"Aza şükretmeyen çoğa şükredemez"

17/10/2018 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Nimetlere şükür, din ve dünya nimetlerinin artmasına sebep olmaktadır. Nimet umumi olunca, insan bunları görmez ve nimetin kıymetini bilmez.

 
Edep ve nezaket medeniyeti -16-
Müslümanın, Rabbine karşı göstereceği edep ve nezaketinden biri de, Onun verdiği nimetlerine şükretmektir. Şükür, çok kıymetli ve yüksek bir mertebe olmakla beraber Allahü teala (Şükredenler azdır) buyurdu. Sevgili Peygamberimiz de;  (Nimet, yabanî bir kuştur. Ayağını şükürle bağlayın, uçup gitmesin!) buyurmuştur.
Şükür, Allahü tealaya verdiği nimetleri ile âsi olmamak, yani Onun nimetini, râzı olmadığı şeylerde kullanmamaktır. Şükür, nimeti Allahü tealadan bilmek ve kendini şükürden âciz görmektir. Allahü tealanın nimetlerini dile getirmeye hamdetmek, râzı olduğu şekilde kullanmaya da şükretmek denir.  
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: (İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü tealaya şükretmiş olmaz. Aza şükretmeyen, çoğa şükredemez. Allahü tealanın nimetlerini dille söylememiz şükür, hiç bahsetmememiz ise nimete küfürdür. Birlik rahmet, ayrılık azaptır.)
Bir kul, Allahü tealanın nimetlerini düşünüp, her bir nimeti için  “Elhamdülillah” derse, sonra o nimetleri Rabbimizin râzı olduğu şekilde kullanırsa ve yaptığı her işinde de İslâmiyetin emirlerine uyarsa hakiki şükrü yapmış olur. Bunun için Allahü teala, (Şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz azâbım çok şiddetlidir) buyurmaktadır.
Nimetlere şükür, din ve dünya nimetlerinin artmasına sebep olmaktadır. Nimet umumi olunca, insan bunları görmez ve nimetin kıymetini bilmez. Bir nimetin kıymetini, nimete kavuşmayana sormalıdır. Gençliğin kıymetini yaşlananlar, sıhhatin kıymetini hastalar, rahatın kıymetini sıkıntı içinde olanlar, zenginliğin kıymetini fakirler, hayatın kıymetini ölüler bilir. Allahü teala, (Sizlere, gizli açık nimetler verdim) buyuruyor. Açık ve gizli nimetin ne olduğunu Peygamberimiz Efendimiz, (Açık nimet, her uzuv düzgün, güzel yaratılmış olmak, gizli nimet ise güzel ahlaktır) mealindeki hadis-i şerifi ile açıklamıştır. (Şükür, imanın yarısıdır) buyuruldu. Bir nimeti, Allahü tealanın sevdiği ve istediği yerde kullanınca, ona şükür yapılmış olur.
Şükür; hem kalb, hem  dil ve hem de beden ile olur. Kalbin şükrü, iman etmektir. Dilin şükrü, Allahü tealayı hatırlayıp söylemektir. Bütün bedenin şükrü ise, namaz kılmakla yapılmış olur. Ayrıca kalp ile şükür, herkes için iyilik istemektir. Dil ile şükür ise, nimeti değil, nimet sahibini görerek şükrünü açıkça ifade edip “Elhamdülillah” demektir. Beden ile şükür ise, bütün uzuvları,  Allahü tealanın bir nimeti bilmek ve onları ne için yaratılmışsa o yerde kullanmaktır...