Ramazân-ı şerîfe hazırlık...

14/03/2023 Salı Köşe yazarı R.A

İnşâallah yakında [23 Mart 2023 - 1 Ramazânül-mübârek 1444 Perşembe günü] şerefleneceğimiz, ayların sultânı olan Ramazân-ı şerîf ayını, âhıreti kazanmak için bir fırsat bilip, elden geldiği kadar ibâdet etmeli, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır.

Allahü teâlânın gadabına sebep olabilecek bütün kötülüklerden, harâmlardan sakınmak, îmân, ibâdet bilgilerini, harâmları öğrenmek, kul haklarından sakınmak, varsa helâlleşmek, günâhlardan tevbe etmek lâzımdır...

Her şeyden önce, i'tikâdı düzeltmelidir. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri doğru i'tikâdı öğrenmek ve buna göre inanmak lâzımdır. İ'tikâd düzgün olmazsa, tutulan oruçların, yapılan diğer ibâdetlerin, bir fâidesi olmaz.

Çünkü, i'tikâdı bozuk olanların, muhakkak Cehenneme gidecekleri hadîs-i şerîfte bildirilmiştir. Bunun için, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları ilmihâl kitaplarını alıp okumalı, doğru îmânı öğrenmeli, sonra ibâdetleri yapmalı, harâmlardan sakınmalıdır.

Allahü teâlâ, şartlarına uygun yapılan tevbeleri kabûl edeceğini va'detmiştir. Böyle mübârek geceleri, günleri ve ayları fırsat bilip, çok çok tevbe-istiğfâr etmeli, affolunmak için, Cenâb-ı Hakk’a yalvarıp yakarmalıdır.

Sonra ibâdetleri, harâm ve helâl olanları öğrenmeli ve bunlara göre ibâdet yapmaya çalışmalıdır. Kıymetli zamanlarda bu bilgileri okumak, öğrenmek, nâfile namazdan ve diğer bütün nâfile ibâdetlerden çok kıymetlidir.

Mübârek Ramazân ayında, herhangi bir özür ile oruç tutamıyanlar, Ramazândan hemen sonra, o günlerin oruçlarını kazâ etmelidirler. Kazâ namazı borcu olanların, kazâ orucu olanların nâfile ibâdetlerle meşgûl olmaları, boşuna zahmet çekmektir. Önce farz borçları yerine getirmeli, ödemelidir.

Ancak farz borçlardan kurtulduktan sonra, nâfile olarak yapılan ibâdetlerin bir fâidesi olur. Bu, oruçta olduğu gibi namazda ve diğer ibâdetlerde de böyledir. Önce farz borçları ödemeli, sonra nâfile ile meşgûl olmalıdır.

Peygamber Efendimiz, dünkü makâlemizde, bir kısmını arzettiğimiz hutbesine devâmla şöyle buyurdu:

“Bu ayda dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini, Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelîme-i şehâdet söylemek ve istiğfâr etmektir. İkisini de, zâten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da, Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden O'na sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz kalmıyacaktır.”

(Sahîh-i Buhârî)deki bir hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

“Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz (vazîfe) bilir ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.”

Bu hadîs-i şerîften anlaşılıyor ki, orucun Allahın emri olduğuna inanmak ve sevap beklemek lâzımdır. Günün uzun olmasından ve oruç tutmanın güç olmasından şikâyet etmemek şarttır. Günün uzun olmasını, oruç tutmayanlar arasında güçlükle oruç tutmayı, fırsat ve ganîmet bilmelidir.