Zamânının kutbu Alâüddîn-i Attâr

18/03/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D

Alâüddîn-i Attâr hazretleri, Buhara'da yetişen en büyük evliyadandır. Silsile-i aliyyenin on altıncısıdır. Zamânının kutb-i irşâdı idi. Asıl ismi "Muhammed bin Muhammed Buhârî"dir. Buhâra'nın Cağanyân nâhiyesinde 802 [m. 1400] senesinde ve­fât etti...

Bu mübarek zatın babası çok zengin idi. Vefat edince, oğullarına miras olarak çok mal kaldı. Fakat Alâüddin hiç miras kabul etmeyip, Şah-ı Nakşibend hazretlerine talebe olmayı tercih etti. Gidip hâlini arz etti ve talebeliğe kabul buyurulmasını istirham eyledi. Behâ-üddîn-i Buhârî hazretleri ona nazar edip, "Evladım bizim yolumuzda mihnet ve sıkıntı çoktur. Dünyayı ve nefsini terk edebilecek misin?" buyurunca, hiç düşünmeden, "Yapmaya hazırım efendim" dedi. "Öyleyse bugün bir küfe elma al, kardeşlerinin mahallesinde sat!" buyurdu.
Alâüddîn, kibirlenmeden, kardeşlerinin mahallesinde, bağıra bağıra elma sattı... Ertesi gün hocasının huzuruna gelerek, "Emirlerinizi yerine getirmeye çalıştım efendim" dedi. Hocası, "Bugün de kardeşlerinin dükkânı önünde satacaksın" buyurdu. "Peki efendim!" diyerek, ağabeylerinin dükkânı önünde elma satmaya başladı. Ağabeyleri, "Bizi el âleme rezil etme, para lazım ise, istediğin kadar verelim" dediler. Onları hiç dinlemeyip elma satmaya devam etti. Ağabeyleri, "Madem satacaksın, bizim dükkânın önünde satma!" dediler. O yine dinlemedi. Hakaretler ederek, onu dövdüler. Fakat o, hiçbir şeye aldırış etmedi...

Ertesi gün hocası, "Artık bu iş tamam" diyerek elma satışı işini bıraktırdı ve onu talebeliğe kabul buyurdu...
Alâüddîn-i Attâr hazretleri bizzat kendisi anlatır:
"Hocam beni kabul edince, onu çok sevdim ve sohbetlerinden ayrılamayacak hâle geldim. Bir gün bana, 'Sen mi beni sevdin, ben mi seni sevdim?' buyurdu. 'Bu aciz hizmetçiye iltifat ederseniz, o da sizi sever' dedim. 'Az bekle!' dedi. Bir müddet sonra, kalbimde ona karşı sevgiden eser kalmadı. O zaman, 'Sevginin kimden olduğunu anladın mı?' buyurdu..."

Talebeliğe kabul edilince, canla başla hizmet etti. Hocası onun derecesinin çok yüksek olduğunu bildiği için, bir gün Alâüddîn'in odasına gitti. Eski bir hasır üzerinde kitap okurken gördü. Hocası, "Eğer kabul edersen, büluğa gelmiş bir kızım var. Seninle evlendireyim" buyurdu. Alâüddîn, "Büyük lütuf buyurdunuz. Fakat görüyorsunuz, hiçbir şeyim yok" dedi. Hocası, "Rızkınızı, Allahü teâlâ gönderir" buyurdu ve onu kızıyla evlendirerek kendine damat eyledi...

Alâüddîn-i Attâr hazretleri vefat edince, rüyada gördüler. Buyurdu ki: "Allahü teâlanın bize verdiği nimetler çoktur. En küçüğü şu ki: Kabrimin 40 fersah (240 km) uzaklığına defnedilmiş olan Müslümanların, şefaatim ile affolunacağı bildirildi..."