a aittir. ”

 

Buhârî, Îmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ’tisâm 2, 28; Müslim, Îmân 32–36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 95; Tirmizî, Tefsîru sûre(88);

Nesâî, Zekât 3; İbni Mâce, Fiten 1–3

 

 

 

1079. Muâz radıyallahu anh şöyle dedi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem beni Yemen’e (vali ve kadı olarak) gönderdi ve şöyle
buyurdu:
“Muhakkak ki sen Ehl–i kitap olan bir topluma gidiyorsun.
Onları, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah’ın Resulü olduğuma şehâdet etmeye
davet et. Şayet buna itaat ederlerse, Allah’ın kendilerine bir gündüz ve gecede beş vakit
namazı farz kıldığını bildir. Bunu kabul edip itaat ederlerse, zenginlerinden alınıp fakirlerine
verilmek üzere kendilerine zekâtın farz kılındığını haber ver. Buna da itaat ettikleri takdirde,
onların mallarının en kıymetlilerini almaktan sakın. Mazlumun bedduasını almaktan çekin.

Çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur. ”

 

Buhârî, Zekât 41, 63, Megâzî 60, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29–31. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Zekât 5; Tirmizî, Zekât 6; Nesâî, Zekât 46; İbni

Mâce, Zekât 1

 

 

 

1080. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:
– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Gerçekten kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terketmek vardır” buyururken işittim.

 

Müslim, Îmân 134. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 9; İbni Mâce, İkâmet 17

 

 

 

1081. Büreyde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Bizimle onlar arasındaki ayırıcı temel unsur namazdır. Namazı terkeden kimse küfre düşer. ”
Tirmizî, Îmân 9. Ayrıca bk. Nesâî, Salât 8; İbni Mâce, İkâmet 77
1082. Büyük bir şahsiyet olduğunda herkesin görüş birliği bulunan, tâbiînden Şakîk İbni
Abdullah rahimehullah şöyle dedi:
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbı, namazdan başka herhangi bir amelin terkini küfür

saymazlardı.

 

Tirmizî, Îmân 9

 

 

 

1083. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün
olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar. Şayet
farzlarından bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i:
– Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız? der. Farzların eksiği nafilelerle tamamlanır. Sonra

diğer amellerinden de bu şekilde hesaba çekilir. ”

 

Tirmizî, Mevâkît 188. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202