Beş vakit namazı, yalnız olarak kılan kimse, vakit girer girmez kılmalı mıdır?

Beş vakit namazın vakitleri

Cevap: Sabah namazını her mevsimde İsfâr etmek, yani ortalık aydınlanınca kılmak müstehabdır. Cemaat ile öğle namazını, yazın sıcakta geç, kış günleri ise, erken kılmak müstehabdır. Akşam namazını her zaman erken kılmak müstehabdır. Yatsıyı, şerî gecenin yani gurûbdan fecre kadar olan zamanın üçte biri oluncaya kadar geç kılmak müstehabdır. Gecenin yarısından sonraya bırakmak tahrimen mekruhtur. Bu geciktirmeler, hep cemaat ile kılanlar içindir. Evinde yalnız kılan, her namazı vakti girer girmez kılmalıdır. Künûz-üd-dekâıkda yazılı, Hâkimin ve Tirmüzînin bildirdikleri hadîs-i şerifte;
(İbadetlerin en kıymetlisi, evvel vaktinde kılınan namazdır)buyuruldu. İzâlet-ül hafâda yazılı, Müslim kitabındaki hadîs-i şerifte;
(Bir zaman gelecek, amirler, imamlar, namazı öldürecekler, vaktinden sonraya bırakacaklardır. Sen, namazını vaktinde kıl! Senden sonra, cemaat olurlarsa, onlarla da, tekrar kıl! İkinci kıldığın nafile olur) buyuruldu.

İkindiyi ve yatsıyı, İmâm-ı a'zamın kavline göre kılmak ihtiyatlı olur. Uyanamayan, vitri yatsıdan hemen sonra kılmalıdır. Yatsıdan evvel kılarsa, sonra tekrar kılar. Uyanabilen ise, vitir namazını gecenin sonunda kılmalıdır.

Sual: Günde beş vakit namaz yok diyenler çıktığı gibi şimdi de, (Bugün yatsı ezanının okunduğu vakitte yatsı vakti bitmiş oluyor. Dört mezhebe göre de böyle iken, sonradan mezhepçiler yatsı vaktinin sabaha kadar devam ettiğini bildirdiler. Kitaba uyularak bu yanlışlık düzeltilmelidir) deniyor. Müslümanlar, 1400 yıldan beri yanlış mı namaz kılıyor?
CEVAP
Sanki din yeni ortaya çıktı. Peygamber efendimiz ve asırlardır gelen âlimler yatsıyı yanlış vakitte kıldı demek, yalan ve bir iftiradır. Bu konudaki âyetlere, hadislere ve İslam âlimlerinin bildirdiklerine bakalım:
İsra suresinin, (Güneşin kayması anından, gecenin kararmasına kadar ve sabah vakti namaz kıl) mealindeki 78. âyet-i kerimesinin aslında geçen, Dülûk-üş şems öğle ve ikindi, Gasak-ıl leyl akşam ve yatsı namazı, Fecr de sabah namazıdır. (Beydavi)

Kaf suresinin, (Güneşin doğuşundan ve batışından önce ve gece Rabbini tesbih et) mealindeki 39. ve 40. âyet-i kerimesindeki, güneşin doğuşundan önceki sabah namazı, güneşin batışından önceki öğle ve ikindi namazı, geceki de akşam ve yatsı namazıdır.(Beydavi)

Hud suresinin (Gündüzün iki tarafında, gecenin de yakın saatlerinde namaz kıl) mealindeki 114. âyet-i kerimesindeki gündüzün iki tarafındaki namazlar sabah, öğle, ikindi; gecenin yakın saatlerindeki namazlar da akşam ve yatsı namazlarıdır. (Medârik)

Bu âyet-i kerimeleri açıklayan hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:
Mukaddimet-üs-salat, Tefsir-i Mazheri, Mizan-ı kübra, Halebi-yi kebir ve Tergib-üs-salat kitaplarındaki hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Cebrail aleyhisselam Kâbe kapısı yanında iki gün bana imam oldu. İkimiz, fecr doğarken sabah namazını, güneş tepeden ayrılırken öğleyi, her şeyin gölgesi kendi boyu uzayınca ikindiyi, güneş batarken [battıktan sonra] akşamı ve ondan sonra şafak kararınca yatsıyı kıldık. İkinci günü de, sabah namazını, hava aydınlanınca, öğleyi, her şeyin gölgesi kendi boyunun iki katı uzayınca, ikindiyi bundan hemen sonra, akşamı oruç bozulduğu zaman, yatsıyı gecenin üçte biri olunca kıldık. Sonra “Ya Resulallah senin ve geçmiş Peygamberlerin namaz vakitleri budur. Ümmetin, beş vakit namazın her birini, bu kıldığımız iki vaktin arasında kılsınlar” dedi.) [Tirmizî, Ebu Davud]

(Yatsıyı hava iyice kararınca kılın!) [Ebu Davud, Beyheki]

Hazret-i Büreyde anlatır: Bir kimse, namaz vakitlerini sorunca, Resulullah, (Bizimle iki gün namaz kıl!) buyurdu. İlk gün, güneş batınca, akşamı kıldı, ufuktaki aydınlık kaybolunca yatsıyı kıldı. İkinci gün, akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmadan az önce kıldı. Yatsıyı gecenin üçte biri geçtikten sonra kıldı. Sonra, o kimseye, (Namazların vakti böyledir) buyurdu. (Müslim, Tirmizî, Nesai)

(Namazın bir ilk bir de son vakti vardır. Akşam vaktinin evveli, güneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın kaybolduğu andır. Yatsının vaktinin evveli, ufkun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır.) [Müslim, Tirmizî]

İbni Abbas hazretleri anlatıyor: "Resulullah yatsıyı tehir ettiği gün, (Ümmetime meşakkat vermemiş olsam yatsıyı bu vakitte kılmalarını emrederdim) buyurdu.” (Buharî, Müslim, Nesai)

Muteber din kitaplarında da deniyor ki:
Hanefi’de yatsı namazının vakti, akşam şafakın kayıp olmasından sabaha [imsak vaktine] kadardır. (Halebî, Dürr-ül muhtar, Redd-ül muhtar, Dürer ve gurer, Hindiyye, Kâfi, Mecmua-i Zühdiyye)

Yatsının vakti, şafak aydınlığının kaybolmasından başlayıp, gecenin sonu demek olan, fecrin tuluuna kadar uzayan zamandır. (Nimet-i İslam)

Yatsı, şafak kaybolup karanlık başlayınca başlar. Son vakti ise, sabah vaktinin başlamasından öncedir. Yani fecr-i sâdıkın başladığı âna kadardır. (Riyad-ün nasihin)

Kudûrî'de yatsı namazını gecenin üçte birinden önce kılmalıdır denildi. Hulâsa'da yatsıyı, gecenin üçte birine kadar geciktirmek müstehab, gece yarısına kadar geciktirmek mubah, gece yarısından sonraya geciktirmek mekruhtur. (Şir’a şerhi)

Yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmek müstehabdır. (Hidâye)’de bildiriliyor ki: yatsı namazını gece yarısına kadar geciktirmek mubahtır. (Tergib-üs-salat)

Yatsı namazının vakti, İmameyn’e göre, işâ-i evvelden, yani batıdaki zâhirî ufuk hattı üzerinde, kırmızılık kaybolduktan sonra başlar. Diğer üç mezhepte de böyledir. (S. Ebediyye)