12/11/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
İslâmın, her insandan istediği dört şey vardır
"Ey mesut kardeşim! Bize ve size her şeyden önce lâzım
olan; imanı îtikâdı Kitâba [Kur’ân-ı kerîme] ve sünnete uygun olarak
düzeltmektir."
Büyük İslâm âlimi ve hicrî ikinci bin yılının
müceddidi İmâm-ı Rabbânî hazretleri (Mektûbât) kitabının 157.
Mektûbunda buyuruyor ki:
Ey mesut kardeşim! Bize ve size her şeyden önce
lâzım olan; imanı îtikâdı Kitâba [Kur’ân-ı kerîme] ve
sünnete uygun olarak düzeltmektir. Doğru yolun âlimlerinin, “Allahü teâlâ
onların çalışmalarına iyi karşılıklar versin!” Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i
şerîflerden anladıklarına ve bildirdiklerine uygun olarak îtikâd etmek
lâzımdır. Çünkü, Kitaptan ve Sünnetten bizim ve sizin anladıklarımızın hiç
kıymeti yoktur. Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymak lâzımdır. Bizim
anladıklarımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin anladıklarına uymuyor ise, hiç kıymeti
olmaz. Çünkü her bid’at sâhibi, [türedi reformcular] ve doğru yoldan kayarak dalâlete
düşenler, sapık bilgilerini ve bozuk işlerini, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i
şerîflerden anladıklarını ve bu iki kaynaktan çıkardıklarını söylemektedirler.
Bu sözleri çok yanlış ve haksızdır.
İkinci olarak hepimize lâzım
olan şey, ahkâm-ı islâmiyyeyi öğrenmektir. Yani helâli, harâmı, farzı, vâcibi
öğrenmektir.
Üçüncü olarak hepimize
lâzım olan şey, bütün işlerimizi, öğrendiklerimize uygun yapmaktır.
Dördüncüsü, kalbin tasfiyesi ve
nefsin tezkiyesidir ki, bu ikisi tasavvuf büyüklerine mahsustur “kaddesallahü
teâlâ esrârehüm”.
İtikâdı düzeltmeden önce ahkâm-ı islâmiyyeyi
öğrenmenin hiç faydası olmaz. Bu ikisi birlikte düzelmedikçe de, ibâdetlerin
faydası olmaz. Bu üçü birlikte yapılmadıkça, tezkiye ve tasfiye hiç yapılamaz.
Bu dört temel vazîfe, yardımcıları ve tamamlayıcıları ile birlikte
yapılmalıdır. Meselâ, farzlar, sünnetleri ile birlikte yapılmalıdır. Farzların
yardımcısı ve tamamlayıcısı, sünnetlerdir. Bunlardan biri yapılmadıkça, geriye
kalan her şey lüzûmsuzdur ve faydasızdır. Böyle lüzûmsuz şeylere, (Mâlâyanî) denir.
Hadîs-i şerîfte, (Bir kimsenin Müslümanlığının güzelliği, mâlâyanîden
kaçması ve lüzûmlu şeyleri yapması ile anlaşılır) buyuruldu. Doğru
yolda olanlara ve Muhammed Mustafâ'nın izinde yürüyenlere selâm olsun “aleyhi
ve alâ âlihissalevâtü vettehıyyât”...
***
Hangi fırkadan olursa olsun, nefsine uyan ve kalbi
bozuk olan Cehenneme gidecektir. Her mümin nefsini tezkiye için, yani
yaratılışında mevcut olan, küfrü ve günâhları temizlemek için, her zaman
çok (Lâ ilâhe illallah) ve kalbini tasfiye için, yani nefisten
ve şeytandan ve kötü arkadaşlardan ve zararlı bozuk kitaplardan gelmiş olan
küfürden ve günahlardan kurtulmak için, (Estağfirullah min külli mâ
kerihallah) okumalıdır.
Dertlerin, belâların gitmesi için,
kalb ile istigfâr okumak çok faydalıdır. Çok tecrübe edilmiştir. Ölümden başka
her dertten kurtarır. Eceli gelenin de, ağrısız, sıkıntısız ölmesine yardım
eder...