11/10/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Bid’at ehlinin dinden çıkması kolay olur!..
"Bid’at ehlinin namazı, orucu, haccı, cihadı, farz ve nafilesi kabul
olmaz..."
Ebû Ca'fer Gırnatî hazretleri hadîs, kırâat, usûl ve
Mâlikî mezhebi fıkıh âlimidir. Endülüs'te (İspanya) Gırnata (Granada)
sehrinde doğdu. Buradaki birçok âlimin ilimlerinden istifade etti. Endülüs'ün
çeşitli bölgelerine, Kuzey-Batı Afrika'daki ilim merkezlerine giderek ilim
tahsil etti. Endülüs’ün çeşitli bölgelerine kadı tayin edildi. 699 (m. 1299)
yılında vefât etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Bid’at, sonradan çıkan şey demektir. Sonradan çıkan
şey, ya ibadette olur, ya âdette olur. Yiyip içmek, giyinmek gibi zamanla
değişen âdetler, bir ibadeti bozmadıkça veya dinin yasak ettiği bir şeyi
işletmedikçe yasak edilen bid’at olmaz. Bunlar günah olmaz. Fakat namaz, oruç
gibi ibadetlere bid’at karıştırmak, Allah’ın ve Resulünün bildirdiğini eksik
görmek ve onu tamamlamaya çalışmak ibadette bid’at olur. İbadetlere bid’at
karıştırmak, büyük günahtır, hattâ küfre kadar götürür.
Bir hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Bid’at ehlinin
namazı, orucu, haccı, cihadı, farz ve nafilesi kabul olmaz, yağdan kılın kolayca
çıktığı gibi dinden çıkması kolay olur.)
İslam âlimleri, bid’ati, (Bid’at-i hasene) ve
(Bid’at-i seyyie) diye ikiye ayırmışlar, mektep, kitap, minare, bina yapmak
gibi sonradan çıkanlara (Bid’at-i hasene) demişlerdir. Bunlar dinde yeni bir
şey çıkarmıyor, aslında dinde olan şeyi sistemleştirmiş oluyorlar. Ezanın
yüksekte okunması dinin emridir. Bunu minarede okumak dinimize aykırı değildir.
İlimleri kâğıda yazmak dine aykırı değil, aksine dinimizin emridir. Bunu
sistemleştirip kitap hâline getirmek, dine aykırı değildir. Bunlar, dinimizin
hükümlerini bozmamaktadır. Bir ibadetin yapılmasına yardımcı olduğu için,
dinimiz izin verir. Dinin izin verdiği böyle faydalı şeylere, bid’at kelimesini
hiç bulaştırmamak ve bunlara Sünnet-i hasene [iyi iş] demek gerekir, bid’at-i
hasene ismini uygun değildir. Mesela (Bid’at için pislik dense, temiz pislik,
kirli pislik diye ayırmamalı, madem yapılan iyi bir şey ise, ona sünnet-i
hasene, iyi iş demeli, bid’at kelimesini güzel işlere bulaştırmamalıdır.
Sünnet, burada yol, iş demektir.
Yolun, işin iyisi de, kötüsü de olur. Hadis-i şerifte, Sünnet-i hasene [iyi
çığır] açanlar övülüyor, Sünnet-i seyyie [kötü çığır] açanlar kötüleniyor.