05/07/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“İlim talep etmek, her Müslümana farzdır”
İlim, pek yüksek bir kazançtır. Âlim, Allahü teâlânın isimlerinden bir
isim; ilim ise sıfatlarından bir sıfattır.
Ebû Abdullah Havlânî hazretleri Şâfîî mezhebi
âlimidir. Mısır’da Havlân kabilesindendir. 181 (m. 797)’de doğdu. 267 (m.
880)’de Mısır’da vefât etti. İmâm-ı Şafiî’nin uzun müddet derslerine devam
ederek fıkıh ilminde meşhur bir âlim oldu. Bir dersinde şunları anlattı:
İlim, pek yüksek bir kazançtır. Âlim, Allahü teâlânın
isimlerinden bir isim; ilim ise sıfatlarından bir sıfattır. Fakat Allahü
teâlânın ilmi, insanların ilmi gibi değildir. Aralarında sâdece isim benzerliği
vardır. Çünkü insanların ilmi çalışmakla, başkasından öğrenmekle, düşünce ve
tecrübe ile olmaktadır. Allahü teâlâ ise böyle şeylerden münezzehtir. O’nun
ilmi ezelîdir. Yedi kat yerde ve yedi kat gökte ne varsa hepsini bilir. Hiçbir
şey O’nun ilminin dışında değildir.
Peygamberlerin ilmi de, çalışmakla, başkasından
öğrenmekle elde edilmiş değildir. Onların bilgileri, Allahü teâlâ tarafından
kendilerine bildirilmiş olup, diğer bütün insanların ilimlerinden farklıdır. İlim
öğrenmek, her Müslümana farzdır. Bunda gevşek davrananların hiçbir mazereti
kabûl edilmeyecektir. Bir Müslümanın, kendisine lâzım olan din ve dünyâ
bilgilerini en doğru bir şekilde öğrenip, bunları tatbik etmesi elbette
lâzımdır, ilim öğrenmek nasıl ki mutlaka mühim ise, o ilmin doğrusunu öğrenmek
de o derece mühimdir. Bir Müslümanın Müslümanlığı, bunları bilip yapmakla tamâm
olur. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “İlim
talep etmek, her Müslümana farzdır” buyurdu. Başka bir hadîs-i şerîfte de
buyurdu ki: “Din bilgisi öğrenmek, her Müslümana farzdır, öyleyse onu öğreniniz
ve öğretiniz. Câhiller olarak ölmeyiniz.”
Her Müslümanın, kendisine lâzım olan ilimleri
öğrenmesi lâzım olduğu gibi, âlime de, ilmiyle herkese faydalı olmak için
gayret etmesi lâzımdır. Kendisinden ilim taleb edeni menetmesi uygun değildir.
İlim, amelden öncedir. Bir şey bilinir, bundan sonra bu bilgiye uygun amel
yapılır. Bunun için, ilim amelden önce gelmektedir. Fakat îmân böyle değildir,
îmân, ilimden de öncedir. Peygamberler, insanları önce îmân etmeye, bunu kabûl
edenleri de, ilim öğrenip amel etmeye davet etmişlerdir.
İlmin kâmil olması için bazı şartlar
vardır. Niyeti, başka niyetlerin karışmasından kurtarıp ihlâsa kavuşturmalı,
bâtını manevî kirlerden temizlemeli, ilme, Allahü teâlânın rızâsı için
yönelmeli, ilim öğrenmek sevâbını Allahü teâlâdan beklemeli, gösterişten,
övünmekten uzak durmalıdır.