06/11/2025 Perşembe Köşe yazarı S.A
Kendini başkasından üstün bilmek: Ucub
Kibirden ve ucubdan kurtulmak için tevâzu sahibi
olmaya çalışmalıdır. Kavuştuğu nimetleri kendinden bilmeyen kurtulur.
Ucub, bir Müslümanın yaptığı
ibadetleri, iyilikleri beğenmesi, bunlarla övünmesi demektir... İnsanı
yaptıklarını beğenmeye sürükleyen sebeplerin başında cehalet ve gaflet gelir.
Bu kötü huydan kurtulmak için, “her şeyin Allahü teâlânın dilemesi ve yaratması
ile meydana geldiği” unutulmamalıdır. İlim, akıl, ibadet, mal, evlâd, makâm
gibi nimetlerin Rabbimizin lütfu ihsanı olduğunu hatırlamalıdır.
İnsana faydalı olan, tatlı gelen şeye “nimet”
denir ki gönderen elbette Allahü teâlâdır. Ondan başka yaratıcı ve gönderici
yoktur.
Eshab-ı kiramdan
(aleyhimürrıdvan) bazıları Huneyn Gâzasında askerin çokluğunu gördüler ve “biz
artık mâğlup olmayız” dediler. Bu sözler Resulullah Efendimize (sallallahü
aleyhi ve sellem) mâlum oldu, çok üzüldüler. Nitekim harbin başlangıcında
Cenab-ı Hakkın yardımı gelmedi, sıkıntılı anlar yaşandı. Sonra Rabbimiz
merhamet etti, nusret-i ilahi imdada yetişti...
Davud aleyhisselâm dua ederken “Ya Rabbi!
Evlâdlarımdan birkaçının namaz kılmadığı hiçbir gece yoktur ve oruç
tutmadıkları hiçbir gün geçmemiştir” deyince Allahü teala cevaben buyurdu
ki: “Ben dilemeseydim, kuvvet ve imkân vermeseydim bunların hiçbiri
yapılamazdı.”
Kibir, kendini başkasından üstün göstermek, ucub
ise kendini başkasından üstün bilmektir. Hiç kimsenin bulunmadığı bir yerde
insan ucub sahibi olabilir, fakat kendini büyük gösteremez kibirlenemez.
Kibirden ve ucubdan kurtulmak için tevâzu sahibi
olmaya çalışmalıdır. Kavuştuğu nimetleri kendinden bilmeyen kurtulur. Diyelim
bir kimse güzeldir, yakışıklıdır. Bundan dolayı kendini beğenirse ucub olur.
Sahip olduğu güzelliği kendinden değil de Allahü teâlânın lütfu olduğunu
düşünürse ve şükrederse sevap kazanır.
Günahkârları beğenmemeli, fakat kendini
günahkârlardan üstün de görmemelidir. Kendini cennetlik, günahkârları
cehennemlik bilmemelidir. Hatta kâfir için bile böyle düşünmemeli. Kâfir bir
kelime-i şehadet getirerek cennetlik olabilir, kendisi mahzurlu bir söz
söyleyerek cehenneme yuvarlanabilir!..
Bir zamanlar bir abid vardır.
İbadetlerinde adaba dikkat eder, namazını düzgün kılar... Gencin biri ona
hayran hayran bakınca “Bak evlâdım” der; “Şeytan da uzun yıllar ibadet etti.
Akıbeti mâlum... Mühim olan sondur. İbadetlerimin kabul olup olmadığı meçhul.
Kaldı ki kabul olsa bile bir gözümün şükrünü edaya yetmez!”
Bunun için
demişler ki: “Sonu tevbe ile biten bir günah, sonu ucubla biten bir ibadetten
daha hayırlıdır.”
Hadis-i şerifte buyruldu ki: “Günah
işlemeseydiniz, bundan daha zararlı olan ucubdan korkardım.”