07/12/2023 Perşembe Köşe yazarı A.U
"Beş şeyi yapmayan kimse..."
Kâfirlerden bir “zâlim”,
bir grup askeriyle Hindistan evliyâsından Alâeddîn Sabîr hazretlerinin
dergâhını yıkmaya geldi bir gün.
Zîra bilmiyordu bu zâtın büyüklüğünü.
Emrette askerlerine;
“Çabuk
yıkın şurayı!”
O anda askerlerin gözleri “Kör” oldu.
Hemen anladı hatâsını.
Vazgeçti yıkma fikrinden.
Ve gelip özür diledi Hak'ın bu “Velî”sinden.
O affedince açıldı askerlerin gözleri.
Ve toptan “talebesi” oldular
bu büyük velînin.
● ● ●
Bu zât, bir sohbetinde; “Kardeşlerim! Beş şeyi yapmayan kimse,
beş şeyden mahrum olur” buyurdu.
Dinleyenler sordu:
“Onlar nedir efendim?”
Cevâbında;
“Malının
zekâtını vermeyen, malının hayrını göremez. Uşrunu vermeyenin tarlasında
bereket kalmaz. Sadaka vermeyenin vücûdunda sıhhat kalmaz.
Duâ
etmeyen, arzusuna kavuşamaz. Namaz vakti olunca kılmak istemeyen kimse de son
nefeste Kelime-i şehâdet getiremez” buyurdu.
● ● ●
Bir gün de sevdikleri; “Efendim, Allahü teâlânın en çok
sevdiği ibâdet nedir?” diye sordular.
Cevâbında;
“Allahü
teâlânın en sevdiği ibâdet, Müslümanların birbirlerini sevmesidir ki, bu
haslet, îmânın da şartıdır zâten” buyurdu.