09/05/2025 Cuma Köşe yazarı V.T
“O gün öyle büyük bir gündür ki..."
“İşte o gördüğün göz kamaştırıcı köşkler, bedellerini
ödeyenler içindir.”
Ahmed bin Ali Mûsulî hazretleri
hadis âlimidir. 210 (m. 825) senesinde Musul’da doğdu. Çok sayıda âlimden ilim
tahsil eden Ahmed bin Ali, zamanının değerli âlimlerinden idi. Onbeş yaşında
iken Bağdâd’a gitti. Orada Ahmed bin Hatim’den hadîs-i şerîf dinledi. Birçok
insanlar gelip ilim öğrenirlerdi. 307 (m. 919) yılında Musul’da vefât etti.
Onun rivâyetlerinden ikisi
şöyledir:
(Ümmetimden iki kişi, Allahü
teâlânın huzûruna çıktı. Birisi “Allahım! Bundan hakkımı al ve bana ver”
dedi. Allahü teâlâ ona “Hakkını ver” buyurdu. O da “Yâ Rabbi! Bir iyiliğim
kalmadı, ne vereyim?” dedi. Allahü teâlâ hak sahibini “Ne yapacaksın?
Bunun iyilikten hiçbir şeyi kalmadı” buyurur. Hak sahibi “Bari günahlarımı
alsın, yâ Rabbî” der. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve
sellem) sonra da ağlayarak; “Gün öyle büyük bir gündür ki, o günde
başkalarının günahlarını yüklenmek şöyle dursun, insan kendi günahının yükünden
kurtulmaya muhtaç olduğu bir gündür.) Resûl-i ekrem devam ederek: (Allahü
teâlâ hak sahibine: “Başını kaldır, gözünü aç ve Cennetin şu muhteşem
köşklerine bak” buyurur. Hak sahibi “Yâ Rabbî! Cennette gümüşten şehirler,
inci ve pırlantalarla işlenmiş altından köşkler görüyorum. Bunlar hangi şehîd,
hangi sıddîk veya hangi Peygamberindir?” diye sorar. Allahü teâlâ “İşte o
gördüğün göz kamaştırıcı köşkler, bedellerini ödeyenler içindir” buyurdu. Hak
sahibi “Yâ Rabbî! Bunların bedellerini kim ödeyebilir ki?” der. Allahü
teâlâ “Sen ödeyebilirsin” buyurur. O da “Neyim var ki, ben bunları
nasıl alabilirim” der. Allahü teâlâ “Hakkını bu kardeşine bağışlamakla,
bunlara mâlik olursun” buyurur. Hak sahibi “Hakkımı bağışladım yâ Rabbi”
deyince, Allahü teâlâ “Haydi, arkadaşının elinden tutup, beraberce Cennete
giriniz” buyurur.) Sonra Resûlullah efendimiz şöyle devam etti: (Allahtan
korkun ve aralarınızı düzeltmeye çalışın. Zira Allahü teâlâ kıyâmet gününde
sizin aranızı düzeltir.)
(Îmânlarının
selâmeti uğruna, dünyalıktan kayıplarına aldırış etmedikleri sürece; tevhîd,
Allahü teâlânın gazâbını onlardan uzaklaştırır. Bunu yaptıkları, yani
dünyalıktan olan kayıplarına üzüldükleri ve “Lâ ilahe illallah” dedikleri zaman
Allahü teâlâ, yalan söylüyorsunuz, bu sözünüzde sâdık değilsiniz, buyurur.)