Keşke doğmasaydım!..

09/03/2020 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Atâ Süleymî hazretleri, devamlı cehennemi düşünürdü.

(Günah, ateştir) derdi.

Ve yine sık sık;

(Keşke annem beni doğurmasaydı) derdi.

Bir sevdiği vardı.

İsmi (Beşîr) idi.

O kişi anlatıyor:

Atâ Sülemî, bir gün bana;

"Ey Beşîr! Ölüm peşimde, kabir önümde, gideceğim yer mahşer, yolum sırât köprüsü, altında cehennem, bilemiyorum ki, Rabbim bana ne muâmele yapar?" dedi.

Ve (âh) diye feryâd etti.

Sonra da düşüp bayıldı.

Bir müddet sonra ayıldı.

Ve bize bakıp;

"Şu keçeyi kaldırın" dedi.

Kaldırıp baktık.

Altında (bir dirhem) para vardı.

Onunla (sevik) aldık.

Bir çorba yaptık.

Ve ona içirmek istedik.

O, çorbayı ağzına aldı.

Fakat bir türlü yutamadı.

Kendisine;

"Ey Atâ! Bu çorbayı senin için yaptık, haydi iç!" dedik.

Bize dönüp;

"O çorbanın sıcaklığından aklım gitti" dedi.

Biz, merakla sorduk ki:

"Niçin aklın gitti?"

O, derinden bir (Âh) dedi.

Ve ağlayarak;

"Müzzemmil sûresinin; (Âhirette, kâfirler için çok korkunç bir ateş vardır) meâlindeki âyet-i kerîmeyi hâtırladım" dedi.