06/11/2025 Perşembe Köşe yazarı V.T
Resûlullahın açıkça bildirdiği şeyleri tasdik eden mümindir
Resûlullah Efendimizin getirdiği açıkça bilinen
şeylerden birisini inkâr etmek küfürdür!
Şeyhzâde Mehmed Efendi Osmanlı
tefsir ve fıkıh âlimlerindendir. Aslen İzmitli olup babasının adı Muslihuddin
Mustafa’dır. Tahsilini İstanbul’da yaptı. Tefsir ve fıkıh ilimlerinde yetişerek
Beyzâvî’nin “Envârü’t-tenzîl” kitabına yazdığı hâşiye ile meşhur oldu. İstanbul’un
değişik medreselerinde müderrislik yaptı. 951 (m. 1544)’de vefat etti.
“Envârü’t-tenzîl hâşiyesi”nde şöyle buyuruyor:
Dinde küfür: Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve
sellem) getirdiği açıkça bilinen şeylerden birisini inkâr etmektir. Çünkü bir
kimse, Resûlullah Efendimizin getirdiği açıkça bilinen şeylerin hepsini tasdik
ederse mümin olur. Bir kimse Resûlullah Efendimizin getirdiklerinin bir kısmını
veya hepsini tasdik etmezse, o kimse imansızdır.
İctihâdî ve tevâtür olarak
bildirilmeyen hükümleri inkâr eden imansız olmaz. Tevâtür ile Resûlullah
Efendimizin getirdiği ve dinden olduğu bilinen şeyleri inkâr eden imansız olur.
Allahü teâlânın varlığını, O’nun alîm, kadir, muhtâr olduğunu veya Resûlullah
efendimizin Peygamberliğini, Kur’ân-ı kerîmin sıhhatini, namazın, orucun,
zekâtın, haccın, farz olması, zinânın ve içkinin haramlığı gibi, dinden olduğu
açıkça bilinen husûsları inkâr eden kimse imansızdır. Çünkü bu kimse, dinden
olduğu zarurî olarak ve açıkça bilinen bir şeyde Resûlullah Efendimizi tasdik
etmemiştir.
Suâl: Zünnar kuşanmak (ve benzerlerini yapmak) ile
Allahü teâlânın emirlerini yapmamak ve yasak ettiği şeyleri yapmak, onlardan
sakınmamak arasındaki fark nedir ki, birincisini yapan imansız oluyor,
ikincisinde ise kâfir olmuyor, sâdece günahkâr oluyor?
Cevap: Zünnar kuşanmak (ve
benzerleri) kâfirlere mahsûs bir şekil ve görünüştür. Mümin bunları kullanmaya
cesâret edemez. Fakat emirleri yapmamak, nehyedilen şeyleri yapmak böyle
değildir. Çünkü bunlar, dînen mahzurlu görülen şeylerdir. Ancak insanın yaratılışında
nefs-i emmâresine uymak, nefsinin arzu ve isteklerinin aklına galip gelmesi
bulunduğu için, müminden, bazen nefsine uyması, hevasının galip gelmesi
sebebiyle dînen mahzurlu şeyler meydana gelebilir. Bunlar dinde tekzîb ve
imansızlık alâmeti sayılmamıştır. Bunlar yapıldığı zaman küfür ile hüküm
olunmamıştır. Fakat birincisinde, yani zünnâr kuşanmak ve benzerlerini
kullanmak ise, dinde itikâd bozukluğu olarak sayılmış, dinde tekzîb (inkâr)
alâmeti olarak kabûl edilmiş, onu yapanın imansız olduğuna hükmolunmuştur.”