Kötülüğe mâni olmanın şartları

12/10/2018 Cuma Köşe yazarı A.D

Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâm​a buyurdu ki: (Firavun'a gidin. O, hakîkaten azdı. Gidin de, yumuşaklıkla, tatlılıkla söz söyleyin. Olur ki söz dinler.)

 
İyiliği emredip kötülüğe mâni olmak güzel bir haslettir. Ancak böyle kimselerin beş şeye uymaları lazımdır. 
Bunlardan birincisi ilimdir. Çünkü ilmi olmayan yani câhil kişi, iyiliği emredip kötülüğe mâni olma işini iyi yapamaz. Faydalı olmak isterken, zararlı olur. Kaş yapayım derken göz çıkarır.
İkincisi, iyiliği emredip kötülüğü önleme işini yaparken, sırf Allah rızâsını düşünmektir. Dünyalık menfaat söz konusu olmamalıdır.
Üçüncüsü, iyiliği emredip kötülükten vazgeçirilmeye çalışılan kişiye, sevgi ile ve şefkatle muâmele etmek; sert, kaba ve kırıcı davranmamaktır. Çünkü, Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâm ile kardeşi Hârûn aleyhisselâmı Firavun'a gönderirken kendilerine şöyle emretmiştir:
(Firavun'a gidin. O, hakîkaten azdı. Gidin de, yumuşaklıkla, tatlılıkla söz söyleyin. Olur ki söz dinler.)
Dördüncüsü, sabırlı ve dayanıklı olmaktır. Çünkü Allahü teâlâ, Lokmân aleyhisselâm kıssasında şöyle buyurur:
(Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış. Bu yüzden mâruz kalacağın şeylere katlan! )
Beşincisi, nasîhat eden "yap" dediklerini kendisinin de yapması "yapma" dediklerini kendisinin de yapmamasıdır.
Peygamber "sallallahü aleyhi ve sellem" efendimiz buyurdu ki:
(Mirâc gecesi semâya çıkarıldığım zaman birtakım adamlar gördüm. Makaslarla dudakları kesiliyordu. "Kimdir bunlar yâ Cebrâil?" diye sordum. "Bunlar senin ümmetinin, insanlara iyiliği emredip kötülüğü menettikleri hâlde, kendilerini unutan ve kendi söyledikleriyle kendileri amel etmeyen hatipleridir" dedi.)
Gerçekten birtakım âlimler, hatîpler ve vâizler vardır ki, halka iyilikten, güzel ahlâktan bahsederler. Kötülükleri önlemeye çalışırlar. Bu husûsta gayretler gösterirler. Fakat başkalarına söylediklerine kendileri uymazlar.
Peygamber efendimiz buyurdu ki.
(Ey ümmetim, ey eshâbım! Bugün siz, Rabbinizden bir beyân üzeresiniz. Hayâtınızı Allahın size gösterdiği yolda geçiriyorsunuz. Sizde, geçim ve cehâlet sarhoşluğundan ibâret iki sarhoşluk zuhûr etmez. Bugün sizler iyiliği emrediyor, kötülüğü önlüyor ve Allah yolunda cihâd yapıyorsunuz. Fakat ileride sizi dünya sevgisi sardığı zaman, bugünkü vasıflarınızdan ayrılacaksınız. Artık iyiliği emretmeyecek, kötülükten vazgeçirmeyecek ve Allah yolunda cihâd yapmayacaksınız. Allah yolunun haricinde cihâd yapacaksınız. O günlerde yaşayıp da gerek gizli olarak ve gerekse âşikâre Allahın kitâbı ile amel edenler, tıpkı ilk Muhâcirlerle Ensâr gibidirler.)