Kur’ân-ı kerîme saygı göstermelidir

19/12/2018 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Kur'ân-ı kerîmi tecvide uygun ve güzel sesle okumalı, fakat teganni etmemelidir! Tegannî, harfleri, kelimeleri bozarak ırlamak demektir.
 
Edep ve nezaket medeniyeti -25-
Dinimizde, tazim ve hürmet edilmesi lazım olan şeylere saygı göstermek, imanın sahih ve makbul olmasının şartıdır. Kur’ân-ı kerîm okumak, bir ibadettir. Kur’ân-ı kerîmin üzerine ondan başka hiçbir şey koymamalıdır. Onu göbeğin altından aşağıda tutmamalı ve taşımamalıdır. Bunun için her Müslüman, Allah’ın kelâmı olan Kur’ân-ı kerîme daima hürmet  etmeli ve saygı göstermelidir. 
Kur’ân-ı kerîm okurken, bir sûreyi bitirmeden diğer sûreye geçmemeli ve her harfin hakkını vererek okumalıdır. Kur’ân-ı kerîmi, âyet âyet okumak evlâdır. Âyet-i kerîmeler bitince durmalıdır. Resûlullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” Kur’ân-ı kerîmi âyet âyet okurdu.
Kur’ân-ı kerîm okunurken, konuşmamalı ve onu mutlaka dinlemelidir. Kur’ân-ı kerîmi, para kazanmak için çarşı ve pazarlarda okuyarak geçim vâsıtası yapmamalıdır. Resûlullah efendimiz bir hadîs-i şerîfte; (Kur’ân-ı kerîm okuyunuz, fakat bunu geçim vâsıtası yapmayınız) buyurdu.
Kur'an-ı kerîm okurken; abdestli olmalı ve temiz bir yerde, kıbleye karşı diz üstü oturarak okumalıdır. Mushaf’a bakarak okumak, ezbere okumaktan daha sevaptır. Eûzü ve Besmele çekerek Kur'ân-ı kerîm okumaya başlamalı, manasını bilen de, bilmeyen de ağır ağır ve mümkünse, ağlayarak okumalıdır! Ağlayamayan kimse, ağlamaklı bir hâl için kendini zorlamalıdır. Kur'ân-ı kerîmi tecvide uygun ve güzel sesle okumalı, fakat teganni etmemelidir! Tegannî, harfleri, kelimeleri bozarak ırlamak demektir.
Kur'ân-ı kerîmi gaflet içinde okumamalı, okurken başka şeyler düşünmemelidir!
           ***
Küçük bir Anadolu kasabası olan Söğüt'te temeli atılmış bulunan Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Gazi, hocası Şeyh Edebâli'nin evine misafir olmuştu. Yatsı namazını kıldıktan sonra, misafir odasına çekildi. Sedirin üzerinde serili   yatağın üzerine uzanacağı sırada, gözüne duvarda asılı duran bir kitap ilişti. Hemen ayağı kalktı. Kitabın, Kur'ân-ı kerîm olduğunu anlayan Osman Gazi yatmaktan vazgeçti. Şeyh Edebâli, sabah namazına çağırmak için Osman Gazi'nin odasına girdiği zaman, onu diz çökmüş hâlde Kur'ân-ı kerîm okuyor vaziyette buldu. Şeyh Edebâli, ayrıca yatağın tertibinin hiç bozulmamış olduğunu da hayretle müşahede etti. Sonra, serilen döşeği beğenmedi zannıyla üzüntülü bir şekilde, Osman Gazi'ye, yatağa neden girmediğini sordu. İslamiyet’in aziz bayrağını, tam altı yüz sene üç kıtada dalgalandıracak olan bir imparatorluğun kurucusu Osman Gazi, ev sahibine şu cevabı verdi: “Duvarda asılı olan kitabın Kur'ân-ı kerîm olduğunu anladıktan sonra, bu odada ayağımı uzatarak yatmama imkân yoktu. Benim Kur'ân-ı kerîme karşı beslediğim hürmet ve saygı, onun bulunduğu odada  uzanarak yatmama engel oldu!..”