İngilizlerin Osmanlıyı yıkma planları!..

11/01/2023 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

İslam Düşmanları -16-

Osmanlı devleti son zamanlarda, Avrupaya tahsil için talebeler ve devlet adamları gönderdi. Bu talebeler ve devlet adamlarından bazıları aldatıldı, mason yapıldı. Fen ve teknik öğrenecek olanlara, İslâmiyeti ve Osmânlı imparatorluğunu yıkma teknikleri öğretildi. Bunlardan imparatorluğa ve Müslümanlara en büyük zarârı dokunan kimse, Mustafâ Reşîd Paşa oldu. Londra'da bulunduğu zaman azılı ve sinsi bir İslâm düşmanı olarak yetiştirildi. İskoç masonları ile el ele verdi. Sultân Mahmûd Han, mason Reşîd Pâşa'nın ihânetlerini görerek îdâmını emretti ise de, ömrü vefâ etmedi. Sultânın vefâtından sonra, İstanbul'a dönen Reşîd Paşa ve arkadaşları, İslâmiyete ve Müslümânlara en büyük zararı yaptılar.

1839’da pâdisâh olan Abdülmecîd Han, henüz on sekiz yaşındaydı. Genç ve tecrübesizdi. Etrâfındaki âlimlerden, kendisini îkaz eden de olmadı. Bu hâl, Osmânlı târîhinde korkunç bir dönüm noktası olmuş, koca İslâm devletinde (Yok olma devri)ni başlatmıştır. Sâf, temiz kalbli pâdişah, azılı ve sinsi İslâm düşmanı olan İngilizlerin tatlı dillerine aldanarak, İskoç masonlarının yetiştirdikleri câhilleri işbaşına getirdi. Bunların devleti ve İslâmiyeti içeriden yıkmak siyâsetlerini hemen anlayamadı. Bir anlatan da olmadı. İslâmiyeti yıkmak için İngiltere'de kurulmuş olan (İskoç mason teşkilâtı)nın kurnaz üyesi Lord Redcliffe İstanbul’a, İngiliz sefîri olarak gönderildi. Sultâna çok dil dökerek Mustafâ Reşîd Paşa'nın Sadrazam yapılmasını sağladı.

1846’da Sadrazam olan mason Reşîd Pâşa, işbaşına gelir gelmez, 1253’te, Hâriciyye Nâzırı iken, Lord Redcliffe ile el ele verip, hâzırlamış olduğu ve 1839’da ilân ettiği (Tanzîmât) kanûnuna istinâd ederek, büyük vilâyetlerde mason locaları açtı. Câsûsluk ve hiyânet ocakları çalışmaya başladı. Gençler, din câhili olarak yetiştirildi. Londra'dan alınan plânlarla, bir yandan idârî, zirâî, askerî değişiklikler yaptılar. Bunlarla gözleri boyadılar. Öte yandan da, İslâm ahlâkını, ecdâd sevgisini, millî birliği parçalamaya başladılar. Yetiştirdikleri kimseleri işbaşına getirdiler. Bu senelerde Avrupada, fizik, kimya üzerinde dev adımlar atılıyor. Yeni buluşlar, ilerlemeler oluyor. Büyük fabrikalar, teknik üniversiteler, modern harp vâsıtaları kuruluyordu. Osmânlılarda bunların hiçbiri yapılmadı. Hatta, Fâtih devrinden beri medreselerde okutulmakta olan fen, hesap, hendese, astronomi derslerini büsbütün kaldırdılar. Din adamlarına fen bilgisi lâzım değildir diyerek, bilgili âlimlerin yetişmelerine mâni oldular.

Sonradan gelen İslâm düşmanları da, din adamları fen bilmez, din adamları câhildir, gericidir diyerek Müslümân yavrularını İslâmiyetten uzaklaştırmağa çalıştılar. Vatanın asıl sâhibi olan Müslüman Türkler, ikinci sınıf vatandaş hâline getirildi...