06/10/2025 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Büyüklere ‘peki’ demek...
Buhara’da yetişen Alâüddîn-i Attâr hazretleri,
büyük bir velîydi. 1400 senesinde Buhârâ’nın Cağanyân nâhiyesinde vefât etti.
Çok zengin, soylu bir aileye
sâhipti. Gençken Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin huzûruna edeple girerek
“Efendim, beni de talebeliğe kabul eder misiniz!” diye ricâ etti. O mübarek zat
da buyurdu ki:
“Kabul ederiz, ama bir şartla.
Bir sepet elma alıp, bu elmaları kendi mahallende satacaksın.”
“Başüstüne” dedi.
Ve bir sepet elma alıp taktı
koluna.
Bir köşebaşında durup, akşama
kadar sattı o elmaları. Akşamleyin hocasına gelip;
“Emrinizi yaptım
efendim” dedi.
Büyük velî;
“Bir sepet daha al, kardeşlerinin
dükkânı önünde durup da sat” buyurdu.
Alaaddîn yine;
“Peki efendim” dedi.
Ve bir sepet elma alıp
kardeşlerinin dükkânı önünde sattı o elmaları.
Kardeşleri kızıp;
“Bizi rezil ettin. Maksadın
paraysa, ne kadar istiyorsan verelim. Çok şükür zenginiz. Elma satacak kadar
düşmedik. Senin yüzünden rezil oluyoruz” dediler.
Fakat o dinlemedi.
Onun tek gâyesi, o büyük velîye
talebe olabilmekti.
Ve kazandı imtihanı.
O zâta “peki”
dediği için kabul olundu talebeliğe.