►Selamın ve Selamlaşmayı Yaymanın Fazileti Hakkında / Hadis

Selamın ve Selamlaşmayı Yaymanın Fazileti

Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî 
BÖLÜM: -50-

Selamın ve Selamlaşmayı Yaymanın Fazileti hakkında sahih hadis-i şerifler...

 

 

 

846. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Bir adam, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– İslâm’ın hangi özelliği daha hayırlıdır, diye sordu? Resûl–i Ekrem:

“Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir” buyurdu.

 

Buhârî, Îmân 20; İsti‘zân 9, 19; Müslim, Îmân 63. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 131; Nesâî, Îmân 12

 

 

 

847. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ Âdem sallallahu aleyhi ve sellem’i yaratınca ona:
– Git şu oturmakta olan meleklere selâm ver ve senin selâmına nasıl karşılık vereceklerini de
güzelce dinle; çünkü senin ve senin çocuklarının selâmı o olacaktır, buyurdu. Âdem aleyhi’s–
selâm meleklere:
– es–Selâmü aleyküm, dedi. Melekler:
– es–Selâmü aleyke ve rahmetullâh, karşılığını verdiler. Onun selâmına “ve rahmetu’l–lâh”ı

ilâve ettiler. ”

 

Buhârî, Enbiyâ 1; İsti’zân 1; Müslim, Cennet 28

 

 

 

848. Ebû Umâre Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle demiştir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şu yedi şeyi emretti: Hasta ziyaretini, cenâzeye iştirak
etmeyi, aksırana hayır dilemeyi, zayıfa yardım etmeyi, mazluma yardımcı olmayı, selâmı yaygın hale

getirmeyi ve yemin edenin yemininin yerine gelmesini temin etmeyi.

 

Buhârî, Mezâlim 5; Müslim, Libâs 3. Ayrıca. bk. Tirmizî, Edeb 45; Nesâî, Cenâiz 53

 

 

 

849. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.

Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız. ”

 

Müslim, Îmân 93. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 131; Tirmizî, İsti‘zân 1; İbni Mâce, Mukaddime 6, Edeb 11

 

 

 

850. Ebû Yûsuf Abdullah İbni Selâm radıyallahu anh şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Ey insanlar! Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alâkanızı ve onlara yardımınızı
devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız. Bu sayede selâmetle cennete girersiniz”

buyururken işittim.

 

Tirmizî, Kıyâmet 42. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâmet 174, Et’ime 1

 

 

 

851. Tufeyl İbni Übey İbni Kâ’b, söylediğine göre Abdullah İbni Ömer’e gelir ve onunla
birlikte çarşıya çıkarlardı. Tufeyl sözüne şöyle devam etti:
Biz çarşıya çıktığımızda, Abdullah, eski eşya satan, değerli mal satan, yoksul veya herhangi bir
kimseye uğrasa mutlaka selâm verirdi. Bir gün yine Abdullah İbni Ömer’in yanına gelmiştim. Çarşıya
gitmek için kendisine arkadaş olmamı istedi. Ona:
– Çarşıda ne yapacaksın? Alış verişe vâkıf değilsin, malların fiyatlarını sormuyorsun, bir şey satın
almak istemiyorsun, çarşıdaki sohbet yerlerinde de oturmuyorsun? Şurada otur da, birlikte konuşalım,
dedim. Bunun üzerine Abdullah:
– Ey Ebû Batn! –Tufeyl, iri göbekli bir kişi olduğu için böyle hitap etmiştir– Biz, sadece selâm

vermek üzere çarşıya çıkıyoruz; karşılaştığımız kimselere de selâm veriyoruz, cevabını verdi.

 

Mâlik, Muvatta’, Selâm 6

 

 

 

852. İmrân İbni Husayn radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:
– es–Selâmü aleyküm, dedi. Hz. Peygamber onun selâmına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam
oturdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da:
– es–Selâmü aleyküm ve rahmetullah, dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın aynıyla
mukâbelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Hz. Peygamber:
– “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve:
– es–Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh, dedi. Hz. Peygamber o kişiye de selâmının
aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Efendimiz:

– “Otuz sevap kazandı” buyurdular.

 

Ebû Dâvûd, Edeb 132; Tirmizî, İsti’zân 2

 

 

 

853. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
– “Şu zât Cibrîl aleyhi’s–selâm’dır; sana selâm ediyor” buyurdu. Ben de:

– Ve aleyhi’s–selâm ve rahmetullâhi ve berekâtüh, dedim.

 

Buhârî, Bed’ü’l–halk 6; İsti’zân 16; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 90–91

 

(Bu hadis, Buhârî ve Müslim’in bir kısım rivayetlerinde buradaki şekilde “ve berekâtüh” ziyadesiyle,
bazı rivayetlerde ise “ve berekâtüh” olmaksızın nakledilmiştir. Kaide olarak, güvenilir râvilerin

ziyadesi makbuldür.)

 

 

 

854. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir
söz söylediği zaman, onunla ne kasdettiğinin iyice anlaşılması için sözünü üç defa tekrarlardı. Bir

topluluğun yanına geldiğinde onlara üç defa selâm verirdi.

 

Buhârî, İlm 30; İsti’zân 13. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 28

 

 

 

855. Mikdâd radıyallahu anh, uzun bir hadisinde şöyle dedi:
Biz, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in süt hissesini ayırıp kaldırırdık. Resûl–i Ekrem geceleyin gelir,
uyuyanı uyandırmayacak, uyanık olanlara işittirecek şekilde selâm verirdi. Nebî sallallahu aleyhi ve

sellem bir gece geldi, yine her zamanki gibi selâm verdi.

 

Müslim, Eşribe 174. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 26

 

 

 

856. Esmâ Binti Yezîd radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem bir gün mescide uğradı. Kadınlardan oluşan bir cemaat orada oturmaktaydı. Hz.

Peygamber onlara eliyle işaret ederek selâm verdi.

 

Tirmizî, İsti’zân 9. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, VI, 458

 

 

 

857. Ebû Ümâme radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanların Allah katında en makbulü ve O’na en yakın olanı, önce selâm verendir. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 133. Benzer bir rivayet için bk. Tirmizî, İsti’zân 6

 

 

 

858. Ebû Cürey el–Hüceymî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim ve:
– Aleyke’s–selâm yâ Resûlallah! dedim. Peygamber Efendimiz:

– “Aleyke’s–selâm deme; çünkü aleyke’s–selâm ölülere verilen selâmdır” buyurdu.

 

Ebû Dâvûd, Libâs 24; Tirmizî, İsti’zân 27

 

 

 

 

859. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:

“Binitli olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana selâm verir. ”

 

Buhârî, İsti’zân 5, 6; Müslim, Selâm 1; Âdâb 46. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 134; Tirmizî, İsti’zân 14

 

(Buhârî’nin bir rivayetinde: “Küçük büyüğe selâm verir” ilâvesi vardır.)

 

Buhârî, İsti’zân 7

 

 

 

860. Ebû Ümâme Suday İbni Aclân el–Bâhilî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanların Allah katında en makbul olanları, selâma ilk başlayanlardır. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 133

 

Tirmizî’nin Ebû Ümâme radıyallahu anh’den rivayetine göre bir adam:
– Yâ Resûlallah! İki kişi birbirleriyle karşılaşınca onlardan hangisi daha önce selâm verir? diye sordu.
Peygamber Efendimiz de:

– “Allah Teâlâ’ya daha yakın olan” buyurdu.

 

Tirmizî, İsti’zân 6

 

 

 

861. Ebû Hüreyre radıyallahu anh, namazını, namazın gerektirdiği edeplere riâyet etmeyerek
kılan kimse hakkındaki hadisinde belirttiğine göre, o kişi mescide gelip namaz kıldı, sonra Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına geldi ve ona selâm verdi; Resûl–i Ekrem onun selâmına
mukâbelede bulundu ve:
“Dön ve namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurdu. Adam dönüp yeniden namaz kıldı, sonra
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna gelip tekrar selâm verdi. Neticede bu durum üç defa

tekrarlandı.

 

Buhârî, Ezân 95, 122; Eymân 15; İsti’zân 18; Müslim, Salât 45. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 110; İsti’zân 4; Nesâî, İstiftâh 7; Tatbîk 15; Sehv

67; İbni Mâce, İkâmet 72

 

 

 

862. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar

ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 135

 

 

 

863. Enes radıyallahu anh şöyle demiştir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
“Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket

olsun” buyurdu.

 

Tirmizî, İsti’zân 10

 

 

 

864. Enes radıyallahu anh, çocuklara rastladığı zaman onlara selâm verir ve:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapardı, derdi.

 

Buhârî, İsti’zân 15; Müslim, Selâm 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 136; Tirmizî, İsti’zân 8; İbni Mâce, Edeb 14

 

 

 

865. Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle demiştir:
Aramızda bir kadın –bir başka rivayette yaşlı bir kadın– vardı. Pazı köklerini alır, onları güvecin içine
koyup pişirir, biraz da arpa öğütürdü. Biz cuma namazını kılıp döndüğümüz zaman ona selâm

verirdik. O da hazırladığı yemeği bize ikram ederdi.

 

Buhârî, İsti’zân 16, Cum’a 40; Hars 21; Et’ime 17

 

 

 

866. Ümmü Hânî Fâhite Binti Ebû Tâlib radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Mekke’nin fethi günü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e gelmiştim. Resûl–i Ekrem yıkanıyor, Fâtıma

da elinde bir örtüyle ona perde tutuyordu. Ben selâmımı verdim.

 

Müslim, Hayz 70–71, Salâtü’l–müsâfirîn 81–82. Ayrıca bk. Buhârî, Gusül 21; Salât 4; Tirmizî, İsti’zân 34

 

 

 

867. Esmâ Binti Yezîd radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Kadınlarla birlikte otururken, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem yanımıza uğradı ve bize selâm verdi.

 

Ebû Dâvûd, Edeb 137; Tirmizî, İst’zân 9. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 14.

 

 

 

868. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Yahudi ve hıristiyanlara öncelikle siz selâm vermeyin. Yolda onlardan biriyle karşılaştığınız

zaman, eziyet etmemek şartıyla, onları yolun kenarından yürümeye zorlayınız. ”

 

Müslim, Selâm 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 138; Tirmizî, İsti‘zân 12; İbni Mâce, Edeb 13

 

 

 

869. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:

“Kitap ehli olanlar size selâm verdiklerinde, onlara: Ve aleyküm, deyiniz. ”

 

Buhârî, İsti’zân 22, Mürteddîn 4; Müslim, Selâm 6–9

 

 

 

870. Üsâme radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem,
müslümanlar, müşrikler –puta tapanlar– ve yahudilerden oluşan bir topluluğa rastladı ve onlara selâm

verdi.

 

Buhârî, İsti’zân 20; Müslim, Cihâd 116

 

 

 

871. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği

zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 139; Tirmizî, İsti’zân 15

 

 

Riyâzus Sâlihîn / İmâm Nevevî 
BÖLÜM: -50-

Selamın ve Selamlaşmayı Yaymanın Fazileti hakkında sahih hadis-i şerifler...

 

 

 

846. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Bir adam, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:
– İslâm’ın hangi özelliği daha hayırlıdır, diye sordu? Resûl–i Ekrem:

“Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selâm vermendir” buyurdu.

 

Buhârî, Îmân 20; İsti‘zân 9, 19; Müslim, Îmân 63. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 131; Nesâî, Îmân 12

 

 

 

847. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
“Allah Teâlâ Âdem sallallahu aleyhi ve sellem’i yaratınca ona:
– Git şu oturmakta olan meleklere selâm ver ve senin selâmına nasıl karşılık vereceklerini de
güzelce dinle; çünkü senin ve senin çocuklarının selâmı o olacaktır, buyurdu. Âdem aleyhi’s–
selâm meleklere:
– es–Selâmü aleyküm, dedi. Melekler:
– es–Selâmü aleyke ve rahmetullâh, karşılığını verdiler. Onun selâmına “ve rahmetu’l–lâh”ı

ilâve ettiler. ”

 

Buhârî, Enbiyâ 1; İsti’zân 1; Müslim, Cennet 28

 

 

 

848. Ebû Umâre Berâ İbni Âzib radıyallahu anhümâ şöyle demiştir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize şu yedi şeyi emretti: Hasta ziyaretini, cenâzeye iştirak
etmeyi, aksırana hayır dilemeyi, zayıfa yardım etmeyi, mazluma yardımcı olmayı, selâmı yaygın hale

getirmeyi ve yemin edenin yemininin yerine gelmesini temin etmeyi.

 

Buhârî, Mezâlim 5; Müslim, Libâs 3. Ayrıca. bk. Tirmizî, Edeb 45; Nesâî, Cenâiz 53

 

 

 

849. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız.

Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız. ”

 

Müslim, Îmân 93. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 131; Tirmizî, İsti‘zân 1; İbni Mâce, Mukaddime 6, Edeb 11

 

 

 

850. Ebû Yûsuf Abdullah İbni Selâm radıyallahu anh şöyle dedi:
Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:
“Ey insanlar! Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alâkanızı ve onlara yardımınızı
devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız. Bu sayede selâmetle cennete girersiniz”

buyururken işittim.

 

Tirmizî, Kıyâmet 42. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâmet 174, Et’ime 1

 

 

 

851. Tufeyl İbni Übey İbni Kâ’b, söylediğine göre Abdullah İbni Ömer’e gelir ve onunla
birlikte çarşıya çıkarlardı. Tufeyl sözüne şöyle devam etti:
Biz çarşıya çıktığımızda, Abdullah, eski eşya satan, değerli mal satan, yoksul veya herhangi bir
kimseye uğrasa mutlaka selâm verirdi. Bir gün yine Abdullah İbni Ömer’in yanına gelmiştim. Çarşıya
gitmek için kendisine arkadaş olmamı istedi. Ona:
– Çarşıda ne yapacaksın? Alış verişe vâkıf değilsin, malların fiyatlarını sormuyorsun, bir şey satın
almak istemiyorsun, çarşıdaki sohbet yerlerinde de oturmuyorsun? Şurada otur da, birlikte konuşalım,
dedim. Bunun üzerine Abdullah:
– Ey Ebû Batn! –Tufeyl, iri göbekli bir kişi olduğu için böyle hitap etmiştir– Biz, sadece selâm

vermek üzere çarşıya çıkıyoruz; karşılaştığımız kimselere de selâm veriyoruz, cevabını verdi.

 

Mâlik, Muvatta’, Selâm 6

 

 

 

852. İmrân İbni Husayn radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:
– es–Selâmü aleyküm, dedi. Hz. Peygamber onun selâmına aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam
oturdu. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem:
– “On sevap kazandı” buyurdu. Sonra bir başka adam geldi, o da:
– es–Selâmü aleyküm ve rahmetullah, dedi. Peygamberimiz ona da verdiği selâmın aynıyla
mukâbelede bulundu. O kişi de yerine oturdu. Hz. Peygamber:
– “Yirmi sevap kazandı” buyurdu. Daha sonra bir başka adam geldi ve:
– es–Selâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh, dedi. Hz. Peygamber o kişiye de selâmının
aynıyla karşılık verdi. O kişi de yerine oturdu. Efendimiz:

– “Otuz sevap kazandı” buyurdular.

 

Ebû Dâvûd, Edeb 132; Tirmizî, İsti’zân 2

 

 

 

853. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
– “Şu zât Cibrîl aleyhi’s–selâm’dır; sana selâm ediyor” buyurdu. Ben de:

– Ve aleyhi’s–selâm ve rahmetullâhi ve berekâtüh, dedim.

 

Buhârî, Bed’ü’l–halk 6; İsti’zân 16; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 90–91

 

(Bu hadis, Buhârî ve Müslim’in bir kısım rivayetlerinde buradaki şekilde “ve berekâtüh” ziyadesiyle,
bazı rivayetlerde ise “ve berekâtüh” olmaksızın nakledilmiştir. Kaide olarak, güvenilir râvilerin

ziyadesi makbuldür.)

 

 

 

854. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir
söz söylediği zaman, onunla ne kasdettiğinin iyice anlaşılması için sözünü üç defa tekrarlardı. Bir

topluluğun yanına geldiğinde onlara üç defa selâm verirdi.

 

Buhârî, İlm 30; İsti’zân 13. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 28

 

 

 

855. Mikdâd radıyallahu anh, uzun bir hadisinde şöyle dedi:
Biz, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in süt hissesini ayırıp kaldırırdık. Resûl–i Ekrem geceleyin gelir,
uyuyanı uyandırmayacak, uyanık olanlara işittirecek şekilde selâm verirdi. Nebî sallallahu aleyhi ve

sellem bir gece geldi, yine her zamanki gibi selâm verdi.

 

Müslim, Eşribe 174. Ayrıca bk. Tirmizî, İsti’zân 26

 

 

 

856. Esmâ Binti Yezîd radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellem bir gün mescide uğradı. Kadınlardan oluşan bir cemaat orada oturmaktaydı. Hz.

Peygamber onlara eliyle işaret ederek selâm verdi.

 

Tirmizî, İsti’zân 9. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, VI, 458

 

 

 

857. Ebû Ümâme radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanların Allah katında en makbulü ve O’na en yakın olanı, önce selâm verendir. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 133. Benzer bir rivayet için bk. Tirmizî, İsti’zân 6

 

 

 

858. Ebû Cürey el–Hüceymî radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim ve:
– Aleyke’s–selâm yâ Resûlallah! dedim. Peygamber Efendimiz:

– “Aleyke’s–selâm deme; çünkü aleyke’s–selâm ölülere verilen selâmdır” buyurdu.

 

Ebû Dâvûd, Libâs 24; Tirmizî, İsti’zân 27

 

 

 

 

859. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:

“Binitli olan yürüyene, yürüyen oturana, sayıca az olan çok olana selâm verir. ”

 

Buhârî, İsti’zân 5, 6; Müslim, Selâm 1; Âdâb 46. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 134; Tirmizî, İsti’zân 14

 

(Buhârî’nin bir rivayetinde: “Küçük büyüğe selâm verir” ilâvesi vardır.)

 

Buhârî, İsti’zân 7

 

 

 

860. Ebû Ümâme Suday İbni Aclân el–Bâhilî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“İnsanların Allah katında en makbul olanları, selâma ilk başlayanlardır. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 133

 

Tirmizî’nin Ebû Ümâme radıyallahu anh’den rivayetine göre bir adam:
– Yâ Resûlallah! İki kişi birbirleriyle karşılaşınca onlardan hangisi daha önce selâm verir? diye sordu.
Peygamber Efendimiz de:

– “Allah Teâlâ’ya daha yakın olan” buyurdu.

 

Tirmizî, İsti’zân 6

 

 

 

861. Ebû Hüreyre radıyallahu anh, namazını, namazın gerektirdiği edeplere riâyet etmeyerek
kılan kimse hakkındaki hadisinde belirttiğine göre, o kişi mescide gelip namaz kıldı, sonra Nebî
sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına geldi ve ona selâm verdi; Resûl–i Ekrem onun selâmına
mukâbelede bulundu ve:
“Dön ve namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurdu. Adam dönüp yeniden namaz kıldı, sonra
Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in huzuruna gelip tekrar selâm verdi. Neticede bu durum üç defa

tekrarlandı.

 

Buhârî, Ezân 95, 122; Eymân 15; İsti’zân 18; Müslim, Salât 45. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 110; İsti’zân 4; Nesâî, İstiftâh 7; Tatbîk 15; Sehv

67; İbni Mâce, İkâmet 72

 

 

 

862. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar

ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 135

 

 

 

863. Enes radıyallahu anh şöyle demiştir:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana:
“Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver ki, sana ve ev halkına bereket

olsun” buyurdu.

 

Tirmizî, İsti’zân 10

 

 

 

864. Enes radıyallahu anh, çocuklara rastladığı zaman onlara selâm verir ve:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapardı, derdi.

 

Buhârî, İsti’zân 15; Müslim, Selâm 15. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 136; Tirmizî, İsti’zân 8; İbni Mâce, Edeb 14

 

 

 

865. Sehl İbni Sa’d radıyallahu anh şöyle demiştir:
Aramızda bir kadın –bir başka rivayette yaşlı bir kadın– vardı. Pazı köklerini alır, onları güvecin içine
koyup pişirir, biraz da arpa öğütürdü. Biz cuma namazını kılıp döndüğümüz zaman ona selâm

verirdik. O da hazırladığı yemeği bize ikram ederdi.

 

Buhârî, İsti’zân 16, Cum’a 40; Hars 21; Et’ime 17

 

 

 

866. Ümmü Hânî Fâhite Binti Ebû Tâlib radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Mekke’nin fethi günü Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e gelmiştim. Resûl–i Ekrem yıkanıyor, Fâtıma

da elinde bir örtüyle ona perde tutuyordu. Ben selâmımı verdim.

 

Müslim, Hayz 70–71, Salâtü’l–müsâfirîn 81–82. Ayrıca bk. Buhârî, Gusül 21; Salât 4; Tirmizî, İsti’zân 34

 

 

 

867. Esmâ Binti Yezîd radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Kadınlarla birlikte otururken, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem yanımıza uğradı ve bize selâm verdi.

 

Ebû Dâvûd, Edeb 137; Tirmizî, İst’zân 9. Ayrıca bk. İbni Mâce, Edeb 14.

 

 

 

868. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Yahudi ve hıristiyanlara öncelikle siz selâm vermeyin. Yolda onlardan biriyle karşılaştığınız

zaman, eziyet etmemek şartıyla, onları yolun kenarından yürümeye zorlayınız. ”

 

Müslim, Selâm 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 138; Tirmizî, İsti‘zân 12; İbni Mâce, Edeb 13

 

 

 

869. Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:

“Kitap ehli olanlar size selâm verdiklerinde, onlara: Ve aleyküm, deyiniz. ”

 

Buhârî, İsti’zân 22, Mürteddîn 4; Müslim, Selâm 6–9

 

 

 

870. Üsâme radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem,
müslümanlar, müşrikler –puta tapanlar– ve yahudilerden oluşan bir topluluğa rastladı ve onlara selâm

verdi.

 

Buhârî, İsti’zân 20; Müslim, Cihâd 116

 

 

 

871. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi
ve sellem şöyle buyurdu:
“Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği

zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir. ”

 

Ebû Dâvûd, Edeb 139; Tirmizî, İsti’zân 15