03/07/2025 Perşembe Köşe yazarı S.A
Muharrem ayı ve Aşûre gününün fazileti...
Allahü teâlâ birçok duaları Aşûre Günü kabul
buyurdu... Birçok peygamberin ve müminlerin kurtuluşu bu mübarek güne
rastlamıştır.
Aşûre günü Muharrem ayının en
kıymetli günüdür. O gün tutulan oruç, bir senenin günahlarına kefarettir. Aman
kaçırmayalım, dalgınlığa gelmeyelim.
Hazret-i Ali (radıyallahü anh)
anlatır:
"Bir gün huzuru saadette
oturuyorduk. Bir adam gelip şöyle sordu:
-Ya Resulallah, ramazan orucu
farzdır, tutuyoruz, ondan sonra hangi ayda tutmamı tavsiye edersiniz?
Efendimiz (sallallahü aleyhi ve
sellem) buyurdu ki:
-Muharrem ayında tut çünkü o
şehrullahtır (Allahü teâlânın ayıdır). O ayda Rabbimiz birçok kavimlerin
tevbesini kabul buyurdu. Bundan sonra tevbe edenlerin de tevbesini kabul
eder."
İbn-i Abbas
(radıyallahü anh) buyurdu ki:
"Peygamberimiz Aşûre günü
oruç tuttular ve tutulmasını da emrettiler. Aşûre günü aile efradının
nafakasını geniş tutanın yıl boyu rızkı bereketlenir."
Aşûre günü tek oruç tutmak
mekruhtur. Çünkü Yahudiler de aynı gün tutuyorlar. Onlara benzememek için iki
gün tutmalıdır...
Allahü teâlâ birçok duaları Aşûre
Günü kabul buyurdu... Birçok peygamberin ve müminlerin kurtuluşu bu mübarek
güne rastlamıştır.
Hazreti Hüseyin radıyallahü anh
ise Aşûre Günü şehâdet şerbetini içerek Rabbine ve sevgili dedesine
kavuşmuştur.
Hazreti Hüseyin ve ağabeyi
Hazreti Hasan, Medine-i Münevverede dünyamızı şereflendirmişlerdi. Mübarek
dedeleri başta olmak üzere bütün sahabiler tarafından çok sevilmiş, takdir
edilmiş ve el üstünde tutulmuşlardı. İslâm dini uğrunda pek sıkıntı
çekmemişlerdi. Bu da derecelerinin Bilâl-i Habeşi, Ammar bin Yasir (radıyallahü
anhüm) gibi imanları uğrunda "eza ve cefa"ya maruz kalanlardan daha
düşük olmasına sebep olacaktı. Rabbimiz, onları çok sevdiğinden
"makamlarını yükseltmek için" ikisine de "şehâdet"
rütbesini ihsan buyurdu.
Bu iki mübarek insanın
"şehid" olmaları bizler için musibet gibi görünse de onlar için büyük
nimet olmuştur. Bizler bu hadiselere üzülsek de, onlar dereceleri yükseldiği
için kim bilir ne kadar sevinmişlerdir?..
Musa aleyhisselam bir yerden
geçerken bir adamcağıza rastlar. Bakar ki; yabani hayvanlar tarafından
parçalanmış. Zavallının vücudunun bir kısmı yenmiş, bir kısmı terk
edilmiş. Musa aleyhisselam taaccüb ederek;
"Ya Rabbî" dedi:
"Ben bu kulunu tanırdım. Salih, âbid mütteki bir kimse idi, seni de çok
severdi. Acaba bu musibet başına neden geldi? Hikmeti nedir?"
Allahü teala buyurdu ki:
"Ya Musa doğrudur. Bu kulum
bizim salih kullarımızdan biriydi, muhabbet ehliydi. Ancak, bizden çok yüksek
makâmlar talep etmekteydi. Ne var ki; amelleri o makamlara çıkmasına kâfi
değildi. Biz ona bu musibeti verdik ki istediği makamlara erişsin!"
.....
NOT:
Bu makale ilk 7 Kasım 2013 Perşembe günü yayınlanmıştır.