10/07/2025 Perşembe Köşe yazarı O.Ü
İmanın var olduğunun alameti
Sual: Bir kimsede imanın var olup olmadığı ne ile ve nasıl anlaşılır?
Cevap: İmanın şartı altıdır, bunlar inanılacak
şeylerdir. Amentüdeki altı şeye inanmak, imandır. İmanın bunlardan da önce
gelen asıl iki şartı ise gayba iman ve hubb-i fillah, buğd-i fillahtır. İmanın,
bir müminde var olması bu iki şarta bağlıdır:
Birincisi, gayba imandır ki, görmeden, kendi aklına, bilgisine danışmadan
inanmaktır. Gayba iman esastır ve gayba iman etmek lazımdır. Çünkü dünyânın ve
ahıretin bütün saadetleri, görmeden inanmaya bağlıdır. Can, rûh boğaza gelmeden
önce iman etmiş olmalıdır. Can boğaza gelince, ahıretin bütün hâlleri
gösterilir. O zaman bütün kâfirler iman etmek isterler. Hâlbuki imanın gaybî
olması lazımdır. Görmeden inanmalıdır. Görülen şeye iman edilmiş olmaz. Fakat
bu anda, müminlerin tövbesi kabul olunur.
İkincisi, hubb-i fillah ve buğd-i fillahtır. Bu iki şart yoksa, Amentüde bildirilen altı
şarta bir kimse inansa da mümin olamaz. Hubb-i fillah; Allah için sevmek,
buğd-i fillah ise, Allahü teâlâ için sevmemektir. İmanın alameti; hubb-i
fillah ve buğd-ı fillahtır. Bir hadîs-i şerîfte;
(Allahü teâlânın bazı kulları
vardır. Bunlar, Peygamber değildir. Peygamberler ve şehitler, kıyamet günü
bunlara imrenirler. Bunlar, birbirini tanımıyan, uzak yerlerde yaşayan, Allah
için birbirini seven müminlerdir) buyuruldu.
Allahü teâlânın en çok sevdiği
ibadet, hubb-i fillah ve buğd-i fillahtır ve imanın alametidir.
İbadetlerin en üstünü olduğu bildirilen hubb-i fillah ve buğd-i fillah da
bu demektir. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(İmanın temeli ve en kuvvetli
alameti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir.)
Cenab-ı Hak, İsa aleyhisselama
vayderek;
(Eğer yerlerde ve göklerde
bulunan bütün mahlukların ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve
düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, hiç faydası olmaz) buyurmuştur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü
teâlâ, bir Peygambere vahyetti ki, falan abide söyle; dünyada zühd ederek,
nefsini rahata kavuşturdun ve kendini kıymetlendirdin. Benim için ne yaptın?
Abid; ya Rabbî! Senin için ne yapılır? deyince Allahü teâlâ; düşmanıma, benim
için düşmanlık ettin mi ve sevdiğimi benim için sevdin mi? buyurdu.)