"Hasan-ı Basrî'yi gördün mü?"

26/12/2018 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Bir gün zâlim Haccac; “Gidin, Hasan-ı Basrî'yi bulup bana getirin!” diye emretti adamlarına.
Adamlar, Hazret-i İmâmı aradılar, ama bulamadılar.
Habîb-i Acemî hazretlerinin, Fırat kenarında bir kulübesi vardı. Büyük velî de oradaydı.
Haccac’ın adamları;
“Her yere baktık. Bakmadığımız, sâdece Habîb’in kulübesi kaldı. Olsa olsa oradadır” dediler.
Ve o kulübeye geldiler.
Hazret-i Habîb'e sordular ki:
“Hasan-ı Basrî'yi gördün mü?”
“Evet, gördüm.”
“Nerede, çabuk söyle!”
Onlara kulübeyi gösterip;
“İşte, şu kulübemde” dedi.
Adamlar sevinçle daldılar içeri.
Ancak az sonra çıkıp;
“İçeride Hasan yok” dediler.
Habîb-i Acemî;
“O, şu anda içeride, siz göremiyorsanız ben ne yapayım” buyurdu.
Adamlar, hayret içindeydi.
“Herhâlde göremedik!” dediler.
Tekrar daldılar içeri.
Kızgın olarak çıkıp;
“Ey Habîb! Sen, ya yalan söylüyorsun, ya da bizimle alay ediyorsun” dediler.
Ve dönüp gittiler.
Hasan-ı Basrî hazretleri;
“Adamların elleri bana değiyordu da, yine de beni göremiyorlardı” buyurdu...