Başka dine mahsus şeyleri yapmak

4/11/2018 Pazar Köşe yazarı O.Ü

Kalbe iman girince, Müslüman olunur. Kalpten iman gidince, Müslümanlıktan çıkılır.
 
 
Sual: Bir Müslüman, başka bir dinin sembolü olan bir şeyi yapsa veya o dine mahsus olan giyeceği giyse, bu Müslümanın imanına bir zarar gelir mi?
Cevap: Bir insan, başka bir dine mahsus olan bir işi yapmakla, o dine girmiş olması lazım gelmezse bile, o dine mahsus şeyin kendinde görünmesini kabul etmiş olur. Böylece, kalbindeki imanın sarsılmış olduğu düşünülebilir. İmâm-ı a'zam ebû Hanife hazretleri;
“İslâmiyete hangi yol ile girilirse yine o yol ile çıkılabilir” buyurmuştur. Buradaki yol, kalbin inanması demektir. Yani, kalbe iman girince, Müslüman olur. Kalpten iman gidince, Müslümanlıktan çıkar buyurmaktadır.
Müslümanım diyen kimsenin, kâfirlere mahsus şeyleri zaruret olmadan yapmaması ve kullanmaması, kâfir zan olunmaktan çekinmesi lazımdır. Müslümanlar, Müslümanlığa mahsus şeyleri yapmakla, alay olunmasını düşünmemeli, hürmet duyulacağını düşünmeli ve bu hareketinden şeref duymalıdır. İslâm âlimlerinin bildirdiği şeyleri kalpteki imanla bunun ne alakası var diyerek hafif görmek caiz değildir. Çünkü, kalpten bütün azaya, organlara yol vardır. İslâmiyetin emrettiği işler, iyidir. Yasak ettiği işler, kötüdür. İnsanlar, bugün bunu anlamasalar da, doğrusu budur. İslâmiyetin yasak ettiği şeyler yapılınca, kalp kararır, katılaşır. Büyük günahlar çok yapılırsa, iman gidebilir.
           ***
Sual: Namaza niyet ederken nelere dikkat etmelidir ve niyetin belli bir zamanı var mıdır?
Cevap: Namaza, iftitah tekbiri söylerken niyet edilir. Daha önce de niyet etmek caizdir. Hatta, cemaat ile namaz kılmak için evinden çıkan, camiye giden kimse, niyet etmeden imama uysa, caiz olur. Fakat camiye giderken yolda, namazı bozan şeylerden birini yapmamak lazımdır. Yürümek ve abdest almak zarar vermez.
Namaza niyet etmek demek, ismini, vaktini, kıbleyi, imama uymayı irade etmek, kalbinden geçirip, kılmayı tercih etmek demektir. Yalnız ilim, yani ne yapacağını bilmek niyet olmaz. Şafii mezhebinde, namazın rükünlerini de hatırlamak lazımdır. İftitah tekbirinden sonra edilen niyet, sahih olmaz ve o namaz, kabul olmaz. Farzlarda ve vaciplerde niyet ederken, hangi farz ve hangi vacip olduğunu bilmek lazımdır. Mesela “Bugünkü öğleyi kılmaya” diye, farzın ismini bilmek veya “Vaktin farzı” demek lazımdır.